Güzel Kurye -KAISOO-

📮Altı

*İyi Okumalar~😊*

Jongin hattın öbür ucunda Min Jung'ın sesini sabırsızlıkla bekliyordu. "Min Jung?"

"Jongin?"

"Sana kendini affettirmen için bir şans veriyorum. Bana bir mektup yollar mısın?"

"Saat kaç Jongin?"

"Eğer bana iadeli taahhütlü bir mektup yollarsan, onu imzalamam gerekir. Ve seni affetmemi istiyorsan bana iadeli taahhütlü bir mektup göndermelisin."

"Şu anda gece yarısı, Jongin. Horul horul uyuyordum! Yarın da günlerden pazar. Pazarları postane kapalıdır." Bir esneme sesi duyuldu. "İlana yeterince cevap almadın mı?"

"Anlamıyorsun! Eğer imza karşılığı mektup yollarsan, onu kapıya kadar getirmesi gerekecek."

Bu cümle Min Jung'ı uyandırmayı başarmıştı. Kız kardeşi birden ilgilenerek, "Kimin mektubu kapıya kadar getirmesi gerekecek?" diye sordu.

"Do Kyungsoo'nun."

"Anlamadım? Do Kyungsoo da kim?"

"Postacım."

"Umarım, kadındır."

Jongin düşünceli düşünceli, "Göğüsleri minicikti. Kadın olduğunu sanmıyorum. Ama bir kadın kadar naif ve güzel."

"Jongin bu çok meşakkatli. Daha önce de yaşadın, biliyorsun, bence yolun ba-"

"A-ama kendilerine postacı demiyorlar. Posta dağıtıcısı diyorlar."

Min Jung kararlı bir sesle, "Bana bak Jongin," dedi. "Konuyu değiştirme!" Daha sonra sıkıntılı bir nefes verdi. "Kim bu Kyunghoo?"

"Kyung Soo!"

"Neye benziyor bu Kyung Soo?"

"Neye mi benziyor?" Min Jung'ın kurcalayacağını tahmin etmeliydi.

"Neye  benzeyecek, erkeğe benziyor, tabii," dedi. "Ama çok... çok güzel bir erkek. Saçları parlak, ve... ve alt kısmı çok hoş."

Min Jung bir kahkaha patlattı. "Her şeye rağmen böyle bir şeyi fark ettiğine ne kadar sevindim anlatamam."

Jongin kendini savunur gibi bir ifadeyle, "Bana gülme," dedi. "Yardımına ihtiyacım var."

"Dur bakayım, şimdi. Sana iadeli taahhütlü bir mektup yollamamı istiyorsun. Böylece postacın, yani parlak saçlı ve hoş popolu olan posta dağıtıcın gelip kapını çalacak. Doğru mu anlamışım?"

"Yapacak mısın?"

"Elbette yaparım." Min Jung'dan bir esneme sesi daha çıktı. "Hatta daha hızlı olması için Indiana'daki bir arkadaşımdan göndermesini isteyeceğim. Ama postanenin açılışını beklememizin sence bir sakıncası yok değil mi?"

"Komik değil Min."

"Kes sesini. Sana bir mektup yazdırıp pazartesi postalattıracağım, söz veriyorum. Teşekküre gerek yok."