9.BÖLÜM~KAN

784 35 9
                                    

MELANİE'NİN AĞZINDAN

Gözlerimi açtığımdan sert bir sandalyede ellerim bağlı bir şekilde oturuyordum. Beni izleyen üç çift göze aldırmadan ellerimdeki zincirleri çıkarmaya çalıştım. Sessizliği bozan Chiristina oldu.

"Melanie, kendini nasıl hissediyorsun?"

"Zincirlenmiş gibi."

"Görebiliyorum. Gerçekten nasıl hissediyorsun?"

Bu soruya cevap vermedim. Çünkü farklı hissediyordum. Daha güçlü ve daha vahşi. Bana bir şey olmuştu. Ama son hatırladığım şey Justin'in beni arabasına taşımasıydı. Sonrası karanlıktı.

"Umarım beni zincirlemek için geçerli bir nedeninin vardır."

"Var." diyen Jesse'ye döndüm.

"Sebep?"

"Çünkü sen tehlikelisin."

"Ah haklısın. Beni çözdüğünüzde kafanıza tavayla vurucam. Çok tehlikeliyim."

"Melanie, ben ciddiyim."

"Ben de öyle." Jesse gözlerini devirdi.

"Bir süre böyle kalman herkes için en iyisi olacak."

"Yemek,müzik ve Supernatural olursa on yıl bile kalırım."

"Acıktın mı?"

Çok uzun süredir yemek yememiş olmama rağmen aç değildim. Nedense canım yemek istemiyordu. Sadece boğazım kurumuştu.

"Biraz su verseniz hiç fena olmaz. Susadım."

Jesse, Chiristina ve Justin bakıştılar. Yanlış bir şey mi söylemiştim?

"Sana bir şey söylememiz gerek Melanie." dedi Chiristina.

"Söyleyin."

"Bunu Justin söylemeli."

Karşımda duran Justin'e beklenti dolu gözlerle baktım.

"Melanie, sen çok kötü durumdaydın. Bunu yapmak zorundaydım."

"Neyi yapmak zorundaydın?"

"Ben... Sadece dönüşürsen kurtulabilirdin. Üzgünüm..."

"Siz neyden bahsediyorsunuz? Ben neye dönüştüm?"

"Vampire dönüştün."

Birinin "ŞAKA!" deyip zincirleri çözmesini bekledim. Üçü de kollarını birbirine dolamış bana bakıyor, bir şey dememi bekliyordu. Şaşkınlıktan birkaç dakika boyunca konuşamadım. Ben kan görmeye bile dayanamazdım. Şimdi hayatta kalmam için içmem gerekecekti. Ya insanlara zarar verirsem? Kendimi durdurabilir miyim bilmiyorum.

"Siz ciddisiniz." dedim. Justin yanıma geldi. Gözlerini benim gözlerimin hizasına getirene kadar eğildi.

"Merak etme iyi olacaksın." dedi beni avutmaya çalışarak.

"Ne oldu?" dedim Justin'e. "Bana ne oldu?"

Justin, Jesse ve Chiristina'ya dönüp 'bizi yalnız bırakın' bakışı fırlattı. İkisi de itiraz etmeden odadan çıktı.

Justin uzun bir nefesin ardından konuşmaya başladı.

"Melanie... Bak. Sana esir alınan üç kurtadamı kurtarmaya giderken kaza yaptığımızı söylemiştim. Hatırlıyor musun?"

Evet anlamında başımı sakladım.

"Aslında tam olarak öyle olmadı. Kurtadamlar yolumuzu kesti. Ben onları durdurmaya çalışırken sen ısırıldın. Melanie, eğer doğum gününden önce bir kurtadam tarafından ısırılırsan zehirlenirsin. 24 saat içinde kalbin durur. Sen ölüyordun Melanie... Senin ölmene göz yumamazdım. Tek yol vampir olmandı. Chiristina seni dönüştürmeseydi ölmüştün. Üzgünüm Melanie... Ben..."

"Üzgünüm deme Justin. Sen üzgün olunca tekrar insan olamıyorum. Ben senin yüzünden bu haldeyim. Hiç düşünmedin mi beni? Vampir olmak isteyip istemeyeceğimi düşünmedin mi? Ölmeyi tercih edeceğimi düşünmedin mi? Senden nefret edeceğimi düşünmedin mi?"

Justin gözlerini benden kaçırdı. Şu an ona o kadar öfkeliydim ki. Beni bu duruma getirdiği için ondan nefret ediyordum.

"Justin." dedim. Bana baktı.

"Justin git buradan. Çık git hayatımdan. Sen hayatımda olduğun sürece ben mutlu olmayacağım. Şimdi, yalnız kalmak istiyorum. Defol git!!!"

Tüm öfkemi kusmuştum. Söylediklerimde ciddiydim. Gözyaşlarıma engel olamadım. Öfkeden ağlıyordum. Justin gözyaşlarımı görünce hızla odadan çıktı. Çok susamıştım. Bir damla su için her şeyi yapardım.

Elimdeki zincirler bileğimi acıtıyordu. Zincirleri kıramazdım ama bağlandıkları sandalyeyi kırabilirdim. Sol elimdeki zinciri çıkarmak için çok uğraştım. Ama sağ elimdeki zincir biraz gevşekti, çıkarmak çok zor olmadı.

Birden kapı çaldı. Muhtemelen Jesse gelmişti.

"Oda servisi."

Sonunda. Kız içeri girdi. "Siparişleriniz nedir efendim?"

"Su."

"Üzgünüm efendim. İçecek servisimiz bir saat sonra."

"Bana... Bana bir bardak su getir."

"Efendim..."

Sözünü bitiremeden üzerine atladım. Gerçekten çok susamıştım. Ne yaptığımı bilmiyordum. Bedenim kendi kendine hareket ediyordu.

Pençelerimle kızın yüzünü parçaladım. Bileğine baktım. Damarlarının arasından akan kanı duyabiliyor, hissedebiliyordum. Uzayan dişlerimi kızın bileğine geçirdim ve tatlı, sıcak kanı içmeye başladım...

JUSTİN'İN AĞZINDAN

Jesse ve Chiristina'yı alt katta, kafeteryada buldum. Jesse beni görünce koşarak yanıma geldi ve;

"Sen delirdin mi? Neden onu yalnız bıraktın?" dedi.

"Sakin ol. Ona gerçekleri söyledim. Biraz kızdı ve ağlamaya başladı. Ben de onu yalnız bıraktım."

İkisi birbirine baktı.

"Neler oluyor?" dedim.

Chiristina bana baktı.

"Justin..."

"Vampirler ağlamaz."


DÖNÜŞÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin