park chanyeol her şeyden bir haber dedi ki; sen güzel sevilmeyi hak ediyorsun

2.6K 268 166
                                    

bishop briggs - river

Kyungsoo'nun evinden çıktığımda saat altıyı geçiyordu. Karanlık, karlı Seul sokaklarında yürümek iyi gelmişti bana. Dışarı her nefesimi verişimde çıkan duman tertemiz hissettirmişti beni, hiç olmadığım kadar temiz hem de. Eve yürürken, Chanyeol aramıştı defalarca. Birkaç aramasında sadece elime bakıyordum, aramayı bitirince de devam ediyordum yoluma. Altıncı aramada açtım, deli gibi merak ettiğini söyledi. Benim Jongdae ve Sehun'un ne yaptığını merak ettiğim kadar merak etmemiş ama sonuçta biri tarafından merak edilmişim.

Bunlar benim için çok yabancı şeylerdi. Her zaman içine kapanık bir insandım, kimseye kolay kolay açmazdım kendimi. Oh Sehun'a ilk akşamdan açmıştım kendimi, burası atlanılmaması gereken bir detaydı. İlkokul benim için travmaydı, annem her ne kadar bizim kasabada ilk kadın tramvay şoförü olduğu için gün boyu benimle ilgilenmese de ana kuzusuydum işte. Her gün anne diye ağlıyordum okulda, sonra annemin ben her ağlayışımda gelmeyeceğini öğrendim. Sınıf arkadaşlarım aptalın tekiydi bana göre, o yüzden kendi kendime bahçeye çıkıp oyunlar oynardım. Üst sınıflar bana laf attığında karşılık verirdim daha çok uğraşırlardı. Bu yüzden dayak yediğimde psikolojim öylesine bozulmuştu ki, okula devam edememiştim bir süre. Sonrasında evde eğitim aldım bir yıla yakın, ergenliğe girdiğimde de kendimi koruyabilirim havasında ortaokuluma devam ettim. Haechan büyümeye başladığında ailemizin en sevilen üyesi olduğu için daha çok kapandım içime. Annemin beni sevmesi için çok uğraştım. Bazen Haechan oyun oynuyoruz sanarken küvette boğmaya kalkmıştım, kendime zarar vermeye başladım. Annemin sevgisini hiçbir şekilde geri alamadım sonra da ihtiyaç duymadım zaten.

Ben havada süzülüp, hiç bilmediğim boşlukta en dibe inerken Sehun ile tanışmıştım ve o nereye giderse gitsin peşinden gidiyordum. Gelme demiyordu hiç, benimle ilgilenmese bile onun yanında duruyordum. Birkaç arkadaşım olmuştu onun sayesinde ama ben sadece Sehun ile takılmak istediğimden hepsini uzaklaştırmıştım kendimden.

Yol boyunca düşündüğüm şey bunlardı; geçmiş. Eğer Oh Sehun ile böyle olacağımı bilseydim, eğer onu kaybetme korkusunu en derinden yaşayacağımı bilseydim o günlerimin tadını daha çok çıkartır ve kendimi vazgeçilmez yapmaya çalışırdım.

Apartmanımızın dışından bizim evimize baktığımda ışık yanmıyordu, erken saatte uyumazdı Sehun büyük ihtimalle dışarıdaydı. Eve girip, üzerimi değiştirdim. Kendime pankek yaptım ve Park Chanyeol'un dibinde kalmış tek kaşıklık reçeli ile birlikte yedim.

Koltuğun üzerinde yuvarlandım, biraz pratik yaptım, ayıcık desenli pijamam ile bakkala inip kendime cips aldım. Park Chanyeol laptop ekranında bana gitar çalarken kirli bir şekilde yiyordum cipsimi. Bunların hiçbiri aklımdan Oh Sehun'u atmama yaramadı. Bir yanım hep onu düşünüyordu, Chanyeol'un yine Lovesong çalmasını istedim.

'Bu şarkıyı çok seviyorum Jongin, sana olan hislerime tercüman olmuş Adele.' demişti gitarının tellerini oynatmadan önce.

'Ne güzel seviyorsun beni Park Chanyeol.' dedim, bir elim cips paketine dalmış bir şekilde.

'Sen güzel sevilmeyi hak ediyorsun Jongin.' dediğinde dişlerimi sıkıyordum ağlamamak için. Öyleyse Sehun neden sevdiğini hissettirmiyor diye düşündüm. Şarkı bitti, Chanyeol proje tasarlamasına devam etmek istediğini söyleyip aramayı sonlandırdı, ben yatağıma girip ışıkları söndürdüm.

Oh Sehun, bozuk plak gibi sürekli zihnimde ve duygularımda dönüp duruyordu. Gözlerimi uyumak için her kapatışımda bir anda beliriyor güzel güzel gülüyordu, o an benimde dudaklarıma yerleşiyordu gülüş. Hemen sonrasında da Jongdae'yi hatırlamamla yorganı tekmeleyip, balkonuma çıkıyordum. Fesleğenlerimi içeri aldım, kokularını elime bulaştırdım beni sakinleştirmeleri için ama bir işe yaramadı. Saat üçe geldiğinde Oh Sehun'un odasına girip, dolabından rastgele bir tişört çalıp ona sarılarak uyumaya çalıştım. Bu işe yaradı, kaç olduğunu bilmiyorum ama bir ara kapının kapanma sesini duydum uykum ağır bastığı için geri dalmıştım.

told you so •sekai Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin