📮On Bir

1.3K 147 121
                                    

*İyi Okumalar~😊*

Kyungsoo saniyeler geçtikçe Jongin hakkında yeni şeyler keşfediyordu. Mesela geniş omuzlarının nasıl cezbedici olduğunu.... O omuzlara tutunmak, yaslanmak.... kim bilir, nasıl hissettirirdi?

Kyungsoo'nun her bir hücresi artık onun bir erkek olduğunun farkındaydı. Kendine çeken bir erkek... Kyungsoo'nun dokunmaktan ve bakmaktan hoşlanacağı bir erkek. Sevgisine sahip olmak isteyeceği bir erkek...

Onu ilk gördüğünde hissedemediği güçlü erkeksi varlığı artık dokunulacak kadar hissedilebilirdi. Küçük masayı onunla paylaşırken vücudundan yayılan sıcaklığı hissediyor, orman kokusunu andıran traş losyonunu duyabiliyordu. Hoş, erkeksi bir kokuydu bu. Daha önce duyup duymadığını bir düşündü, donra duymadığına karar verdi. Herhalde Jongin ancak dışarı çıkarken koku sürünüyordu.

Yayılan hafif bir piyano sesi, salatalarını yerken aralarındaki sessizliği yumuşatarak etraflarını sarmalamaya başladı. Garson salata tabaklarını önlerinden aldıktan sonra o büyü dağılıverdi. Göz göze geldiklerinde, Kyungsoo, "Soo Hyun senin dünyanın en iyi işini yaptığını söylüyor," diye tekrar bu konuya sığındı. Aralarında henüz ortak tek konu buydu. "Böcekleri incelediğini söylediğimde çok etkilendi. O da entomolojist olmaya karar vermiş. Ben de ona, bunun için çok çalışması gerekeceğini söyledim."

"Peki, o ne dedi?"

"Coğrafya çalışmak yerine böcekleri incelemek için her şeye razı olduğunu söyledi."

"Kardeşini çok seviyorsun, değil mi?" Soo Hyun'dan söz ederken Kyungsoo'nun sesinde beliren şefkati fark etmişti.

Kyungsoo, yumuşacık bir sesle, "Evet," diye cevap verip gülümsedi. "Doğduğunda ben kocaman bir çocuktum. Onun büyüyüşünü adım adım izledim." Şarabından bir yudum aldı. "Çok zeki bir çocuk. Böceklerin nesini incelediğini merak etti. Ona kimyasal maddelerden söz ettim, ama korkarım, senin kadar iyi açıklayamadım."

"Çok iyi açıkladığından eminim."

"Dilimin döndüğü kadar işte."

"Çoğu insan benim ne yaptığımı anlamaya bile çalışmaz."

"Ama sen işine tutkuyla bağlısın."

Yudumladığı şarap neredeyse Jongin'in boğazına kaçıyordu. "Tutkuyla mı?"

"Elbette. Yaptığın şeye inanıyorsun. Hemen herkes bir iş yapar, ama sen dünyaya katkısı olacak bir şeyler yapmaya çalışıyorsun."

Jongin onun yüzünü dikkatle inceledi. "Sanki... kahramanmışım gibi konuştun."

"Belki de öylesindir."

Jongin bu olasılığı reddederek başını iki yana salladı. Bütün hayatı boyunca kendini hiç kahraman gibi hissetmemiş, ya da böyle bir hayal kurmamıştı.

"Neden olmasın? İnsanların çoğu dünyayı değiştirecek bir şeyler yapmak ister, ama pek azı bunu gerçekleştirecek niteliklere sahiptir. Oysa sen de bu nitelikler var."

Kyungsoo onun gururunu bilhassa okşamaya falan çalışmıyordu ve Jongin de bunun farkındaydı. Yine de daha fazlasını duymak istiyordu. "Ne gibi niteliklermiş bunlar?"

Güzel Kurye -KAISOO-Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin