‼️Hatırlatma‼️
En sevdiği bu kokunun dibinde uykuya dalmak mükemmel bir şey olmalıydı.Kulağına dolan fısıldama sesleriyle gözlerini açtığında resmen öğle vakti olmuş, öğle yemeği baktini de kaçırmışlardı.
"Günaydın Chim" avcunu yanağına yaslamış bayık gözlerle Jimin'i izleyen Taehyung toparlanarak yataktan kalktı.
"Sen yemeğe gitmedin değil mi?" kare gülümsemelerinden sunarken Jimin'e başını olumsuzca sağa sola oynattı.
Belki biraz daha büyük olsa 'iyi bok yedin' diyebilirdi Jimin fakat henüz böyle şeyler öğrenecek kadar hayata atılmamışlardı.
Lakin bilmiyorlardı, hayat onların yanında asla olmayacak.
°
°
°
°
°
°Senle ben maviydik, birimiz deniz birimiz gökyüzü; bak şimdi altüst kelimesinin en güzel haliyiz.
~17.06.2009~
-2 Sene Sonra-Burada kaçıncı seneleriydi, saymayı bırakalı uzun zaman geçmişti. Tek bildiği şimdi birbirlerinin elini tuttuğuydu.
Köle gibi kullanıldıkları lanet bu yerde, her şeye rağmen mor çiçekli yollardan birlikte geçiyorlardı ve ne olursa olsun mutlulardı.
Taehyung dayanamayıp sevdiği çocuğa açılalı tamı tamına üç ay, iki hafta, beş gün, yirmi iki saat,on yedi dakika, otuz dört saniye olmuştu.
Otuz altı, otuz yedi, otuz sekiz...
Park Jimin o gün tutmuştu elini ve fısıldamıştı Kim Taehyung'un kulağına.
"Sonsuza kadar elini tutacağım, ve annenin söylediği gibi mor çiçekli yollardan yürüyeceğiz hep, söz veriyorum."
Gördüğü ilk anda hayatının aşkını bulmuş esmen tenli, göğsünde her birinde beraber oldukları hayalleri dinliyordu.
Huzur bulduğu ses kıkırtısını bırakırken havaya, doğruldu. Güzel hayaller sonunda ciddileşmişti Park Jimin.
"Sence doğru bir şey mi yapıyoruz?"
Ne demekti şimdi bu? Şüphesi mi vardı yaptıklarından?
Ortam geriliyordu.
Taehyung'ta kollarını minik bedenden ayırmış bağdaş kurup ellerini dizlerine kenetlemişti. "Nasıl yani Chim?"
Huzursuzca omuz silken Jimin, Taehyung'un kolunu tutarak kendine çekti, başını omzuna koyarak çektiği derin nefesi verdi. "Bilmiyorum işte, tek bildiğim korktuğum, yaşımız küçük buna rağmen birlikteyiz," kenetlenen ellerini onun görebileceği kadar kaldırdı.
"Bak ellerimize, fakat öğrenirlerse biteriz, sen bitersin, ben biterim ve en önemlisi biz denen şey biter. Bundan korkuyorum, beni ülkenin öbür ucundaki binalarına seni de diğer ucundaki binalarına gönderirler ve çıkış yasağı koyduklarında gıkımızı çıkaramayız. Ben seninle var oldum, sen gidersen tekrar yok olurum. Korkuyorum."
Jimin'in gözleri dolmaya başlamış, Taehyung da Jimin'e bakınca duygulanmış, onun da gözleri dolmuştu.
Jimin haklıydı. Yolunda gitmeyen bir şeylerin olmadığının farkına varmaya başlıyordu Kim Taehyung.
Sonraysa... Boşvermeyi tercih etti.
Herşey olacağına varırdı. Bunu değiştiremeyeceğini bilecek kadar büyüktü artık.
Jimin'i omzuna çekti ve güzel yaz gününde yıldızları seyrettiler.
