DÜŞTÜM GİBİ Mİ OLDU?

134 51 2
                                    


Karşımda Semra Teyze, Semih Amca ve Savaş vardı. İlk başta afallayıp sadece yüzlerine bakmakla yetindim. Daha sonra kendime gelip, ellerini öpüp ''Hoş geldiniz" dedim.

Hepsi teker teker içeri geçerken en son Savaş'ın geçmesini bekliyordum. Savaş bana yaklaşıp, çiçek ve çikolatayı verirken anlayamadığım bir tebessümle konuştu.

"Sen benim olacaksın demiştim Deniz."

Çok masum bir sesle söylemişti. Evet demişti, benim olacaksın demişti.

Çiçek ve çikolatayı mutfağa koydum, ardından içeri geçip kenara oturdum. Savaş bana bakıyordu. Çok güzel bakıyordu. Daha sonra Semih Amca söze girdi.

"Demir, sebebi ziyaretimiz belli. Uzatmadan lafa gireceğim. Kızınız Deniz'i, oğlumuz Savaş'a istiyoruz."

O an içimde kelebekler uçuştu. Babam da bana yaklaşıp kısık bir sesle sordu.

"Kızım istiyor musun? Bak istemiyorsan vermem."

Onaylayan gözlerle babama baktığımda babam da Semih Amca'yı cevapladı.

"E o zaman verdim gitti." babamın kelimelerinin ardından annem konuştu.

"O zaman kızım sen kahveleri yap."

Hemen mutfağa geçtim. Kızlar da geldi. Yıldız hemen konuşmaya başladı.

"Kızım bu damat, Savaş çıktı ya. Kaçayım derken daha çok yaklaştın."

"Off evet ya." dedim sıkıntıyla. Derin söze girdi.

"Ne yapacaksın peki şimdi?"

"Ne yapayım? Evleneceğim."

Sıkıntıyla tezgaha dönüp kahveleri hazırlamaya başladım. O sırada Savaş, mutfağın kapısında belirdi.

"Kızlar bir müsaade eder misiniz?"

Yıldız ve Derin de o anı bekliyormuş gibi hızla çıktılar.

Savaş'ın yüzüne bakmıyordum. Pişman bir ses tonuyla konuştu.

"Girişte dediğim şey için özür dilerim."

"Önemli değil." dedim yüzüne bakmamayı sürdürerek.

"Evlenmek istemiyorsan zorunda değilsin bak. İstemiyorsan söyle."

Yüzüne bakmamayı sürdürerek cevap da vermedim. O sırada kahveyi yapmaya çalışıyordum. Çenemden tutup kendine çevirdi yüzümü birden.

"Bir şey sordum, Deniz..."

"İstiyorum. Ama seni affetmiycem. Seni seviyorum ama nefret ediyorum.

"Deniz..." dedi sadece. Savaş, arkasını dönmüş, çıkacakken anlamlandıramadığım ses tonumla konuştum.

"Teşekkür ederim Savaş."

"Ne için, sana kötülük yaptığım için mi?"

"Hayır, anlayış gösterdiğin için."

  Gülümsemesinin ardından seri adımlarla çıktı mutfaktan. Kızlar, merakla içeri girdiğinde Yıldız sabırsızca konuştu.

"Ne konuştunuz?"

"Havadan sudan." deyince gülüştüler ve daha fazla konuyu uzatmadılar.

  Kahveleri yapıp, geç kaldığımı fark ederek hemen dağıttım. Savaş'a yapmamıştım, ayrı getirecektim. Annem, merakla konuştu.

"Kızım, Savaş oğlumun kahvesi nerede?"

"Anneciğim tepside yer kalmamıştı, getireceğim şimdi."

Mucizelere İnanır Mısın? (Düzenleniyor, 2. kez)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin