"Herkese iyi geceler..."
"İyi geceler..." Uzanıp bir defa daha Mısra'yı öpmüştüm. Onun minik elleri bana hayat veriyordu. "Rüya yine gelin olur mu? Ben bugün pek sevemedim küçüğüm, kendinizi çok özletmeyin." Bu gece yoğunluktan sevmeye fırsatım olmamıştı. Yoğunluktan misafirlerle bile ilgilenmemiştim.
"Ömer Bey torunundan pek fazla ayrılmak istemiyor. Gün içinde zamanının çoğunu onunla geçiriyor. İnanın şimdiden tavla ile ilgili tüyolar veriyor. Anlayacağınız Ömer Beyi ikna edebilirsem abim gitmeden yine geliriz."
"Babam sözlerini duymasa iyi olur." Yüzüne de söyleyebilirim, dediğinde Egemen babamı daha fazla bekletmeyelim demişti. Tekrardan iyi geceler dilediğim de karı koca konuşarak uzaklaşmaya başladı. Kim derdi zaman tüm acıları dinginleştirecek...Umarım mutlulukları sonsuza kadar devam ederdi.
Kapıyı kapattığımda derin bir nefes alarak içeriye girdim. Reşat ve Hande dip dibe oturmuş konuşuyorlardı. Merdivenlerden gelen seslerle o tarafa baktım. Şahin oğlumuzu yatırmış olmalıydı ki aşağıya iniyordu. "Masal uyanmamış değil mi? Telsizi burada ama bazen uyanıp etrafını izliyor."
"Yok, hala tatlı bir uyku çekiyor."
"Şahin biz bahçeye çıkıyoruz sizde gelecek misiniz?" İki ayaklandığında el ele tutuşmuşlardı. "Siz çıkın Reşat, kendime kahve alıp ikizlerle zaman geçireceğim. Bu arada unutma bu gece buradayız."
"Şahin ben diyorum ki pazar gününe kadar burada kalalım. Zaten haftanın ortasındayız. Muğla'ya git hasta sonu yeni de gel hiç uğraşmayalım. Sana da tatil olur." Şahin izin ister gibi bana baktığında gülümsemiştim. Artık ona git demeyecektim.
"Aşkım tatil mi? Burada nasıl bir tatil yapabilir ki? Havlar her geçen gün biraz daha ısınıyor. Muğla varken bu şehirde tatil yapması olası değil." Hande'ye bakıp gözlerimi devirdim. Yine gitmesi konusunda bir şeyler söylerse bu defa cidden ona kızabilirdim. Bakışlarımdan bir şeyler anlamış olmalı ki gülümsemeye başladı. "Ama dersen ki pazara kadar kalalım. Sonra da hep beraber Muğla'ya gidelim. Ben okeyim. Sen ne dersin Asya, ikizler artık bir yaşında hava değişimi onlara iyi gelecektir."
"Hande doğru söylüyor Şahin, kızları da yanımızda götürelim. İkizlerin denizle tanışma zamanı geldi." Şahin yeniden bana baktığında bu defa onu onaylamadım çünkü bizi onun davet etmesi istiyordum.
"Aslında benimde aklımda bu tarz bir şey vardı. Artık işleri düzene girdi. Buradaki işlerle de sen ilgileniyorsun. Asya onaylarsa tüm yazı orada geçirebiliriz."
"Bence oradan bir ev satın alam zamanı geldi. İkizlerin otelde kalması uygun olmaz. İstersen ben hallederim. Ne dersin?"
"Gerek yok Reşat, çünkü ben çoktan ikizlerin üstüne bir ev satın aldım. Umarım Asya görünce beğenir." Hande biz gidelim dediğinde Reşat iyi geceler dilemişti. Onlara cevap vermek için bile bakmamıştım. Hala Şahin'e bakıyordum. Bana doğru bir adım attığında devam etti. "Ben bunu baş başa kaldığımızda söyleyecektim fakat söylemek zorunda hissettim. Benimle Muğla'ya gelir misiniz?"
Anlamsız şekilde gözlerim dolduğunda ellerimin tersiyle gözyaşlarımı sildim. Şahin biraz daha yaklaşarak ellerini kollarıma koymuştu. "Seni hiçbir şeye zorlamak istemiyorum Asya, evi iki ay sonra söyleyecektim. Hatta benimle gelmenizi de tam iki ay sonra söyleyecektim. İki ay sonra birinci yıl dönümümüz... Evlilik yıl dönümü için tatlı bir hediye..."
"Şahin ben bilmiyorum..."
Şahin elini kalbimin üstüne koydu. "Sen bilmiyorsun ama şuran biliyor. Kalbin ne yapman gerektiğini biliyor Asya, lütfen onu dinle. Ben bu gece bize dair bir ışık gördüm. İçime bir ateş düştü. Hak etmesem de istiyorum. Seni ve senden gelenleri hak etmesem de o gül yüzünden yoksun kalmak istemiyorum. İkizlerin yürüdükleri ana şahit olmak istiyorum. Koşup oynadıkları anlara şahit olmak istiyorum. Artık sizden daha fazla yoksun kalmak istemiyorum. Aramızda uçurumlarda olsa sizinle aynı çatı altında kalmak istiyorum. Bugün bu duyguyu tatmışken beni bu duygulardan yoksun bırakma."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ONA AİT 👑
Teen FictionHerkes Kaybını Yazsın Deseler BEN 'SENİ' Yazardım SENDE 'ŞEREFİNİ'! İki bebek iki bilinmeyenli denklem!..