Onu aşağıladığımı sanmış olmalıydı. Oysa kasıtlı söylememiştim. Hangi aptal kalk gidiyoruz derdi ki? Pişmanlıkla ayaklanarak ona yaklaştım. Düne kadar yüzüne bakmadığım kız bugün bebeğim mi taşıyordu? Oysa kamere kayıtlarından yaptığım aptallığı bariz şekilde görmüştüm. Bu kız da iki haftalık hamileyse bebek benden başkasının olmazdı değil mi? Önüne gelip eğildiğimde dolan mavi gözlerine baktım. O güzel gözleri içimi ısıtmıştı. "Özür dilerim Rüya, ağzımdan kasıtlı olarak çıkmadı." Rüya gözleri dolu dolu bakmaya devam ederken kendimi biraz daha da suçlu hissetmiştim.
Rüya başını olumsuz anlamda sallayarak "Ben evlenmek istemiyorum Egemen, bu halde olmaz..." Onun neden evlenmek istemediğini anlıyordum. Elleri dizlerine gittiğinde yüreğim sızlamıştı. Bende bu halde olmasını istemezdim. Her genç kız gibi gülüp eğlenmeye hakkı vardı. "Rüya biliyorum fazla oluyorum ama neden bu haldesin hatırladığım kadarıyla sonradan böyle olmuşsun..." Ona dair bir şeyler öğrenmek istiyordum. Mesela neden tekerlekli sandalyeye mahkum kaldı? Hiç mi yürüme şansı yoktu_
"Kaza geçirdiğimde ben daha on yedi yaşındaydım. Evin en üst yanı çatı katı bana aitti. Sabah gözlerimi açtığımda yüzümü yıkamadan aşağıya indim. Salona inmek için bir tek şu merdivenler kalmıştı ama o merdivenlerden yürüyerek inemedim." Başımı çevirip merdivenlere baktım. O merdivenlerden düşünce mi böyle olmuştu? "Neden ama bir sebebi olmalı?"
"Aşağıdan bağrışmalar geliyordu. Abim yüksek sesle Reşat abiye annem ve babamın katilleri kim diye bağırıyordu. Anne ve babamın ölme düşüncesi beni o an mahvetmişti. O gün şu merdivenlerden yuvarlanarak düştüm. Birkaç gün komada kalmışım gözlerimi açtığımdaysa ayaklarımı hissetmiyordum..."
"Peki tedavisi yok mu?.."
"Yok işte yok! Sen sanıyor musun keyfime mahkumun buraya... Egemen sordun anlatım şimdi gider misin?" Bu kadar basit değildi. Böylece hiçbir yere gidemezdim. "Olmaz doktora gideceğiz eğer o bebek benimse onu görmeye hakkım var."
"Ben anne olamam diyorum sana Egemen seninle de evlenemem olmaz. Abim gelince söz konuşacağım." Bu kadar basit miydi? Bana bebeği doğurmayacağını mı söylüyordu? "Neyi konuşacaksın?" Her şeyi bilmek istiyordum aklından her ne geçiyorsa bilmeye hakkım vardı. Ayaklarım uyuşmaya başlayınca ayaklandım. "Bebeği Egemen, ben bu bebeği doğurmam."
"Sen kafayı yemişsin bebek katili mi olmak istiyorsun? Olmaz izin vermiyorum." O bebek benimse üstünde hakkım vardı be ben doğmasını istiyordum. Madem babası bendim bütün sorumluluklarımı yerine de getirirdim. Buna mecburdum. "Seni bir beladan hatta iki beladan kurtarıyorum Egemen, eminim ki sende ne bebeği ne de beni istersin?" Bugüne kadar birileri hep benim adıma kararlar verdi, bundan sonra buna izin vermeyeceğim. "Olmaz Rüya, ben bebek katili olamam o bebeği istiyorum. Şimdi doktora gideceğiz."
"Abim gelmeden hiçbir yere gitmem." Ona kaşlarımı çattığım da daha bugün hastaneden geldiğini söylemişti Bende bunun üstüne ısrar etmeyerek tamam demiştim. Rüya başını eğince konuşmanın bittiğini düşündüm. Rüya'yı orada öylece bırakarak çıkışa doğru yürüdüm. Dış kapıyı açtığımda Reşat kapı sesiyle bana döndü. Tıpkı içerideki ki gibi bana omuz atarak içeriye girmişti. Bu adam delirmiş olmalıydı. Yalnız kaldığımdaysa Şahin Beyin numarasını çevirdim. Amacım olanları Şahin Efendiye anlatıp izin istemekti... Yoksa Rüya'nın benimle geleceği falan yoktu. Aradığınız kişiye ulaşılamıyor sesiyle "Siktir!.." diyerek telefonu kapattım. Anlaşıldı bugün doktora gidemeyecektik ama benim kendi gözlerimle bebeği görmem gerekiyordu. İşte ancak o zaman varlığına inanabilirdim. İçeriye tekrar girerken duyduklarımla olduğum yerde kala kaldım.
"Rüya, Rüya'm istersen bebeğine babalık yaparım. Şu ite ağız eğme. Gerekirse ömrüm boyunca sizin yanınızda olurum. Sen evet de yeter ki herkes babası olarak beni bilir. Gerekirse abini bile ikna ederim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ONA AİT 👑
Fiksi RemajaHerkes Kaybını Yazsın Deseler BEN 'SENİ' Yazardım SENDE 'ŞEREFİNİ'! İki bebek iki bilinmeyenli denklem!..