Bölüm Şarkısı; Demi Lovato~ Warrior ♪♪
Multi de Sam var ♥
MELANİE'NİN AĞZINDAN
" Bunu yapmasına nasıl izin verirsin? Geri dönmeliyiz, onu bırakamayız."
" Olmaz Melanie. İzimizi daha yeni kaybettirdik. Çok geç üzgünüm."
" Üzgün müsün hadi oradan be. Onu sevmediğini biliyorum."
" O da beni sevmez."
" Gerçekten mi Jesse?! Bizim için kendi hayatından vazgeçti! Söylesene kaç vampir vardı orada? Yirmi mi?"
" Bizim için değil, senin için kendi hayatından vazgeçti Melanie."
" Neden?" dedim ağlayarak. Benim yüzümden ölen iki adam yetmiyor muydu? Şimdi de Justin beni korumak için ölecekti. Ve benim tek yaptığım arabada oturup Jesse ile tartışmak.
" Çünkü kendini borçlu hissediyor."
" Ne borcu?"
" Şimdi anlatamam Melanie. Uyu biraz."
" Hayır. Durdur arabayı madem siz yardım etmiyorsunuz ben giderim."
" Saçmalama Melanie. Uyu dedim sana."
" Bak başından beri beni istiyorlardı. Bırakın da gideyim ne olacaksa olsun."
" Justin, sen kendini onlara teslim et diye ölmedi tamam mı? Şimdi uslu dur yoksa seni bağlarım ve bu konuda ciddiyim Melanie."
" Ö-öldü mü" dedim titreyen sesimle.
" O kadar vampirin elinden kurtulması çok zor."
JUSTİN'İN AĞZINDAN
" Benim korumasız geldiğimi mi sandınız?" dedim çevremi saran vampirlere alayla bakarak. Bu sözümü doğrulayan kurt ulumaları duydum. Benim sürüm. Bardayken Sam'i arayıp gelmelerini söylemiştim. Sam, sürüde en güvendiğim adamım. Ben sürünün lideriyim. Sürüm yirmi kurtadamdan oluşuyor. Bu çevredeki en kalabalık sürü benimki. Jesse'nin amacı da benim sürümü ele geçirmek. Bu yüzden onunla düşmanız. Melanie'yi o da sürüsünde istiyor, ben de. Melanie demişken o şimdi kesin kendini suçluyordur. Hatta benim öldüğümü düşünmüşlerdir. Umarım peşlerindeki vampirlerden kurtulmuşlardır. Kurt sürümün buraya yaklaştığını duyabiliyordum. Ulumalar ve kükremeler kulağıma ninni gibi geliyordu. Ama büyük bir sorun vardı. Vampirler çatılardan atlıyor,çöp konteynırlarının arkasından çıkıyor ve karanlıktan neredeyse iki düzine kadar vampir önümde savaşa hazır bekliyordu. Kurt sürümün buraya gelmesi an meselesiydi.Vampirlerin sivri dişleri tertemizdi. Hepsinin siyah ceketi ve keten pantolonları vardı. Onları karanlıkta görünmez yapan şeyler giysileriydi.
Ensemde sıcak bir nefes hissedince hızla arkamı döndüm. Bu Sam'di. Uzun boyluydu. Siyah ve uzun saçları vardı. Yakışıklı bir kurtadamdı.
yv
" Diğerleri nerede" diye sordum. Ve aynı anda cevabımı aldım. Yirmi tane dönüşmüş kurtadam yanımda belirdi. Biz kurtlar da en az vampirler kadar hızlıyız, onlar kadar güçlüyüz. Onların duyma, bizim ise koklama gücümüz güçlüdür.
Çete lideri olduğunu düşündüğüm bir vampir öne çıktı. O da diğerleri gibi giyinmişti.
" Kızı bize verin. Biz de yaşamanıza izin verelim." dedi.
Gereksiz ve sıkıcı bir konuşmaydı. Benden önce Sam konuştu.
" Onu almak için önce bizi geçmeniz gerek." dedi.
İşte bu yüzden bu çocuğu seviyorum. Çok atik. Benimle aynı anda, aynı şeyi düşünüyor. Çete lideri gülümseyerek;
" O zaman biz de sizi geçeriz." dedi. Ve hareketlenme başladı. Vampirlerin hepsinin aynı anda gözleri kırmızıya dönüştü. Sokak terkedilmiş olduğu için rahatça dönüşebiliyorduk.
Vampirler büyük bir gürültü ve hızla üzerimize gelmeye başladı. Liderleri en öndeydi. Ben de onlara doğru koşmaya başlayınca arkadaki yirmi kurtadam da harekete geçti. İki sürü birbirine iyice yaklaştı. Aradaki mesafe tamamen kapandığında liderin üzerine atladım ve boğazından tuttuğum gibi yere yapıştırdım. Asfalt örümcek ağına benzer bir biçimde kırıldı. Her şey çok hızlı ilerledi. Kopan kafalar, ulumalar, kükremeler, feryatlar. Yanımdaki kurtadamın kalbinin çıktığını gördüm. Onun üzerine başka bir kurtadam atladı ve kafasını dişleriyle kopardı. Ve başka bir vampirle savaşmak için uzaklaştı. Vampirler bizden sayıca fazlaydı. Ama savaş sayılarla kazanılamaz.
Liderlerinin yerde olduğunu gören iki vampir çok hızlı bir biçimde üzerime atladı. Birini duvara fırlattım. Diğeri yumruk atmaya çalıştı. Ama elimle engelledim. Boş duran elimle karnını yumruklamaya başladım. Sonra boynunu kırdım ve az ilerideki vampirin üzerine fırlattım. Etrafıma baktım her yerde kopmuş vampir kafatası vardı. Üstünlük bizdeydi. Ama ters giden bir şeyler vardı. Sam ortalıkta yoktu. Gözümle onu aradım. Ama hiçbir yerde göremedim. Herkes durmuş aynı yöne bakıyordu. Ben de o tarafa baktım ve dehşete düştüm. Sam oradaydı. Ve iki kurtadam daha. Arkalarında üç tane vampir vardı. Sam ve diğer iki kurtadamın saçından tutmuş boyunlarına bıçak çekmişti. Sam'i tutan vampir konuşmaya başladı;
" Kızı bize verin elimizdeki kurtadamları size verelim." dedi.
" Kız yanımızda değil." diye cevap verdim.
" Doğum gününden önce kızı bize vermezseniz elimizdekileri öldürürüz."
" Onları bırak, kızı getireceğim." dedim.
" Sen beni salak mı sandın? Kız gelmeden vermeyeceğiz."
" Kızın nerede olduğunu bilmiyoruz kaçtı."
" O zaman bulun onu. " deyip hızla gittiler. Peşlerinden koştum ama yetişemedim çok hızlıydılar. Sam ve iki adamımı da götürdüler. Şimdi karar vermem gerekiyordu. Melanie mi yoksa üç adamım mı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖNÜŞÜM
WerewolfMelanie, herkes gibi yasayan sıradan bir gençtir. Hiç beklemediği bir anda Justinle tanışır. Ve hayatı bir daha düzelmemek uzere değişir. Melanie bir seçim yapmalıdır: Güven mi, çaresizlik mi? Meydan okumak mı, teslim olmak mı? Hayat mı, ölüm mü?