"Bak bakalım ben ne yaptım..." Başımı çevirdiğimde Hande'nin elinde iki kase puding vardı. Neşeyle elinden alarak enfes kokusunu içime çıktım. "Beni şımartıyorsun Hande, senden daima ilgi isteyebilirim." Hande yanımda oturduğunda elini davul gibi şişen karnımın üstüne koymuştu. "Şımar bebeğim şımar, yıllık izni senin şımarabilmen için aldım."
"Sen ne söylersen söyle ben hala emin değilim. İşe henüz birkaç ay önce girdin. Seni işten çıkarabilme ihtimalleri mevcut..."
" Boş versene Asya, o pislikten aldığımız Tanzimat paralarıyla bir süre daha idare ederiz. Senin evde tek başına kalmana gönlüm hiç razı değil. İkizlerden ayakucunu bile göremiyorsun. Sana ve bebeklere bir şey olsa sizi para getirmez." Bazen annem gibi konuşuyordu. O olaydan sonra sırf benim için işten ayrılmış 'O adinin hizmeti altında tek bir saniye daha çalışmam' demişti. Hiç değilse birazcıkta olsun onurlu davranmıştı da ikimizin tanzimatlarını vermişti. Epey yüklü olsa da Hande hakkımız diyerek duygusala bağlamam konusunda uyarmıştı. Başlarda çok zor gelse de artık alışmıştım. Doğuma da yirmi gün kaldığından heyecandan ölecek gibiydim.
"Asya henüz vakit varken oğlunun ismini tekrar düşün derim. O pisliğin arzu ettiği ismi koymak zorunda değilsin. Şu saatten sonra hiçbirinizin üstünden hak iddia edemez." Ben bunu uzun süre düşünmüştüm. Hiç değilse bu kadarını yapmak istiyorum. Ben henüz dudaklarımı aralamadan kapı zili çalmıştı. Hande heyecanla yerinden fırladığında beklenen kişinin geldiğini düşündüm. Aslında geleceğini hiç haber vermez ama biz hep bu saatlerde onun gelmesini beklerdik. Ağzıma bir kaşık puding aldığında gülümsedim.
"Girsene bekleme ayakta." Hande heyecanlı sesi Raşit'in geldiğini haber veriyordu. "Pizza aldım, akşam yemeği yemiş miydiniz?" Her zaman ki gibi eli de boş gelmemişti. "Yesek bile ben her daim açım Raşit." Asla pizzaya hayır demezdim. Raşit bir keresinde otelden yemek getirmişti ama ağzıma tek bir lokma almamıştım. Otelden gelen hiçbir şey kabulüm değildi ki artık Raşit de bunu ezberlemişti.
"Merhaba Asya, bugün nasılsınız?" Karnımı okşarken Raşit'e baktım. "Bugün daha iyiyiz sen bizi merak etme." Eline baktığımda pizza yoktu. Anlaşılan Hande servis için mutfağa götürmüştü. Her zaman ki gibi tekli koltuğa kurulup yüzüme derinlemesine bakmıştı. Bazen onun gözlerinde Şahin'i görüyordum. Bana her daim onu hatırlatsa da bazı anlar burnumun direğini sızlatıyordu. "Heyecan var mı ufaklıklar yolda." Hiç olmaz mı? Doğum korkusu sardı. Hande yanımıza geldiğinde benim yerime uzun uzadıya anlatmıştı. Onların izlerken bundan birkaç ay öncesine gittim.
Tesadüfen Raşit ile karşılamıştık. Beni gördüğü anda ki uzaydan bile hamile olduğum belli olabilir. Hemen anlamıştı. Bende o anki duygusallıkla boynuna atlayıp uzun uzadıya ağlamıştım. Ona neler olup bittiğini anlattığımda bir kez olsun Şahin'i savunmamıştı. Benim yanımda yer alacağını söylese de ona yemin ettirmiştim hiçbir şekilde bebeklerden arkadaşına bahsetmeyecekti ki hala bahsetmediği aşikardır. Aksi takdirde Şahin hemen yanıma damlardı.
Hande karşı gelse de doğumdan sonra Şahine bazı şeyleri anlatmakta kararlıydım. Bunu hak etmese de ikizleri bilmeliydi. "Raşit bize hiç Rüya'dan bahsetmiyorsun, doğumu gerçekleşmiş olmalı."
"Henüz değil. Bizde büyük bir heyecanla o günü bekliyoruz."
"Rüya da ağabeyi gibi değişik biri... Hayır, anlamıyorum neden kocan yanında değil. Son günlerini kocanla geçirmek yerine yurt dışına kaçar gibi gidiyorsun. İki kardeş cidden değişik..." Hande desem de omuz silkmişti. Raşit sesini çıkarmazken Hande de tektaşıyla oynamaya daldı. Bir zamanlar benimde hayallerimde yüzük takmak vardı ama bu Hande ve Raşit'e kısmet olmuştu. Sevgilerinin göstergesi olarak küçük bir yüzük takmışlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ONA AİT 👑
Teen FictionHerkes Kaybını Yazsın Deseler BEN 'SENİ' Yazardım SENDE 'ŞEREFİNİ'! İki bebek iki bilinmeyenli denklem!..