exo // twenty four
*cinsel temaslar içerir*
Huzurluydum.
Başım Oh Sehun'un omzunda, parmaklarım çıplak göğsüne çizgiler çizerken elimin üzerini seviyordu. Diğer eli, örtü altında kalmış çıplak kalçamı okşuyordu. Sağ kolumun üzerinde yattığım için uyuşmuş olsa bile, önemsemedim. Oh Sehun'un beni yaptığı kadar uyuşuk değildi.
Saat dörde geliyordu ve uyumamıştık hala. Belki de uyuyamamıştık.
Başımı hafiften kaldırıp, Oh Sehun'un çene çizgisi izledim. Onu izlediğimi fark ettiğinde, başını hafifçe çevirip bana baktı. Gülümseyerek hafiften kendimi yükselterek dudağının üzerini öpüp geri çekildim. Eski konumuma geri dönerek bakışlarımı balkonuma çevirdim. Yine benim odamda, yine benim yatağımda, birbirimize ait olmuştuk. Gündüz güneşinin aksine gece yağmur yağıyordu şiddetli bir şekilde. Şimşekler odamı aydınlatıyordu, hafifçe doğruldum yatakta ve Sehun'un kolları arasından çıktım. Yatağın baş ucuna astığım mor saten röpteşambırı üzerime geçirip, balkon kapısını sonuna kadar açtım.
Uzun bir süre daha fesleğenlerimi mermerin üzerine değilde, penceremin önüne koymam gerekiyordu sanırım. Kış aylarındaydık, karın aksine sürekli yağmur yağıyordu. Oh Sehun yağmurları severdi, bundandı herhalde.
Rüzgar sert bir şekilde esip, yağmur damlaları açıkta kalan tenime düşerken fesleğenlerimi pencerenin önüne yere bırakıp, içeri girdim.
"Hava çok kötü." dedim tül perdeyi çekerken. Benim yokluğumu fırsat bilip, sigara yakmıştı. Çıplak sırtını yatak başlığına dayamış, dudaklarına sigara yerleştirmişti.
"Kış ayında normal değil mi Jongin?" Omuz silkerek, ayak ucuna dizlerimi bastırıp yavaşça üzerine tırmandım. Beline kadar çektiği çiçekli yorganımı sıyırıp benim tarafıma fırlattım ve bacaklarımı iki yana ayırıp üzerine oturdum. Eli otomatik olarak kalçamı buluyordu. İşaret parmağımın ucunu çıplak göğsünde gezdirdim.
"Jongdae'nin yanında sigara içemiyorsun ama benim yanımda içebiliyorsun. Biraz fazla mı rahatsın?" dediğimde, kalçamı hareket ettirerek içime yerleşmesini sağladım. İnledi.
"Jongdae'nin yanında yapamadığım birçok şeyi senin yanında yapabiliyorum Jongin." dediğinde, göğsüne uzandım.
"Örnek ver." dedim, nefes alış verişini dinlerken.
"Şu an ki halimiz." dediğinde kaşlarım çatılmıştı. Alakayı anlayamamıştım ve o da bunu fark edip, devam etti konuşmaya. "Jongdae ile hiç birlikte olmadım."
Bu benim için beklenmedik bir itiraftı. Hep Oh Sehun'un ikimizi de düzdüğünü düşünürdüm. Sahi neydi bana bunu düşündüren?
"Öpüşmeyi seviyor ama sevişme fikri onu korkutuyor sanırım, ben de üstüne gitmiyorum pek." dediğinde bir sigara daha çekmişti içine. Gülümsedim. Gerçekten içten gülümsedim. Oh Sehun sadece benimle birlikte oluyordu, Jongdae'den sıkılıp bana geliyordu. Bu düşünceler benim içimi ferahlatırken, dudağımı çıplak tenine bastırdım. Ardı ardına öptüm onu.
"Bana Rusça bir şeyler söyle." dedim, çenemi iki göğsünün üzerine bastırıp yüzüne bakarken. Son kez sigarayı içine çekti ve komodinin üzerinde duran kül tablasına bastırdı.
"Jongin, bir şeyler söylesem bile anlamıyorsun."
"Evet ama Rusça konuşman hoşuma gidiyor." dedim, hafifçe doğruldum ve iki elimi de omuzlarına koyup hareket etmeye başladım. Yüzük hala parmağındaydı, anlık olarak ikimizin bakışları oraya kaysa da hiçbir şey demedik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
told you so •sekai
Fanfictionİlk birlikte oluşumuzun üzerinden bir hafta geçtiğinde, bana gelip dövmesini göstermişti. Yüzük parmağına küçük bir güneş dövmesi yaptırmış, bana da birine aşık olduğunu, parmağında bir ay dövmesi görmeyi çok istediğini söylemişti. Bana sandım, ben...