yaşadığım en deli aşksın sen

2.2K 213 184
                                    

sezen aksu // bırak beni

Sessizlik. Bazı zamanlarda , hatta çoğu zaman , ihtiyaç duyulan bir şeydi. Şimdi ikiye bölünmüştüm, bir tarafım Oh Sehun'un konuşmasını isterken diğer yanım ebediyen susmasını istiyordu. Karmakarışıktım, yorgundum ve üzgündüm. Ne istediğimi, ne yapacağımı bilemeden ortada kalıvermiştim sanki.

Başımı cama yaslayıp gözlerimi kapadım. Yola çıkalı iki  saat olmuştu ve aşağı yukarı üç buçuk saatlik bir yolumuz daha vardı. Sehun, radyoda çalan şarkıyı kapattığında ortamdaki tek sesin nefes alış verişlerimizin olması bir bakıma iyi olurken diğer yandan kötü de hissettirmişti. Radyonun kapanmasından çok geçmeden arabayı da durduğunda başımı kaldırıp ona baktım.

"Ne yapıyorsun?"

"Konuşalım." dediğinde içimde bir anda öfke belirmişti.

"Konuşmak istemiyorum seninle, eve götür beni." diyerek hafiften sesimi yükselterek konuşmuştum.

"Jongin, öncelikle sakin ol-"

"Ben zaten sakinim! Ne konuşayım seninle? Geçen gün yorulduğunu söylemiştin hani? Sehun lütfen şu arabayı çalıştır ve sür. Konuşmak istemiyorum." dedikten sonra başımı tekrardan cama çevirdim. Gözlerimin dolması, sesimin titremesi, içimdeki öfkem ve kalbimin kırıklığı. Gerçekten şu an konuşmayı hiç istemiyordum eğer konuşursak affedeceğimi de biliyordum.

"Beni ilk olarak ne zaman sevmeye başladın Jongin?" dediğinde inanamayarak ona baktım. Konuşmamız gereken konu bu muydu şimdi?

"Ne yapacaksın şimdi bunu? Bütün dertlerimiz bitti bu mu başladı?"

"Ben senden hoşlandığımı ilk kez seni bale yaparken izlemeye geldiğimde fark etmiştim." dediğinde kalbim hızla çarpmaya başlamıştı. Daha sonra bakışlarını yoldan çekip bana yönlendirdi. Tam olarak gözlerimin içine bakıyordu ve ben şu an zırlamak istiyordum.

"O kadar güzeldin ki Jongin. Kimsen gelmemişti değil mi? Bir tek ben vardım ve sen benim gözlerimin içine bakıyordun. Farklı bir bakıştı o, sahi o zaman mı başladın sende beni sevmeye?" dediğinde olumsuz anlamda başımı salladım.

"O andan çok önce sevdim seni. Annem beni hep döverdi, saçlarımı yolardı. Ondan kaçıp sana geldiğimde, hiç okşanmamış hep tokat atılmış yanağımdan severdin, öperdin. O anlardan birinde aşık olmuşum sana, hangisinde hatırlamıyorum ama. Ev gibi hissettiriyordun."

"Şimdi ev gibi hissettirmiyor muyum?"

"Hissettiriyorsun." dedim sesim sonlara doğru kısılırken. "Ama virane olmuş bir ev gibi hissettiriyorsun. Çatısı çökmüş, duvarların boyası kalkmış. Büyük yangından sonra hala ayakta kalmaya çalışan bir ev gibi hissettiriyorsun Oh Sehun." dedim.

Başını önüne eğip gülümsedi hafiften.

"Belki de o evi artık onarmalıyız." dediğinde gözlerimde birikmiş yaşları gözlerimi kapayarak yanaklarıma yollamış, hemen de silmiştim.

"Onaramayız."

"O zaman yenisini yaparız." dediğinde bu sefer kaşlarımı çatmıştım. Bunun altından ne çıkacak, bana neler diyecek merak ediyordum açıkcası. "En baştan başlarız, yapması uzun sürer ama bittiğinde penceresini karanfil ve fesleğen saksıları ile süsleriz."

Çok değil birkaç gün öncesine kadar bunları söylese karşısında eriyip gider, onu öperdim. Fakat şimdi içimde büyük bir öfke çığı yuvarlanarak geliyor ve beynimi ele geçiriyordu. Öpmek istediğim yüzünü darmadağın etmek, kalbini bin parçaya bölmek istiyordum.

told you so •sekai Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin