16- just be quite

249 35 6
                                    

!!Hatırlatma!!
Taehyung belli etmese de sarılmak istemişti ona. " Peki şimdi neden yok, neden ilaç içerek uyumak zorundasın?"

Senin yüzünden, sen yaptın bunu. Senin eserin bunlar.

"O gitti," dedi gözyaşları akmaya başkarken. "Ben senelerdir görmüyorum onu. Çok özledim. Şimdi onunla bir kez uyuyabilmek için her şeyimi verebilirdim. Fakat o yok. O hiç olmadı." elleriyle yüzünü kapayıp Taehyung'un görmemesi için çabaladı.

"Saklanmana gerek yok," diye mırıldandı. "Benden saklanma, benden saklanmaya çalışma." Sonrasını düşünmeden Jimin'i kolundan kendine çekerek sarıldı.

Bu verdiği en iyi karar olabilirdi.

°
°
°
°
°

Olurda aklının bir köşesinde belirirsem ve özlediğini hissedersen gökyüzüne çıkart bakışlarını, orada olacağım.


Jimin, yaklaşık yedi sene sonra ilk kez ilaçsız uyuyabilmişti, Taehyung'un kokusuyla.

Taehyung'un kolları Jimin'in belini sararken Jimin başını, Taehyung'un göğsüne yaslamıştı.

Jimin yedi sene sonra ilk kez ertesi günü düşünmek istememişti, ilk kez sadece anı yaşamak istemişti, yarının hesabını nasıl vereceğini düşünmeden.

Taehyung, Jimin'in uyuduğuna emin olduğunda saçlarını okşamaya başladı, elleri minik bedenin saçları arasında gezinirken gözleri doldu.

Bunları çekmesi gereken kişi, gerçekten Jimin miydi?

Peki ya Taehyung yeterince acı çekmemiş miydi? Jimin'in acılarını da kendisine yüklemeye çalışırsa bu sefer, enkaz altında kalmaz mıydı?

Kollarını sıkılaştırdı. Jimin elleri arasından tekrar kayıp gidecekmiş gibi sıkı sıkı sarıldı. "Bu aralar çok duyuyorsun bunu ama, özür dilerim ben."

"Kitabı benim için çıkardığını biliyorum, Chim. Oradaki isimsiz kuşun ben olduğumu, senin benim sayemde ayın çocuğu olduğunu ve saçlarını ben bir keresinde sana 'keşke saçların mavi olsa' dediğim için aylar, hatta senelerdir saçının mavi olduğunu biliyorum." Taehyung, Jimin'in en çok duymak istediği şeyleri fısıldamıştı.

Jimin uyuyordu.

Taehyung, Jimin'in kafasını dizlerine koyduğunda Jimin kıpırdandı. Taehyung hiçbir şey düşünmeden sadece Jimin'i izliyordu. Olacakların farkındaydı.

Ama artık yorulmuştu o da.

Ellerini Jimin'in saçları arasında dolandırmaya devam etti. "Seni seviyorum," kendisi bile duymamıştı bu söylediğini.

"Bunu sana söyleyememekten nefret ediyorum, sana sarılamamaktan nefret ediyorum, öpememekten, gözyaşlarını silememekten, Jungkook yanına geldiğinde sesimi çıkaramamaktan nefret ediyorum."

Şimdi Jimin'i öpse ne olurdu?

Aklındaki her şey.

Kapı çaldı. Her şeyi bozan kişinin olduğundan emindi.

Jimin'i uyandırmadan yavaşça kalkarken, başının altına yastığı iliştirmişti. Sesli bir şekilde nefes verip saçlarını karıştırırken kapıya doğru ilerliyordu.

Sky And Nameless BirdHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin