Akman şafak vakti geldiğinde uyandı. Onbaşı simgesi olan zincirli örme zırhı ve tolgasını giyip çadırdan ayrıldı. Boyun hemen çıkışındaki ormanlık alanın yanında bulunan talimhaneye gitti sevdiği dostu Dumrul ile.Dumrul da onbaşı idi sevdiği dostuna bazı önemli tavsiyeler vererek talimhaneye vardılar, vardıkları anda bir birlerinden ayrılarak adamlarının yanlarında vardılar. Akman adamlarının yanına geldiğinde yirmili yaşlarında acemi sayılmasalarda ustada olmayan bir birlik karşıladı. Hepsinin teker teker becerilerini ve yeteneklerini tarttı oldukça iyidiler ama içlerinde biri vardı ki okçulukta tam bir uzmandı. Öyle ki bir elmayı yüz adım karşıdan atılsa anında vuruyordu. Akman bütün bilgilerini adamlarına aktardıktan sonra bir ağacın gölgesine geçti ve kılıç talimi yapan erlerine baktı. Bir süre sonra yanına Dumrul da geldi bir müddet aralarında sohbet döndü. Vakit öğle vakitleri olmuştu, çadırların arasından talimhane atlı bir kadın geldi bu attığı okla Akmanı aç biri gece geçirten kızdı. Akman işaret ederek Dumrul'a bu kızın kim olduğunu sordu. Dumrul:
-Dostum oradaki kız Mayda'dır, ömrünü bu boyda geçirdin nasıl tanımazsın ? Güzelliği ve savaşcı ruhuyla tanınır her gün talimhaneye gelir talim yapar.
-Ah be Dumrul bunca yıllık dostunu tanımamışsın. Ben hiç kimseye gönül vermemem sevdalanamam ki nereden tanıyım boyun kızlarını.
Dumrul güldü "bende zamanında sevdalanmam demiştim ama sevdalandım, yuva kurudum bu kadar emin konuşma dostum" diyerek sözü bitirdi ve belindeki pusatı çıkararak bilemeye başladı. Akman gözünü Mayda'dan kaçırmıyordu, iyi kılıç kullanıyordu. Ona karşı öfkeliydi şu tavşanın öcünü bir şekilde almalıydı. Dumrul a dönerek "senin şu savaşçı ruhlu kızı bir test edelim" diyerek ayağa kalktı, erlerine talim kes komutu verdi ve şöyle seslendi "erlerim yapacağım hareketlere iyi bakın taktiğimi gözlemleyin" diyerek Mayda'ya yaklaştı. Pusatını hızlıca çekti ve "Mayda bakalım avcılıkta olan şansın burada da kendini belli edecek mi seninle kılıç müsabakası yapmak isterim" diyerek bir karşılaşma teklif etti. Mayda gülümseyerek "pekala yeni onbaşı" demekle yetindi. ikisi de pusatları meydanda dizleri bükülmüş saldırmaya hazır bekliyorlardı Mayda üstten bir kılıç savurdu. Akman havada gelen kılıcı kılıcıyla sert bir vuruş yaparak hedefini saptırdı ve kılıç omzunun kıl payı yanından geçmiş oldu. bunu gören talimhanedeki erler ve onbaşılar talimi bıraktı ve bu kılıç dövüşünü izlemeye başladılar. Akmanın savunması çok etkili idi normalde üsttden kılıç hamlesinden kaçış yolu hızlı refleksle yana kaymak yada kılıcı yan tutarak kılıcı durdurmaktı ama Akman bunu yapmıyor gelen kılıçla kılıcıyla vuruyor yönünü saptırıyordu. Böylelikle rakibin dengesi bozuluyordu. İlk hamleden sora sert bakışlarla dönmeye başladılar. İkisinde de kalkan yoktu. Mayda tekrardan saldırıya geçti. Akman bu sefer hamleden hızla sıyrılıp ilk saldırısını yaptı. Görünüşe göre bu çarpışma uzun sürecekti izleyen herkes Akmanın kazanacağına inanıyordu. Bir Mayda bir Akman derken Akmanın Maydaya çelme taktığını görüldü. Sert bir şekilde yere kapaklanan Mayda hala direniyordu. Akman kazandığını düşünerek biraz gevşedi. Mayda bunu fırsat bilerek hızlı bir hamleyle Akmanın kılcını elinden düşürdü ve hemen pusatı boynuna dayadı. Tüm erlerin ağzı açık kalmıştı. Akmanın hayatı savaşlarla geçmesine rağmen müsabakayı Mayda kazanmıştı. Akmanın yüzü düştü erlere ve dostlarına bakamaz oldu. Mayda pusatını kınına soktu ve fırlayıp giden Akmanın pusatını aldı ve ona verdi. Akmanın morali düşmüş onuru kırılmıştı bunun gibi birçok müsabakada yenilmişti ama bir kıza hiç yenilmemişti. Mayda Akmana yaklaşarak :
-şimdi onbaşı müsabakayı ben kazandım bana borçlusun senden bir şey istiyorum
-Yenildiğim ilk kadınsın söyle bakalım ne istiyorsun.
Mayda Akmanın kulağına fısıldayarak:
-Doğrusunu söylemek gerekirse beni neredeyse yeniyordun. Kendine haz bir taktiğin var. Ben nicedir burada talim yaparım ama senin kadar iyi kılıç kullananı görmedim. bana taktiğini ve nasıl bu kadar usta kılıç kullandığını öğret.
-Tamam akşam vakti ormanın içindeki derenin yanında sana talim verceğim orada ol
diyerek Akman talimhaneden ayrıldı çadırına vardığında tolgasını başından çıkarıp yere çaldı sinirden söylene söylene zırhını çıkarıp av ceketini giyerek ava gitti
Müsabakalarda yenen tarafın yenilen taraftan birşey istemesi Tortugun'un adetlerindendi. Eğer Akman bu isteği reddetseydi halkça hoş karşılanmayacak bir şey yapmış olurdu böylelikle Akman istemeye istemeye isteği kabul etti.
Akman o siniri ile midesindeki boşlukla av aramaya başladı. Kızgınlığı başına vuruyor iyi göremiyor iyi duyamıyor iyi ok atamıyordu. Alını ve şakağındaki damarlar patlarcasına şişmişti. Bir kuş gördü ama refleksleri hızlı olmadığı için kaçırdı, tekrar gördü tekrar kaçırdı. Üçüncüsünde artık bitkin düştü dizlerinin üstüne çöktü, yorulmuştu. Bir süre ormandaki rüzgarın, ağaç yapraklarının hışırtısını dinledi. Ayağa kalktı, atına bindi. Maydaya talim yapmaya gidiyordu. Her ne kadar aç olsa da ona talim yaptırmalıydı. Adının sözünü tutmayan onbaşı olmasını istemiyordu. Ormanın içindeki dereye yöneldi, akşam olmuştu. Talim yaptıracağı yere geldiğinde Mayda'yı iki kuş avlamış ateşin üstünde kızartırken gördü. Mayda eliyle kuşları göstererek "gel onbaşı talimde yorulmuşsundur bir tanesini senin için avladım ". Akman tek söz bile etmeden Mayda'nın yanına oturdu. Bir süre konuşmadan gözleriyle ateşi takip ettiler. Mayda Akmana bakarak :
-Sende bizim gibi zorluk çekiyor musun onbaşı ?
-Hangi zorluktan bahsediyorsun?
-Savaşmadan durma zorluğu
Akman bir müddet Mayda'ya baktı ve yavaşça güldü:
-Haklısın moğol civarına akınlar yapıp yağma elde etsek daha rahat yaşayacağız hemde benim intikamımı alma şansım da artar.
-ne intikamı ?
-ben daha çocukken moğollar Tortugunu bastılar. Saldıran kişi moğolların önemli komutanlarından komutan Loya idi. Baskında birçok insan katledildi ailem de dahil. Tüm ailemi kendi elleriyle kesti Loya. Küçük kardeşimi atların altına atarak kemikleri kırılana dek üstünden geçtiler. Çadırları ateşe verdiler otağın önünü kanlar içinde bıraktılar. Ailemden sadece ben kurtuldum. Kesmeyi, biçmeyi, etle kemiği ayırmayı küçük yaşata öğrendim eğer ben yaşıyorsam intikamım için yaşıyorumdur.
Akman bu sözleri söylerken gözleri dolmuştu. O baskında annesin onun alnından öpüp "kaç" demesini hatırlamıştı. Gözlerinden birkaç damla yaş damladı. Hemen gözlerini elinin tersiyle sildi, kendini üzgün göstermemeye çalıştı "savaş yakındır sen merak etme" dedi. Mayda bir söz söylemedi, etkilenmişti. Kuşları yedikten sonra Mayda:
-benim babam annem ile ettiği kavga yüzünden bizi terk etti. Bende o günden beridir annemi korumak için kılıç kuşanır talim yaparım
-Bu kadar sohbet yeterlidir daha geçmişe dönük konuşmayalım haydi gel de sana o etkilendiğin taktikleri öğreteyim.
Birkaç saat süren talimden sonra hava iyice kararmış, gece olmuştu zamanın nasıl geçtiğini farkına varmamışlardı. Talimi sonlandırdılar. Mayda atının gevşemiş eyerini sıkarken Akman atına binmiş gidiyordu. Mayda seslendi "onbaşı!" Akman atını durdurdu ama arkasını dönmedi "buyurasın ne oldu" dedi. Mayda "bana ismini bahşetmeyecek misin?" Akman tebessüm ederek cevap verdi "ismim Akman'dır Mayda Akman" diyerek boy un yolunu tuttu. Mayda kendi ismini söylemden bildiği için sevinmişti. Herkes çadırına uzanmış yatarken birkaç er boyun etrafında devriye geziyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİR GÖKTÜRKLÜNÜN AŞKI
RomanceHayatı savaşlarla geçmiş nice badireler atlatmış bir askerin hayatı... Ailesi daha çocukken moğol saldırılarında vahşice öldürülmüştü ve o Kılıca, oka, kana, ölüme erkenden tanışmıştı. Hayatındaki tek gayesi intikam almak olmuştu. Hiçbir zaman aşk n...