7- miss

244 33 8
                                    

‼️Hatırlatma‼️
Bunun adı kaybetmek değildi belli ki.

Yitirmekti bu.

İşte yitirmek, o doğru kelimeydi.

İkisi de sözlükte aynı anlama gelirken, insanoğlu için ikisi arasında dağlar kadar fark vardı.

İnsan sevdiği için kullanırdı veya hayatında yer edinen, birazda olsa hayatına dokunabilen iz bırakabilen kişiler için kullanırdı.

Kaybetmenin kifayetsiz kaldığı yerde devreye girerdi Yitirmek.

Bu yüzden özeldi 'YİTİRMEK'

°
°
°
°
°
°
°

Kaybediyoruz birbirimizi, çıkmıyor sesimiz, savaşmıyoruz, yok oluyoruz.

~13.10.2018~
-Yakın Zaman-

Shontelle-İmposible

"Efendim sizinle görüşmek isteyen biri var, Jeon Jungkook dediğimde tanıyacağınızı söyledi." Jimin siyah masasının arkasında turmuş kalemiyle oynarken duyduğu isim kalemi düşürmesine sebep olmuştu.

"İçeri gelsin." dedi heyecanla. Bir seneye yakın olmuştu görmeyeli, özlemişti arkadaşını.

Öyle fakirhane evlerinde dururken bir yerlerden öğrendiği dansları sergilerdi eskiden. Jimin'de, parası olduğunda onu dans eğitimine göndereceğine söz vermiş, ve sözünü tutmuştu.

Evet Jungkook'un bir ağabeyi vardı belki ama o da kendine kadar kazanıyordu. Zamanında kendisine evini açarak zaten en büyük iyiliği yapmıştı.

Şimdi de bunu ödüyordu.

"Oo hyung baya değiştirmişsin burayı." Gülerek girdiği odanın bambaşka karşısına çıkmasıyla odayı incelemekten kendini alıkoyamamıştı.

"Ne yapayım sıkılmıştım, hem siyah beni boğuyor, bu masa bile fazla. Yeni masamın gelmesini bekliyorum." Jimin dönen sandalyesinden kalkmış, Jungkook'un yanına gitmişti.

Bir sene olmuştu neredeyse, yokluğu hissedilebilir bir açıktı. "Hâlâ kısasın, bende belki uzarsın diye düşünmüştüm."

"Hatırlatırım Jeon efendi, Busan'da ilk ben doğdum." konuşurken sarılmayı bitirdiklerinde Jungkook rahat koltuğu oturmuştu bile.

Jimin de yerini aldığında masanın üzerindeki telefondan sekreterinden iki kahve istemişti.

"Bu benim daha uzun olduğum gerçeğini değiştirmez." gülüşlerini durduramazken montunu çıkarmayı unuttuğunu hatırlamıştı.

Ayağa kalkarken montunu çıkarmış, Jimin'in kabanının yanına asıvermişti.

Jimin baştan aşağı bir süzmüştü Jeon'u. "Vucüt yapmışsın bakıyorum, beni mi kıskandın?"

Geri rahat koltuğa otururken kahkahası dört duvar arasında yankılanmıştı. "Hı hı aynen, orada köle gibi on sekiz saat durmadan pratik yaptırdılar, doğal olarak oldu yani, ne kıskanacağım seni be"

Sky And Nameless BirdHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin