mutluluk diye bir şey varmış, kısa sürermiş

2.6K 277 104
                                    

celine dion // think twice


Güne Oh Sehun'un yatağında uyanmayalı uzun zaman olmuştu. Genelde benim odamda uyanırdık sabahlara. Dün akşama kadar ayrılmamıştık balkonumdan, en sonunda acıktığımızı fark ettiğimizde yemek siparişi vermek için girmiştik içeri. Sonrasıda bir şekilde gelişmişti ve ben yine kendimi Oh Sehun'un altında ona yalvarırken bulmuştum. Bu hep böyleydi, bir süre daha böyle devam edecekti.

Oh Sehun, yüzü bana dönük bir şekilde uyurken bedenimi tamamen ona döndürdüm ve alnına düşmüş siyah saçlarını geriye doğru attım, hafiften şiş yüzü, dışarı kıvrılmış dudağı ile bir bebekten farkı yoktu. Saçlarını geriye atmamla açılmış alnına dudaklarımı bastırdım, ardından dudağını öptüm yavaşça. Uyanıyordu ama bu onu öpmeme engel değildi.

"Jongin."

"Sabah oldu Sehun." dedim bu sefer boynunu öperken. "Antrenmana gitmeyecek misin?"

"Saat kaç?" diyerek sırtını yatakla buluşturdu ben de arkamda kalan komodine dönüp, üzerindeki Sehun'un telefonunu elime aldım saate bakmak için. Ekranı açmak için tuşa bastığımda, saatten çok diğerleri daha dikkatimi çekmişti. Jongdae'den gelen on iki mesaj vardı ve duvar kağıdında yine onunla çekindiği bir fotoğraf. Yutkunamadım, nefes alamadım, öylece baktım elimdeki minik teknolojik eşyaya.

"Jongin." Sehun'un sesini duymamla ona çevirdim başımı. "Saat kaç Jongin?"

"On buçuk." diyerek telefonunu ona verdim ve yorganı ayağımla tekmeleyip çıplak bacaklarımı açığa çıkardım. Üzerimde sadece Sehun'un dünden kalma tişörtü vardı, yataktan destek alarak ayağa kalktım ve siyah perdeyi çekerek odaya gün ışığı girmesini sağladım. Gökyüzünden gelen minik kar tanelerini görmemle az önceki ki somurtganlığım yerini gülücüklere bırakmıştı.

"Kar yağıyor!" dedim heyecanla, cevap olarak kısık bir mırıldanma ile "Aman ne güzel." almıştım. Bazı zamanlar beni hiç umursamadığı oluyordu, başından savarmış gibi konuştuğunda modum aniden düşüveriyordu.

"Ben banyoya giriyorum." diyerek odasından çıktım, kendi odamdan bornozumu alarak banyoya geçtim. Suyu ayarlamaya çalışırken banyo kapısı açılmış, Sehun belinde siyah havlusu ile girmişti.

"Beraber yapabiliriz bence." diyerek beni kenara çekmiş, ben daha ona cevap veremeden küvetin içine girmişti.

"Suyu tam ayarlamamıştım."

"Hiçbir zaman ayarlayamıyorsun Jongin." diyerek bileğimden tutup küvete doğru çekmişti beni. Zarar görmeden girdiğim için seviniyordum aslında, bale seçmelerine az kalmışken sakatlanamazdım.

"Biz bu yüzük hakkında hiç konuşmadık." dedi, yüzük olması gereken elimi büyük avuçları arasına alırken.

"Konuşacak neyimiz var ki?" diyerek doğrulup nane kokulu şampuanı avuç içime boşalttım.

"Çok fazla şeyimiz var bence Jongin. Neden kabul ettin? Bu çocuk oyuncağı değil, evliliğe giden yolun adımlarından en önemlisi ve sen bunu kabul ettin."

Derin bir nefes verip, hafiften ıslattığım saçlarımın arasından şampuanlı ellerimi geçirdim. Bu konu hakkında dediği gibi hiç konuşmamıştık, daha ben bile kendimle konuşmamıştım bunu bu yüzden Sehun ile konuşmak acayip germişti.

told you so •sekai Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin