‼️Hatırlatma‼️
Jimin'in söyleyecek bir şeyi yoktu. Aklında bir kaç şey vardı sadece; Söylediğinin aksine bensiz hayatını çok rahat sürdürebilmiş.Merdivenlerden ikinci kata çıkmış, tekrar aynı odanın yolunu tutmuşlardı. Jungkook sorgulayıcı bir biçimde Jimin'i inceliyordu.
O gidelim dese gidecekti çünkü.
Odanın kapısını açıp içeri girdiklerinde ise Jimin'in hiç tanımadığı bir yüz vardı karşısında.
°
°
°
°
°
°Seninle uyandım rüyalarıma, sen yokken mi? Onlar yalnızca kabuslardı.
Dolu Kadehi Ters Tut- Yapma N'olursun
Jimin'in on beş belki yirmi saniye sonra aklına dank etmişti. Bu kız, Taehyung'un sevgilisiydi.
"Cheonsa sen dışarı da bekle." dedi Jimin ile Jungkook'u görünce. Elleri hâlâ çok güzeldi.
Kız odadan çıkarken aynı zamanda Jimin'e oturması için eliyle işaret etmişti. Kendisi de sandalyesine oturduğunda yalandan boğazını temizledi.
"Aslında bacağınızdan sıkıntınız varsa ilk başta röntgen çekmekle başlamalıyız. Eğer zaten sorun varsa kalan işlemleri de uygularız, hm, ne dersiniz?" Jimin bu yerde boğuluyordu.
Fakat bu sefer siyah oda değildi onu boğan, odanın sahibiydi. Tam karşısında oturan beden. Kim Taehyung.
"Tabii, tabii olur" diye geçiştirdi Jungkook. O da hemen bitsin taraftarıydı.
...
Jungkook elindeki siyah poşetle arabaya yaklaşıyordu. Jimin ise sadece bekliyordu.
"Bu sefer evde içelim. Bende içeceğim" Jimin kıkırdadı.
"Ne derdin var, sütün mü bitti?"
"Ha-ha-ha ve ha" Jungkook bu aralar fazla göz deviriyordu. Elindeki poşeti arka koltuğa bıraktıktan sonra arabayı çalıştırıp eve doğru yol almıştı.
Belki senin bilmediğin şeylerde vardır, diye geçirdi Jungkook içinden.
"Aman neyse ne, ama Jin gelip sana kızar da ortaya beni atarsan bir daha oturamayacağından emin olabilirsin" Jimin'in söyledikleri Jungkook'un kahkaha atmasına sebep olurken Jungkook kendini durdurmaya çalışıyordu.
"B-ben... Ben, ahahahahahahah, ben semeyim" Jimin sinirlenip minik eliyle yaptığı yumruğu Jungkook'un omzuna geçirdi.
"Kes sesini de eve gidelim velet" Jungkook hâlâ kahkahalarını durduramazken konuşmadan arabayı sürmeye devam etti.
...
"Sen söylesene, Taehyung'u seviyor musun?" Jungkook çoktan sarhoş olmuştu. Aklı da yerinde değildi zaten. Dudakları arasından çıkan üç beş kelime kulaklarına dahi ulaşmıyordu.
Bir nevi içgüdüsel olarak hareket ediyordu, canı ne isterse onu yapıp, aklına ne gelirse çekinmeden soruyordu. Ayık kafayla soramayacağı şeyleri...
"Seviyorum," minik parmağı şakağına gitti. "Ne buradan çıkıyor," dedi gözyaşı süzülürken. Sonra kalbine gitti parmağı, "Ne de buradan."
Jungkook üçüncü şişeyi de devirdiğinde dördüncüyü açmaya çabalıyordu. "Hyung, o aptal herif için günlerce ağladın, günlerce hastane odalarında kaldın, çektiğin acı belli ama neden vazgeçmiyorsun, neden unutamıyorsun onu?"
Jimin elindeki cam şişeyi alçak masaya üç kez masaya vurdu. "Çünkü, çünkü aşk böyle bir şey sanırım."
Cips kasesinden iki tane cips alıp ağzına attığında şişeyi eline aldı.
"Onu sevmek elimde değil Jeon. Buna kalbim karar veriyor ve ben sadece kalbime itaat edebiliyorum. Kalbim beynime söz geçirebiliyor bu konuda sanırım."
Derince bir nefes aldığında biten şişeyi koltuğun bir köşesine bıraktı. Kapanan gözlerine karşı çıkmazken başını arkaya yasladı.
"Bu arada Jin hyungla Namjoon hyung Norveç'e gittiler."
Jimin başını aniden kaldırıp kocaman açtığı gözlerle Jungkook'a dönmüştü.
"Ve benim şimdi mi haberim oluyor, neyim ben dış kapının dış mandalı falan mı?" dedi yükselen sesiyle.
Jungkook kendine yatabilecek kadar yer açtığında kendini minik alana bıraktı. "Bana bile söylemediler beni bile düşünmüyorlar, beni, beni, ben beni Jungkook'larını. Seni mi düşüncekler."
Jimin yine de kızgındı.
"Bizde gidelim, kuzey ışıklarını görürüz. Jungkook, bizde gidelim bizde. Lütfeeen."
Jungkook gözlerini kapatmıştı, ağırlaşan göz kapakları açık duramıyordu çünkü.
"He aynen ondan, salak mısın nesin anlamıyorum ki. Tüm olaylar karman çorman olmuşken gidelim sonra 'Jungkook neden geldik ki, herşey daha kötü oldu.' diyip ağlayasın değil mi? Oldu canım."
Jimin çoktan koltukta sızmıştı.
(geçiş bölümü)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sky And Nameless Bird
Cerita PendekKızaran gözlerini mavi binada gezdirdi bir süre. 'Saçların keşke mavi olsa' Demişti Kim Taehyung, yeni yeni arkadaş olduklarında. 'Ben ismi olmayan bir kuş olurdum, sende gökyüzü.' Ve sonra eklemişti minik aklıyla. 'Belki dolaşırdım sende. Özgür...