17.BÖLÜM

356 21 7
                                    

MELANİE'DEN

Esirimiz Jesse'nin saldırı planını anlattığı an Chiristina'nın böyle yapacağı aklıma gelmişti. Lider olduğu için değil, çocukluğundan beri arkadaşım olduğu için. Kendinden çok emin ve cesur biriydi. Kurtadamları durdurmak için gönüllü kişi sayısı belliydi. Gönüllü olacak kişileri biliyordum. İlk olarak Justin. Jesse'den en o çok nefret ediyordu. Sürüsünü, arkadaşlarını, ailesini...Jesse tüm hayatını elinden almıştı. Ve Jesse'yi durdurmak isteyen biri varsa o da Justin'di.

Chiristina ve ben zaten garantiydik. Leo'nun gelme olasılığı yüksekti. Güçlü bir şekilde gitmeliydik. Ve kalabalık olmamalıydık. Çok dikkat çekerdi.

Bütün bunları birkaç saniye içinde aklımdan geçirdim. Gözlerim Daniel'e kaydı. Onun böyle bir şey yaptığına inanmak o kadar zordu ki! Leo'ya gözlerimi diktim. Ondan nefret ediyordum. Sam'i gözünü bile kırpmadan öldürmüştü ve şimdi hiç üzülmeden Daniel'i bileklerinden tavana bağlamıştı. Biri nasıl bu kadar kalpsiz olabilirdi?

Justin, Chiristina'nın yanına gitti. Bu bir nevi "Ben gönüllüyüm." demekti. Ben de Chiristina'nın yanına yürüdüm. Daha sonra adını bilmediğim iki vampir daha. Donuk bakışlarıyla Leo da geldi. Daha önce söylemiş mıydım bilmiyorum ama bu adamdan nefret ediyordum.

"Bu kadar yeter. Fazla dikkat çekmek istemiyorum." diye gelenleri uyardı Chiristina. "Onları teker teker öldüremeyiz. Haftalardır aç kalmış kurtadamlar ne kadar tehlikeli olur siz düşünün. Topluca öldürmeliyiz ve bunun en kolay şekli kulübeyi yakmak olur. İşi dikkat çekmeden yapmalıyız. Acele edin."

Bu plan ile ilgili içinde kötü bir his vardı. 'Mantığına güven, hislerine değil.' diye kendi kendime söylenmeye başladım. Bana bir şey olmasından korkmuyordum. Ben, diğerlerine bir zarar gelmesinden korkuyordum.

Chiristina, beslenmemiz ve hazırlanmamız için bize biraz süre verdi.

Kıyafetlerime baktım ve yüzümü buruşturdum. Kan ve ter ile kaplanmıştı. Birkaç parça eşyamı buraya getirmiştim. İçlerinden rahat olabileceğim giysileri seçtim. Sonra boş olmasını umarak banyoya gittim. İstedigim gibi boştu. Kapıyı kilitleyip kendimi sıcak suyun kollarına attım.

Banyodan çıktığımda kendimi yenilenmiş hissediyordum. Umarım tüm bunlar bittiğinde de öyle hissederdim. Tabii biterse. Belki Jesse öldüğünde bazı şeyler düzelecekti ama hepsi değil. Eski hayatım sıkıcıydı ama özlüyordum. Ailemi de özlüyordum. Onlara Chiristina'da kalacağımı söyleyip, ortadan kaybolmuştum. Şimdi ne yaptıklarını hiç bilmiyordum. Onları tekrar görürsem ne diyeceğimi de bilmiyordum. "Hey, ben Melanie. Artık vampir ve kurtadam karışımı bir kızınız var." diyemezdim ya.

Beni düşüncelerimden ayıran omzumdaki el oldu. Dönüp baktım.

"Melanie, konuşabilir miyiz?" dedi Justin.

"Tamam."

"Aslında burası konuşmak için uygun bir yer değil." Etraf gergin ve kalabalıktı. Çok gürültü vardı.

"Dışarıya çıkalım o zaman." dedim.

Konuşacağımız konuyu çok merak ediyordum. O yüzden adımlarımı hızlandırdım. Neredeyse kendimi dışarı attım da denilebilir. Çünkü çıkarken kapıya takıldım ve az daha düşüyordum. Arkamdan Justin'in güldüğünü duydum. Biraz daha ilerleyip durdum. Justin de önüme geçti.

"Bunu sana söyleme konusunu çok düşündüm. Eğer bilmezsen güvende olursun." dediğinde kaşlarımı çattım.

"Eğer bana şu an söylemezsen, sen güvende olamayacaksın. Meraktan ölürüm ben. Lütfen söyle." dedim.

DÖNÜŞÜMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin