Konuşacağız

3.4K 308 348
                                    

Beni özlediniz mi?

İyi okumalar

————————-

"Pekala, bu son olsun."

Seokjin elinde tuttuğu çikolataya bandırılmış çileği dikkatli bir şekilde Sang Joona uzattı. Küçük çocuk, sabah erken uyanmanın verdiği uyuşuklukla güç bela gözlerini açsa da çikolatanın mutluluğu yüzünden uyuşukça kıkırdayıp duruyordu. Kocaman çileği güç bela ağzına alıp çiğnemeye başladığında şirinlikle şişen yanakları Seokjini de gülümsetmişti.

"Teşekküy edeyim, babam neden hala uyanmadı?O kadar şüpyüz kahvaltı hazıyladık."

Seokjin cevaplamak için ağzını açtığı sırada mutfak kapısı aralanmış Namjoon büyük bir sessizlikle içeri girmişti. Ağır adımları yerde arabaları ile oynayan oğlunun yanında durmuş ve gamzeli yanaklarına büyük öpücükler vermişti. Küçük çocuğun kahkahası ile Seokjin de Namjoonun geldiğini fark etmişti.

"Günaydın."

Namjoon beline doladığı kollarını biraz daha sıkarak başını Seokjinin her zaman hoş bir kokuya ev sahipliği yapan boynuna gömmüştü. Seokjin cevap veremeyecek kadar yorgun olduğunu anladığında arkasındaki bedenin verdiği sıcaklıkla gülümseyerek krepleri hazırlamaya devam etti.

Uykulu hali her ne kadar tatlı olsa da sesi olduğundan daha kalın çıkıyor, dağınık saçları ayrı hava kattığından çok daha yakışıklı oluyordu.

"Tatlı kokuyorsun."

Seokjin boğuk sesine karşın yanaklarına hücum eden sıcaklık ile gergince kıpırdandı. Her ne kadar bu sarmaş dolaş halleri hoşuna gitse de beş yılın vermiş olduğu garip bir rahatsızlık onun sakinleşmesini engelliyordu.

Boynundaki sıcaklık yerini hafif bir ıslaklığa bırakınca bedenini dolaşan ılık his tüylerini diken diken etmişti.Dudakları uzun uzun boynunda dinlenirken gözlerini bir anlığına kapattı. Namjoonun parmakları karnının üzerinde kıpırdanmaya başladığında heyecandan hızlanan kalbi nefes almasını engelleyecek kadar kasılıyordu. Elindeki bıçağı tezgahın üzerine bıraktı.

"Namjoon."

Seokjin yeniden yanıtsız kalan seslenişinin ardından tişörtünün üzerinden karnının her çıkıntısını turlayan parmaklara uzandı. Namjoonun elini sımsıkı kavradığında hızlanan kalbi yüzünden titreyen bedeninin kontrolünü neredeyse kaybedecekti.

"Dur,lütfen."

Namjoon sözünü dinleyip parmaklarının hareketini kesmiş aynı sessizlikle tezgahın üzerindeki hazır kahvaltılıkları masaya yerleştirmeye başlamıştı. Seokjin uyku sersemliğinin etkisinde olduğunu bilse de yüzündeki huzursuzluğu anlayacak kadar iyi tanıyordu onu. Kaşları bazen istemsiz çatılır, bazen toplum içindeyken amaçsızca gülümsemeye başlardı.

Seokjin dalgınlıkla masayı inceleyen sevgilisinin yanına yaklaştı. Şimdiden huzursuzluk onu da etkilemişti. Yavaşça yanağını avucuna alırken göz teması adına başını kaldırmıştı.

"Sevgilim, bir sorun mu var?"

Namjoon güç bela kıvırdığı dudakları ile yanağındaki zarif bileği kavradı. Avuç içine derin bir öpücük bırakırken Seokjinin gıdıklandığından olsa gerek tatlı kıkırtısı moralini az da olsa yerine getirmişti.

"Biraz huzursuzum sadece, bu his çok sık başıma gelir ve bir şey olmasından korktum sanırım. Önemli değil,meleğim."

Seokjin başını usulca sallarken gözü ufaktan kendini belli eden gamzesine takılmıştı. Zihninin ani emriyle uzanıp dudaklarını tam çukurun üzerine bastırdığında mutfağı Sang Joonun muzip kahkahası doldurmuştu. Tam o sırada çalan kapı sıcak atmosferi dağıtırken küçük çocuk ikiliden önce ayaklanıp paytak adımlarla kapıya koşmuştu.

Copo de Nıeve | NamjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin