20- day of surgery

253 31 11
                                    

!!Hatırlatma!!
Yaktılar, hemde çok yaktılar canımı ama hiçbirisi senin yokluğunda solumda oluşan acı kadar kötü değildi hiçbiri mi demeliydi?

"Sana bunu yapmadıklarını hatırladığımda geçti." dedi titreyen dudaklarıyla.

Taehyung dolan gözlerinden yaş akmasın diye açık tutmaya çalışırken, Jimin intihar eden yaşlarından utanmıyordu.

°
°
°
°
°

Acılarla başa çıkabilirsin, yalnız olmadığın sürece. Yalnız değilsin, ben buradayım.



Kanser tedavisi.

Bunun bende çağrıştırdığı tek şey acıydı. Acı, acı ve daha çok acı.

Her üç haftada bir aldığım ilaçlar bedenimi yavaş yavaş yok etmeye meyletmişti sanki, iyileşeceğim diye kendimi kandırmaktan yorulmuştum fakat umutla gözlerime bakan adam bunu tekrarlamam için tek sebepti.

Artık güzel saçlarım yoktu, güzel bir tene de sahip değildim.

Çökmüştüm.

Bugün ameliyat günü. Bacağımdaki tümörü aldıklarında artık kurtulacaktım, kaldığım yerden devam edecektim ara verdiğim hayata.

Bilmiyorum, kendimi avutmaktan başka çarem yoktu.

Taehyung, o günden beri hep yanımdaydı. Beni ikna eden kişi de oydu ya zaten.

Aldığım ağır ilaçlar bedenime acı verirken elimi tutan, geçecek deyip alnımı öpen sevgilim bugün tümörü alıp kurtaracaktı beni.

İnancım yoktu ama denemeliydim, her şeye rağmen.

Hasta yatağında ameliyat saatini beklerken Jungkook yanımda oturuyordu, gözündeki korkuyu görsemde ses çıkarmamıştım.

Yalnızca rahatsız olduğu belli olan koltukta oturuyor ve bekliyordu, tıpkı benim gibi.

Ay varsiyasını çoktan devretmişti.

Güneş yeni yeni doğmaya başlıyordu, güneş ışınları odanın içine sızarken ben saatlerdir zaten ayaktaydım.

Taehyung girdi odaya.

Tüm güzelliğiyle beraber, gülümsemesini de unutmamıştı ardında.

"Chim," dedi derin sesiyle. Kahvenin en güzel tonundaki gözleri gözlerimi bulurken bana bir kaç adım daha attı. "Ameliyatın doğurabileceği tüm sonuçları biliyorsun değil mi?" dedi sessizce.

"Sana güveniyorum." dedim bende, sanki Jungkook gibi onun da bedenini korku sarmıştı.

Dudaklarını birbirine bastırdığında ellerimi, güzel ellerinin arasına almıştı.

Jungkook odadan ne zaman çıkmıştı?

Odaya nefes seslerimiz hükmederken dakikaları çoktan yitirmiştik. Zaman nasıl bu kadar çabuk geçmişti?

Zaman kavramı yavaşça yitiriyordu anlamını ve ben çoktan unutmuştum zamanın ne demek olduğunu.

Gözlerim dolarken ses çıkarmadan onu izledim, güzelliğini.

Güzel elleri, ellerimden ayrıldığında yanağımı bulmuştu, gözyaşlarımı sildi. Alnımı öptü sonra, alnını alnıma dayadı.

"Korkma, her şey güzel olacak. Her şey istediğimiz gibi olacak," sonra kalktı yanımdan, "Fakat şimdi gitmem gerek. İşlerim var, geri geleceğim."

Sky And Nameless BirdHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin