Karşısında oturan bedene dikti gözlerini Seokjin. Duygusal anlar yaşadığından inceleyememişti kardeşinin yeni halini. Seokjin beş ay boyunca kafa dinlemek adı altında insanlardan kaçmış ve Fransa'daki şirketinin başına geçmişti. Kısa süreli tatil ona iyi gelse de ülkesine attığı ilk adımda tekrar hüzün sarmıştı etrafını.
Jimin sol bacağını kalçasının altında koymuş, diğer bacağını oturdukları krem rengi koltuktan meşe odunu sehpaya uzatmıştı. Üstünde Jungkookun mavi gömleklerinden biri ve hamilelere özel lastikli şortlardan vardı. Şişen karnı, tombullaşıp kızaran yanakları ve iyice şirin bir görünüm kazanan tombul bedeni ile Jimin olduğundan daha güzeldi artık.
"Sen... Çok değişmişsin hyung. İyi olduğunla emin misin?"
Seokjin değiştiğini kabul ediyordu. Koyu kahve saçları özensizce dağıtılmış, zayıf bedeni giydiği bol tişört altında iyice küçülmüştü. Çok sık yorgun düşse de şirketteki çalışanlarla arası gayet iyi gidiyordu. Öte yandan karşısında hamileliğin en çok yakıştığı kardeşi duruyorken istemsizce gülümsemeden duramıyordu.
"İyiyim, çok sık yoruluyorum. Tanrım, ufaklık epey büyümüş Jiminie. Ve sen de çok güzel görünüyorsun."
Jimin gülümseyerek küçük elini karnının üzerinde gezdirdi. Yanakları kızarırken kıkırdadı. "Teşekkür ederim.Büyüdü, hyung. İki ay kaldı sadece. Sorun ne hyung?"
Jimin ağabeyindeki huzursuzluğu elbette fark etmişti. Oturduğu yerde elini koltuğun kadife yüzeyinde gezdiriyor, yastığın fermuarıyla oynarken etrafı inceliyordu. Bu Seokjin dilinde anlatacaklarım var ama çekiniyorum demekti.
Seokjin derin nefes aldı. Kelimeleri tek tek kafasında dizerken çoktan gözleri dolmaya başlamış, çaresizlikle uzanıp kardeşinin minik ellerini kavramıştı. Bir süre parmağındaki alyansı inceledi.
"Beraber Fransa'ya gitmemiz konusunda ısrar edince tatilin iyi bir fikir olacağını düşünüyordum, biliyorsun. Taehyungun sıradan uçuk fikirlerinden biri için bu kadar heyecanlı olduğunu sanıyordum."
Yanağından süzülen göz yaşı başını iyice eğdiğinden Jiminin narin bileğine damlamıştı. Burnunu çekerek kendine gelmeye çalışsa da çoktan ilk hıçkırık dudaklarından kaçıvermişti bile.
"Birkaç gün otelde kaldık. Tuhaf davranıyordu, bana karşı normalden daha tahammülsüzdü. Her konuda şikayet etmeye başladı ve ben de dayanamadım, tartışmaya başladık. Bana başından Namjoona aşık olduğumu, onunla yalnızca oyalandığımı söyledi ve çekip gitti. Ben bunun doğru olmadığını kanıtlamak için peşinden gittim ama... Ama bundan ben bile şüpheliydim Jimin. Taehyungun karın ağrısı onu bir bara kadar takip ettiğimde ortaya çıktı."
Sustu bir süre. Kendi halince küçük bir kıkırtı bırakırken elinin tersiyle göz yaşını sildi. Gülümsedi."Kadın gerçekten güzel bir Fransızdı."
Seokjin burukça gülümserken Jimin olayın kendisinden çok doğruluğunu kabul ettiği şeye odaklanmıştı. Heyecanla oturuşunu düzeltirken ağabeyinin ıslak yüzüne doğru eğilmişti. Dalga geçiyor gibi bir hali yoktu.
"Aldatıldım, bu çok acıttı Jimin ama ertesi gün kafamı yastığa koyduğumda yine aynı şekilde Namjoonu düşünmeye başladım. Geçmişim ve pişmanlığım peşimi bir an olsun bırakmadı ki zaten. Taehyung hala 30 yaşında bir çocuktu ve ben onun gidişini gereğinden fazla normal karşıladım."
Jimin onunla beraber kıkırdadığında ikisi de nedenini gayet iyi anlıyorlardı aslında. Seokjin devamını anlatmanın anlamsız olduğunu bildiğinden yalnızca başını Jiminin dizine yaslayarak gözyaşlarını akıttı. Küçük eller yatıştırıcı şekilde saçlarında gezinirken iyi bir uyku için dua etmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Copo de Nıeve | Namjin
Fanfiction"Bugünden itibaren BTS yoluna 6 kişi olarak devam edecektir"