'ÇOCUK GİBİLER YA'

49 33 0
                                    


Yanaklarımdan öpülmemle uykum bölündü.

"Ne oluyor ya?"

"Hayatım kalk hadi, annemler gelecek birazdan. Annem geldi. Hadi kalk artık!"

"Savaş git! Birazdan gelirim."

Bir an da dudaklarının dudaklarıma değmesiyle şaşkınca kafamı çektim.

"Ne oluyoruz ya?"

"Hayatım kalk artık!"

"Kucaklayıp aşağı indir o zaman."

"Kızım sana ne oldu böyle? Değişik değişik konuşmaya başladın!"

"Beni kucağında indiriyor musun? İndirmiyor musun?"

"Tamam indireceğim."

Beni kucağına aldığı gibi götürmeye başladı.

"Annen aşağıda mı?"

"Evet aşağıda."

"İndir o zaman beni!"

"İstedin götürüyoruz işte ya."

"Hayır! İndir dedim Savaş!"

"Sadece annem var bir şey olmaz."

Biz tartışırken oturma odasına gelmiştik çoktan. Sadece annem var demişti ama herkes buradaydı. Beni indirdiğinde üzerimi düzenleyip, utanmama zaman bile olmadan, hemen gidip herkesi selamladım. Bir kenara oturup onları dinlemeye başladım.

"Ee şey, acaba yemeğe mi geçsek?"

Annem;
"Geçelim bakalım. Neden çağırdınız hiç anlayamadım da zaten?"

"Yemekte konuşuruz anneciğim." dedikten sonra sofraya geçtik. Savaş mükemmel bir masa hazırlamıştı. Nutkum tutuldu bu masa karşısında. Oturup yemek yemeye başlamıştık ki Derya Anne;

"Hadi söyleyin artık kızım. Aa meraktan çatlayacağız."

"Tamam söylüyorum. Ee biriniz anneanne, biriniz de babaanne oluyorsunuz."

Annem;
"Ne!? Gerçekten mi? Sen hamile misin kızım?"

"Evet anneciğim"

Hepsi birlikte yerlerinden kalkıp, benim yanıma gelip sarılmaya başladılar.

"Annelerim, hadi yerinize oturun da artık yemeğimizi yiyelim." dediğimde yerlerine geçtiler. Sonra Beyza nispetçi bir şekilde ;

"Biz de nikah günü aldık, iki hafta sonra evleniyoruz."

"Düğün de iki hafta sonra yani?"

"Evet, öyle." dedi fesat bir şekilde. İçimden 'Ya sabır' diyerek gülümsemeye çalıştım. Abim;

"Deniz, ne kadarlıkmış bebek?"

"Bir haftalık." diye atıldı Savaş. Doktor demiş miydi ki öyle bir şey? Onu anlamaya çalışarak, bakarken göz kırptı bana.

"Hıhı evet abiciğim bir haftalık."

Bir süre sonra sofradan kalkıp çay içmeye başladık. Yani daha doğrusu onlar içti ben de baktım. Annemler gittikten sonra kendimi oturma odasına attım.

"Ayh çok yoruldum Savaş ben."

Yanıma oturup;
"Neden hayatım? Oturduk sadece."

"Bilmiyorum, yorgun hissediyorum kendimi."

"Uyuyalım mı o zaman?"

"Yok uyuruz, dur ben sana bir şey söyleyeceğim."

"Söyle!"

"Doktor söyledi mi sana bir haftalık olduğunu?"

"Hayır."

"E sen nereden biliyorsun?"

"Her şeyi açık açık konuşalım mı Denizciğim şimdi?"

"Ya Savaş, çok pissin! Pislik ya!" deyip yatak odasına doğru yola koyuldum. Merdivendeyken aniden havalandım. Savaş'ın kucağındaydım.

"Senin pisliğinim ama." dediğinde göğsüne sindim. Yatak odasına geldiğimizde beni yatağa bırakmayarak yavaşça yere bıraktı.

"Öküzsün ya, öküüz!"

"Ne var ya? Üstünü değiştir!"

"Ben bilmiyor muyum üstümü değiştirmeyi? Öküz!" deyip, eşyalarımı alıp, ebeveyn banyosuna girip kapıyı sertçe kapadım. Giyinip çıktım. Savaş yayılmış uyuyordu.

"Ya dağ öküzü ya. Kay azıcık da ben de yatayım." deyip onu kaktırmaya başladım. Kaktırmaya devam ederken hızla yatağa çekilmemle şaşkınca kalakaldım.

"Napıyorsun be? İki canlıyım ben, iki..."

"Siz beni rahatsız ediyorsunuz ama?"

"Biz ederiz, sen bizi rahatsız edemezsin!"

Biz konuşurken dışarıdan sesler gelmeye başladı.

"Ne oluyor ya?" deyip Savaş, pencereye yöneldi. Ben de arkasından gittim. Evin önünde Derin, Berk, Mert ve Yıldız vardı. Çok güzel duruyorlardı. Bize de 'gel' işareti yaptıklarında, el ele tutuşup yanlarına gittik hızla. Hep birlikte sarılmaya başladık. Derin ve Berk sevgili olmuşlar sanırım tahminlerime göre.

"Hayırlı olsun gençler!" dediğimde utanmış gibi baktı Derin.

"Siz neden geldiniz lan buraya?" diye çıkıştı Savaş. Berk;

"Ne oldu Savaş önemli işleriniz mi vardı? Biz unuttuk evliydiniz siz ya." dediğinde gülmeye başladık. Savaş burnundan soluyordu. Berk'i kovalamaya başladı.

"Çocuk gibiler ya."

...........

Mucizelere İnanır Mısın? (Düzenleniyor, 2. kez)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin