"... Benim Kocamın Evi!"

53 24 2
                                    

2 HAFTA SONRA

Bugün abimin nikahı vardı. Nikaha bizim çocuklar tabii ki geliyorlardı. Beyza'nın da birkaç arkadaşı gelecekti. Tabii abimin de arkadaşları gelecekti. Bir de aileler... Sabah sabah erkenden kalkıp nikahta giyeceğim elbiseyi üzerime giydim nasıl duruyor diye. Özel bir şey almaya gerek duymadım evde olduğu için, düğün için alacaktım ama. Elbiseye bakarken nedense beni kilolu gösterdiğini düşündüm.

"Savaş! Savaş kalk!"

Uykulu sesiyle;
"Efendim?"

"Kalk artık! Hadii!"

Beni zorlamayarak kalkmıştı.

"Sabah sabah bu ne hal hatun?"

"Savaaş?"

"Efendim güzelim? Söyle!"

"Bu elbise beni şişman gösterdi sanki, ha?"

"Gayet güzel, neresi şişman gösteriyor hani?"

"Yok, yok. Bu beni şişman gösteriyor ya."

Savaş yatakta oturur pozisyondayken ayaklanıp yanıma geldi.Çehresini benim yüzümün karşısına getirdi, yanaklarımı okşarken bir taraftan da konuşuyordu.

"Hayatımın anlamı, gayet güzelsin. Lütfen daha fazla kendine eziyet etme olur mu? Bir kere senin yüreğin güzel be hatun!"

Ardından sarıldı bana. Ben de ona sarıldım. Ondan ayrıldım, tekrar üzerime baktım aynada.

"Sen öyle diyorsan öyledir Savaş."

"Öyle zaten canımın içi."

Yanağımdan öptü. Tekrardan konuşmaya başladı.

"Ben aşağı inip kahvaltıyı hazırlamaya başlıyorum. Sen de bu güzel üstünü çıkart gel, tamam mı canım?" deyip gitti odadan.

Üzerimi değiştirip elbiseyi askıya geçirip gardırobun kapağına geçiriverdim. Yatağı toplayıp güzelce düzenledim. Dolaptan Savaş'ın takım elbisesini çıkarıp elbisemin yanına koydum. Telefonumu alıp aşağı indim. Savaş çayı koymuş, yumurtaları çırpıyordu. Onu izliyordum mutfağın kapısından, bir an dalıp, gitmişken Savaş'ın seslenmesiyle kendime geldim.

"Deniz ne oldu?"

"Sana bakarken dalmışım."

"Sen beni izliyorsun yani."

"İzleyemem mi kocamı?"

"İzle izle, tamam." dedi bir yandan işini yapıp, aynı zamanda gülerken.

Dolaptan çıkardığı salatalık ve domatesleri yıkayıp bir tabağa doğramaya başladım. Doğrayıp üzerine de birazcık tuz serptim. Dolaptan peyniri çıkarıp onu da bir tabağa doğradım.

"Savaş ekmek var mı?"

"Yok galiba."

"Ben gidip geleyim mi? Sen alır mısın?"

"Ben alıp gelirim ya. Şu yumurta şimdi pişer. Onu alayım sen tabaklara koyarsın."

"Tamam canım.

Masaya tabakları, çay bardaklarını, çatalları koydum. Savaş yumurtayı ocağın üstünden aldı.

"Deniz ben bunu koydum bak buraya gidiyorum." deyip çıktı.

Ben de yaptığı yumurtayı tabaklarımıza paylaştırıp masaya koydum. Çayları da koyduktan sonra oturdum. Biraz bekledikten sonra Savaş gelmişti. Ben zili çalmasını beklerken anahtarını almış olduğu için direkt girmişti. Ayh benim düşünceli kocam. Oturup ekmeği poşetten çıkardı.

Mucizelere İnanır Mısın? (Düzenleniyor, 2. kez)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin