Bölüm 16

24.5K 1.4K 136
                                    

Rüya'nın sesiyle başımı kaldırarak küçük kardeşime baktım. Ağladığını fark edince hemen ayağa kalkarak yanına doğru yürümüştüm. Neden ağladığına anlam vermezken başında duran Zehra Hanıma baş işareti yaparak gitmesini söyledim. O gittiğinde hemen gözyaşlarını sildim. "Ne oldu Rüya, neden ağlıyorsun?" Normalde kolay kolay ağlamazdı ağlasa bile bunu benim yanımda yapmazdı

"Abi Egemen..." Elinin tersiyle yanağını silerken önünde diz çöküp yüzünü avuçlarımın arasına aldım. "Yoksa Egemen sana bir şey mi yaptı korkma söyle..."

"Hayır abi bana bir şey yapmadı. Biz Zehra Ablayla alışverişe çıktık. En son bir mağazaya girecektik ki orada Egemeni gördüm. Abi o küçük mağazada çalışıyordu. İnsanlara bir şeyler satma çabası içindeydi. Abi ona yardım et. Egemen bunları hak etmedi. Lütfen yardım et." Bunu biliyordum ama kötü bir şey değildi. Hatta bu sayede gözüme girmişti. Kardeşim için gocunmadan böyle bir işte çalışması hoşuma gitmişti. Yüksekten düşüp aşağılarda hayatını sürdürmesi her adamın harcı değildi. "Benim hiç kimsenin yardımına ihtiyacım yok Rüya..." Egemenin sesiyle başımı kaldırarak ayağa kalktım. Sinirli tavrından anlaşılıyordu ki konuşulanları duymuştu.

"Senin kardeşimi ağlatmaya hakkın yok Egemen, bunu aklına kazısan iyi edersin..."

"Ben ortada ağlanılacak bir durum görmüyorum Şahin Bey! Rüya neden ağlıyorsun yoksa yaptığım işi küçük mü görüyorsun bu yüzden mi abine benim adıma yalvarıyorsun." Kardeşimin küçük ellerini sıktığını görünce elimi enseme götürmüştüm. Ben kardeşimin gözyaşı dökmesini istemiyordum. "Bak koçum burada kimse kimseye yalvarmaz Rüya, rica eder bende yerine getiririm..."

"Beni anlamıyorsun galiba Şahin Bey, benim senden gelecek hiçbir yardıma ihtiyacım yok..." Bana diklensende gözü kardeşimin üstündeydi. Rüya ise başını bile kaldıramıyordu. "Bunda gurur yapılacak bir durum yok Egemen, orada nasıl çalışıyorsan benim bulduğum..."

"Sana yok dedim Şahin!.." Egemen çıtayı aşınca üstüne doğru yürüyecektim ki Rüya, elleriyle koluma yapışarak başını olumsuz anlamda salladı. "Ne bana ne de kardeşime sesini asla yükseltme..."

"Rüya, sana soruyorum cevap ver yaptığım işten utanıyor musun?"

"Asla Egemen, ben hak ettiğin konumda olmanı istiyorum. Sen altın kaşıkla büyümüş biriyken bu durumlara düşmen beni derinden üzülüyor... Sen bunları hak etmiyorsun." Kardeşimin çaresizliği karşında hiçbir şey yapamamak beni üzüyordu. "Bir daha benim yerime kararlar alma Rüya, ben işimi seviyorum. Sana son sözüm de bu." Egemen, içeriye doğru yürürken Rüya, eliyle yüzünü kapatarak ağlamaya devam etti. Egemen gözden kaybolunca küçük kardeşimin önünde diz çökerek ellerini tuttum. "Güzel gözlü kardeşim ağlama ben elimden gelini yapacağım."

"Hayır abi yapma. Senin yardım ettiğini öğrenirse daha çok sinir olacaktır. Eğer orada mutluysa bırak çalışsın.." Hiç kimse bulunduğu yerden daha küçük seviyede mutlu olmaz. "Şu an gurur yapıyor biraz zaman geçsin ben tekrardan onunla konuşurum. Sen yeter ki üzülme."

"Yok abi gördün sana karşı tepkili bırak istediği işi yapsın." Rüya, biraz daha kendini toparlayarak odasına gitti. Bende tekrardan otele gitmek için evden çıkmıştım. Otele her girdiğimde mutlaka gülen Asya ile karşı karşıya kalıyordum.

Yine otelden içeriye girdiğimde alışkanlık ettiğim gibi Asya'nın olduğu bölüme baktım. Asya, yanındaki arkadaşıyla gülerek sohbet ediyordu ki yine beni görünce gülüşü solarak hemen önüne dönmüştü. Başımı tesadüfen yan tarafa çevirdiğimde Reşat'ı gördüm. Lobi de oturmayı sevmeyen adama ne olmuştu. Hemen yanına giderek hemen dibine oturdum. "Hayırdır dostum sen burayı pek sevmezdin?"

"Patronumun verdiği işi yapıyorum." Reşat, bana bakıp güldükten sonra göz ucuyla Asya'yı gösterdi. Tekrar Asya'ya baktığımda bizi kestiğini fark ettim. "Ben takip etme işini başkasının yaptığını sanıyordum."

"Evet, bir adamımız sürekli peşinde ama o sadece dışarıda takip ediyor sürekli göz önünde olması yanlış. Bana gelecek olursa da Asya'yı bizzat göz hapsine almamın sebebi yakında hamile olup olmadığının ortaya çıkacak olması..."

"Ne saçmalıyorsun Reşat, onu böyle gözlemleyerek hamile olup olmadığını anlayamazsın." Söylediğim sözden sonra etrafıma baktım. şükür ki kimse duymamıştı. "Rüya'da nasıl öğrenmiştik Reşat, büyük ihtimalle aynı belirtiler onda da görünecek."

"Benim daha güzel fikrim var. Rüya'nın sonuçları kan testinde ortaya çıkmıştı aynısını yapabiliriz." Ben en kısa sürde sonuca varmak istiyordum. "İşte sen büyük saçmaladın Şahin, biz işimizi gizli gizli yürütüyoruz. Asya, bizim bildiğimizi öğrenirse neler olur tahmin edebiliyor musun?"

"Şöyle yapsak sanki kan bağışı yapılıyormuş gibi herkesten kan alalım ama Asya'nın kanını özel olarak ayırıp tahlil yaptıralım." Aklıma bir anda gelmişti ama Reşat bunu pek beğenmemiş gibiydi. "Neden bu kadar zorluyorsun Şahin, akışına bırak bugün ya da yarın belli olur..." Haklıydı ama bazı konularda gerçekten sabırsızdım. "Bir an önce olup bitsin istiyorum anlamıyor musun?."

"Hayır, anlamıyorum da nedir bu acelen belki de kız hamile falan değildir. Peki o zaman ne yapacaksın üzülecek misin?" Bak işte buna üzülürdüm. "Yine edebiyat yapmaya başladın Reşat, söyle birine Asya'yı odama göndersinler..." Ayağa kalkarken Reşat bıyık altı gülüyor bu da beni daha çok sinirlendiriyordu. "Kaç kaç bakalım nereye kadar kaçacaksın..."

Reşat'a cevap vermeden yürümeye başladım. Asya'ya son kez baktığımda yine yanında ki kızla gülerek konuşuyordu. Odama girdikten üç dakika sonra kapı çaldı. Gir dememle Asya içeriye girip kapıyı kapattı. "Beni çağırmışsınız Şahin Bey..." Günler sonra ilk kez konuşuyorduk.

"Evet, nasıl olduğunu merak ettim." Aslında daha açık şeyler sorardım da bunu yapmam işime gelmezdi.  "Teşekkür ederim gayet iyiyim." Gerçekten mi? "Sağ ol sorduğun için bende iyiyim." Biraz kızarıp bakışlarını kaçırdığında  "Kusura bakmayın siz nasılsınız?." diye sormuştu.Sanki kötüyüm desem yaralarıma merhem olacaktı.

"İyiyim Asya... Her neyse yeni işin nasıl alışabildin mi umarım sataşan falan yoktur." Nedense ben her gördüğümde birileriyle işveli şekilde konuşuyor bana gelinceyse somurtup duruyordu.. "Çok teşekkür ederim yeni işimi seviyorum herhangi bir sorunda yaşamadım." Asya'nın yüzüne dikkatli şekilde bakıp ona doğru yaklaştım. "Sana bir soru sormak istiyorum ama cevabını dürüst şekilde vermelisin."

"Tabi ki sorun sizi dinliyorum." Ben dürüstçe cevap vereceğini hiç sanmıyordum ama yine de sormak istiyorum. "Seni her gördüğümde mutlaka gülüyorsun. Sabah işe geldiğimde akşam otelden çıkarken her daim gülüyorsun. Bu güzel bir erdem fakat benim merak ettiğim nokta şu neden bana bir kez dahi olsun gülmüyorsun?"

"Şey..Ben yani..." Lafı yine eveleyip geveleyince iç çektim. "Dürüst cevap ver Asya, neden her defasında yüzünü asıyorsun sana göre despot biri miyim?" Soruyu sorduktan sonra parmak uçlarımı dudağına götürerek gülmesi için yay gibi yukarıya kaldırdım gülmeyince tekrar bıraktığımda gözleri kocaman olmuştu. "Şey aramızda gülünecek bir konu geçmediği için olabilir mi?" Soruya soruyla karşılık vermek.

"Otele gelip giden her insan sana fıkra mı anlatıyor, sırf bu yüzden mi onlara gülücükler saçıyorsun?" Yine kızarınca gülmek istedim fakat onunla eğlendiğini zannedeceği için hemen vazgeçmiştim. "Yine beni kötü şeylerle itham edeceksiniz gitmek istiyorum."

"Dur! Son bir soru daha sormak istiyorum."

"Sizi dinliyorum Şahin Bey."

"Bana gerçekten aşık mısın Asya?"



Vazgeçtim tüm vazgeçemeyeceklerimden.

Derdimden, sigaramdan, kederimden ve kalleş bir şekilde terk ederek gidenlerden.Öyle bir vazgeçtim ki her şeyden kendimi bile gözden çıkartmış haldeyim.


ONA AİT 👑Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin