0.2

151 58 13
                                    

 2. BÖLÜM

-Nasıl Yaparsın Bunu Bana?-

 "Kadınlar gülden güzelken kendilerini o gülün dikeni gibi küfredilecek bir yere indirgemek, kendine saygısı olmayan kadınların yapabileceği işten bir hoyratlıktı..."

Sporumu yapıp yatağıma kurulmuştum. Şimdiden bacaklarım ve karnım ağrımaya başlamıştı bile. Bir süre bunun devam edeceğini biliyordum ve geçici bir süreç olduğunu kendime hatırlatarak içimi soğutuyordum.

Yarın okul son günü, yani karne günüydü. Formam, benim en büyük kurtarıcımdı ama yarın yanımda olamayacaktı. Dolabımın kapağını açıp yarın için uygun bir şeyler bakmaya başladım. İki dolap dolusu kıyafetim olsa da içerisinden giydiklerim üç ya da dört parçayı geçmiyordu. Her zaman giydiğim siyah pantolon ve aynı renkte tişörtümü de alıp bir kenara ayırdım.

Kapakları açık kalmış, dolapta gezindi gözlerim. Güçsüz olmak istemiyordum, ağlamak istemiyordum ancak çoğu zaman isteğim gerçekleşmiyordu. Tıpkı şimdi olduğu gibi...

Gözyaşlarım, yuvalarından uzaklaşırken zihnim her zamanki düşüncelerle dolup taşıyordu. Hayatımda hiçbir zaman diğer kızlar gibi olamamıştım. Yürümem, nefes almam, koşmam, yemek yemem ve daha sayamadığım birçok hareketim insanların gözlerine her daim batmıştı. Her zaman insanlar tarafından ikinci plana atılmıştım ve biliyordum ki bunun en büyük sebebi kilomdu, belki de tek sebebi buydu... Kendimi güçlü gibi göstermekten çoğu zaman yılıyordum, zaten yılmam da gerekirdi. Öyle değildim ki ben. Çevremde hep elli kilolarda dolaşan kızlar olmuştu. Bense onların yanında doksan yedi kiloluk bir kolon olarak dolaşıyordum.

Düşüncelerimin daha fazla beni boğmasına izin vermeyerek kendimi sakinleştirmek adına yanımdaki sudan bir yudum aldım.

Bugün okulda da görmediğimden içimdeki özlem hissiyatını bastırmak adına Beyza'yı aramaya karar verdim. Pek bekletmeden açmıştı telefonu.

"Efendim Deniz?"

"Alo, nasılsın Beyza?"

Benim sevecenlikle çıkan sesimin aksine onunkisi anlayamadığım bir şekilde soğuktu.

"İyi Deniz, sen?"

"İyiyim ben de. Yarın beraber yürüyelim mi okula diyecektim?"

"Yok ya, sen yürü. Beni Sav... Savna Teyze götürür okula."

Sesi oldukça heyecanlıydı ve ben bahsettiği kişiyi tanımıyordum, oysaki çok iyi tanıyormuşum gibi konuşuyordu.

"Savna Teyze kim Beyza?"

"Uff uzatma kızım işte ya, biri işte. Neyse kapattım ben bay bay."

Telefon yüzüme kapanınca şaşkınca ekrana bakmaktan başka bir şey yapamıyordum. O ekranda yine kendimi gördüm ve yine içimdeki azim duygusu uyandı. En çok da o Savaş'a ağzının payını vermek adına zayıflamak istiyordum. Ne de olsa fiziği güzel, duruşu iyi herkesi kale aldırdı insanoğlu.

.....

Erken kalktığım bir günde yeni yaşantıma çabucak uyum sağlamıştım. Sporumu, kahvaltımı yapmış ve duşumu almış vaziyetteydim. Kıyafetlerimi giyiyordum aynanın karşısında ama sanırım bu psikolojimi iyi etkileyen bir şey değildi. Üzerimde çirkin bir şekilde duran kıyafetler özgüvenimin büyük bir hasar almasına yetiyordu.

Özgüvenimi evde bırakarak okul yoluna koyuluyordum. Biraz olsun iyi hissettirir diye şarkı dinlemeye karar verdim. Kulaklığımı taktıktan sonra Suç Mahalli şarkısını açıp yürümeye devam ettim. Ruhumu dinlendiriyordu hissediyordum ama bir yanım da yanıyordu ateşler içinde. Ateşlerin sönmesi için gözyaşlarım çıkıyorlardı sığınaklarından.

Mucizelere İnanır Mısın? (Düzenleniyor, 2. kez)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin