Sefer Vakti

104 6 1
                                    

Tan vakti Tortugun beyi Yıldıray büyük otağ da bir sağa bir sola yürüyordu. Bunlu bakışları yerdeyken yanında en güvendiği beyi olan Hıncal da vardı. Düşünceli olan Yıldıray Hıncal'a dönerek "nerede kaldı bu elçi?". Hıncal: "bu vakte kadar gelmiş olması gerek beyim". Yıldıray endişeli bir şekilde yürüyüşünü hızlandırdı. 15 gün önce Göktürk kağanına bir bitik(mektup) göndermişti. Bitikte Tortugun ahalisinin aç olduğunu son zamanlarda hiç av olmadığını ve halkının bu açlıktan kurtarmak için Moğollara akınlar düzenlemek için bir istek yazılı idi. Her nekadar Yıldıray Tortugunun beyi olsa da kağana bağlı kalmalıydı. Yıldıray'ın endişesi kağanın akın isteğini geri çevirmesiydi eğer geri çevirirse halkı açlıktan kırılacaktı. Bu boyda geçimini yağmayla akınla savaşla ganimetle yapan nice yiğit vardı. Onlar şuan açtı. Hıncal beyinin endişeli bakışları içerisinde "Beyim eğer kağanımız isteği reddederse ne yapacaksınız." Yıldıray durdu, biraz düşündü "eğer isteği kabul etmezsede akın yaparım Hıncal. Ben halkımı açlıktan öldüreceğime kağanın ipinde asılayım daha iyi." Hıncal rahatlamıştı çünkü kendisinin de savaştan başka birşeyi yoktu. elçinin gelmesini Bir müddet beklediler.

      öğle vakitlerine doğru elçi kağanın kabulü ile geldi ve Yıldıray hemen akın hazırlıklarına başladı. Boyun kadınlarına yaralara sürülecek merhemleri hazır etmelerini emretti ve yanına binbaşı Gökhun'u getirtti. Binbaşı kağanın önünde diz çökerek selam verdi. Boyda tümenbaşı yada ikinci bir binbaşı yoktu çünkü boyda sadece bin kişilik bir birlik vardı. Yıldıray hemen akın yapılacak yeri ve planını anlattı. Moğol köy ve kasabalarını yağma yapmaya gideceklerdi. İki yüzbaşı bir kasabaya akın yapmak üzere beş kasabaya akın yapılacaktı. Binbaşı Gökhun talimatları aldıktan sonra selam vererek otağdan çıktı. Tez yüzbaşılarını yanına çağırdı. Her birine hangi kasabaları nasıl akın yapacaklarını detaylıca anlattı. Yüzbaşılar, Gökhun'a  selam vererek ordularının başına geçtiler. Onbaşı Akman ve dostu onbaşı Dumrul yüzbaşı Togay'ın ordusunda idiler. Akman bağlı olduğu yüzbaşısını sevmezdi. her konuda töresiz davranır savaşlarda başınabuyruk hareket eder, akıllıca strateji uygulamazdı. Bazen böyle birinin nasıl yüzbaşı yapıldığını uzun uzun düşünürdü. Akman ile Dumrul erleri ile devriyeden dönmüşlerdi. Akın var haberini duyduklarına sevinmişlerdi. Tüm onbaşılar bağlı oldukları yüzbaşılarının yanına gittiler. Son hazırlıklarını yapan erler savaş şarkıları söyleyerek Tortugundan ayrılıp Moğol kasabalarına yöneldiler. Akın yapmaya değil sanki bayram yapmaya gidiyorlardı. Uçsuz bucaksız bozkır topraklarında düşmana doğru ilerliyordu Göktürk ordusu. Yüzlerinde sevinç dillerinde şarkı eksik olmuyordu. Akman bu uzun ince ordu sırasında en arkada ilerliyordu. Arada sırada arkaya bakıyor ordunun arkasını kolluyordu. Moğol kasabalarına üç günlük yol olduğu için akşam vakitlerine doğru kamp kurdular. Yüzbaşılar, binbaşı ve Yıldıray için çadırlar kuruldu.

 Gece olmuş tüm erler uzanıp ayı ve yıldızları seyrediyorladı. Akman dışında. Bir ağacın gövdesine sırtını dayamış düşünüyordu. Ayağa kalktı ve pusatını kınından çıkardı herkes uzanmışken o tek başına talim yapıyordu. Pusatını, yanında sanki düşman varmış gibi savuruyordu. Bir ara savururken bir kılıç şakırıtısı duyuldu. biri yaptığı savurmayı engellemişti. Gecenin zifiri  karanlığında Akman birinin yanına geldiğini anlamamıştı. bir ses ona "sözünü tutacaksın değil mi" diye fısıldadı. Bu Mayda idi. Akman şaşırdı:

-Sen bizimle nasıl geldin beyimiz Yıldıray boyun kadınlarına merhem yapmayı söylemişti.

-Bilirim buyüzden yüzüm kapalıdır. Bende savaşacağım Akman

Akman karanlıktan Maydanın yüzündeki maskeyi bile göremiyordu. Kampın uzağına ateş yakıp. Talim yaptılar. Talimden sonra oturup konuşmaya başladılar:

BİR GÖKTÜRKLÜNÜN AŞKIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin