Savaş ile kahvelerimizi içtikten sonra yukarı çıktık.
"Deniz biz karı koca değil miyiz? Beraber yatalım."
"Anaa valla bak ben onu unuttuydum ya gı."
"İzmir'li olduğunu bu kadar belli etmesen hani?"
"Tamam hadi gel."
Benim odama girdiğimizde makyajımı sildim, üstümü değiştirmek için pijamalarımı almış odamdaki ebeveyn banyosuna giderken;
"Deniz??"
"Efendim?"
"Artık benim ol istiyorum."
"Seninim zaten."
"Öyle değil. Tam olarak benim ol istiyorum."
Odamdaki koltuğa pijamalarımı bırakıp yatağa -Savaş'ın yanına- oturdum. Elimi yanağında bağımsızca gezdiriyordum.
"Savaş'ım ben seninim gerçekten."
"Deniz anlamıyor musun? Lütfen beni anlar mısın?"
"Ben seni anlıyorum zaten. Ama bana zaman ver. Böyle hop diye olmuyor Savaş."
"Peki Deniz öyle olsun bakalım." dedikten sonra tam odadan çıkacakken, kolundan tutup ;
"Savaş senin olmak istiyorum."
"Gitmeyeyim diye deme Deniz!"
"Hayır istiyorum Savaş! Senin de, benim olmanı istiyorum." dediğimde dudaklarımız birbirini bulmuştu zaten.
----------------------------
Gözlerimi açtığımda, karşımda uyuyan bir Savaş gördüğümde gülümsedim. Ardından yataktan kalkıp üzerime geceliğimi geçirdim ve odamdaki ebeveyn banyosuna girdim. Kısa bir duş almamın ardından odama geçtim. Hemen üzerimi giyinip tabii ki doğru aşağı indim.
"Oo Başkan, hayırdır bir geç kalktın sanki sen?"
"Berk asıl sen hayırdır pis pis sırıtıyorsun?"
"Ne bileyim, gece çok yoruldun galiba."
Pis pis sırıtıyordu yine tabii ki bunu söylerken.
"Beerk, bak bu gece kendine kalacak başka yer ararsın. İnan ki, Derin derim, bu Berk birine aşıkmış derim, bak yaparım."
"Tamam, bir şey demedim. Çok dinç duruyorsun."
"Hah şöyle yola gel bakalım Berk Efendi."
O sırada yukarıdan hayat arkadaşım iniyordu.
"Günaydın bir tanem!" deyip yanağıma bir buse kondurdu.
"Günaydın hayatım!"
Yine Berk pis pis sırıtıyordu ki Savaş onu koşturmaya başlayana kadar. Onların haline bakıp güldükten sonra mutfağa geçtim. Çayı koyup, yumurtaları da kaynamaya bırakmamın ardından salataya geçtim. Savaş'ın aniden mutfağa girmesiyle irkildim.
"Ya Savaş! Ödüm koptu!"
Yanıma yaklaşıp, beni tezgahla kendi arasına aldı;
"Gerçekten mi hayatım? Özür dilerim!" dedikten sonra benim konuşma izin vermeden dudaklarıma yapıştı. Biraz durduktan sonra dayanamayıp ben de karşılık verdim. Nefessiz kaldığımda çekildim dudaklarından.
"Savaş şöyle şeyler yapma ya!"
"Neden her şeyim?"
"Ya şu Berk'in ağzına düşüyoruz sonra!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mucizelere İnanır Mısın? (Düzenleniyor, 2. kez)
Fiksi RemajaKadın çok sevdi, sadece sevdi. Tesadüfe inandı sadece, mucizeye inanmıyordu. Savaş karşısında mucizeye asla inanmayan bir kadın buldu. Aslında yaşadıklarının tümü mucizeydi belki de. Mucize istemek nedir ki? Mucize istemek kelebeğin öleceğini bile...