Taehyung, Jimin ile birleşmiş, bütün olmuş ellerini incelerken yıldız kaymıştı.
Yıldızı sadece Jimin görmüştü.
"Taehyungie, yıldız kaydı, haydi dilek tut, çabul ol." Taehyung hayır der gibi başını salladı.
"Ben yıldızı görmedim, gören sensin, bu yüzden dilek tutması gereken de sensin."
Jimin heyecanlanmıştı. Hayatında onu düşünen birisinin olduğunu bilmek onu hep heyecanlandırıyordu. "O zaman ikimizin yerine dileyeceğim." diyerek kapadı gözlerini.
Taehyung'un tuttuğu elini biraz daha sıkılaştırdı. "Birbirimizi hiç kaybetmeyelim, ancak bir şey olurda ayrılırsak sonunda yine birleşelim, evren bizim yanımızda olsun."
Sonra kısa kollarını Taehyung'a dolamıştı.
"Chim," dedi Jimin'in en bir sevdiği ses. "Sana kısacık bir masal anlatayım mı?"
İyice kolları arasına girerken hızlıca başını salladı minik olan. "Evet evet, hayatımda kimse bana masal anlatmadı, sen ilk olacaksın, hadi anlat"
"Tamam," derken esmer tenli, nasıl başlayacağını düşledi. Kurguyu kafasında oturttuğunda boğazındaki yalancı düğümü çözmek için yalandan öksürerek boğazını temizledi.
"Minik bir çocuk varmış zamanın birinde," diyerek başlamıştı masalına. "Biraz yalnızmış ama, sonra bir de Ay varmış. Minik çocuk gece olunca alırmış Ay'ı karşısına ve yalnızlığına yakınırmış. Tabii Ay bu. Onu üzen insanlara rağmen mutlu olan çocuğa üzülmüş. Ve çocuğu yanına almış. Bir nevi koruması altına almış yani. Sonra bir daha kimse üzememiş çocuğu. Gündüz normal bir çocukken, gece çökünce yıldızları bizim için gökyüzüne yerleştiren Ay'ın Çocuğuna dönüşürmüş. Ve sonra anlaşılmış ki, bizim dilek dilediğimiz yıldızlar değil Ay'ın Çocuğuymuş meğer. Sonra karşısına bir çocuk çıkmış. Bu çocuk tıpkı kendisi gibiymiş, en azından eski hayatının benzeriymiş. Ailesinden ayrı yalnız bir çocuk. Ne yapıp ne edip çocukla arkadaş olmuş. Tanıştığı çocukla yakınlaştıkça farkına varmış, ondan beter halde olanlarda var. Sonra yine bir gece Ay'a gitmiş, yalvarmış onu yanına al diye. Fakat Ay kabul etmemiş. Miniğe, tek kişinin Ay'ın Çocuğu olma hakkı olduğunu, ve onunda kendi olduğunu söylemiş. Minik ne kadar dil dökse de Ay kararından dönmemiş. Sonra minik çocuk madem öyle demiş, o zaman benim yerime onu al, Ay'ın Çocuğu olmayı hak eden o. O mutlu olmalı."
Jimin uyumuştu Taehyung'un omzunda. Fakat son cümlesini söylememiş, masalını bitirmemişti.
"Ve kendini feda etmiş, sevdiği için" diyerek noktalamıştı masalını.
Jimin'i eski püskü yataklarına yatırdığında o da yanına uzanmıştı. İnce örtüyü omuzlarına kadar örttüğünde, açıkta kalan boynuna minik bir öpücük kondurmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sky And Nameless Bird
Short StoryKızaran gözlerini mavi binada gezdirdi bir süre. 'Saçların keşke mavi olsa' Demişti Kim Taehyung, yeni yeni arkadaş olduklarında. 'Ben ismi olmayan bir kuş olurdum, sende gökyüzü.' Ve sonra eklemişti minik aklıyla. 'Belki dolaşırdım sende. Özgür...