Yazım hatalarım için üzgünüm şimdiden
Belirtseniz düzeltirim
Keyifli okumalar
Medya keyfinize keyif katar ;))
——————
Seokjin loş sarı ışığın altında baş ağrıtan soyut tabloların arasından geçerek 1204 numaralı odanın kapısına yaklaştı. Loş ışık gözlerinin buğulanmasana sebep olurken koridorun öteki ucunda yankılanan fısıltılı konuşma sesleri gecenin sessizliğini biraz olsun yutmuştu.
Derin nefes alıp kapıyı tıklattığında gelen sık adım sesleri ile içeride başka birinin olduğunu anlamış, sessizce başını eğerek beklemişti. Kapı açıldığında zorla da olsa gülümseyebilmişti.
"Kookie-ah, burada olduğunu bilmiyordum."
"İçeri gir."
Seokjin istemsizce çatılan kaşları ile içeri girdiğinde içerinin de koridorun atmosferinden farklı olmadığını görmüştü. Namjoon odanın sarı led ışıkları altında büyük cam duvarın önünde, sırtı dönük bir şekilde içkisini yudumluyordu. Birkaç arkadaşı ile toplantısı olduğundan takım elbisesi hala üzerindeydi. Siyah ceketini çıkarmıştı. Kırmızı kravatını gevşetmiş, beyaz göleğinin kollarını sıvamış ve yakasının ilk üç düğmesini açmıştı. Saçları özellikle dağıtılmıştı ve sarıya karışık karamel tutamlar ben buradayım dercesine dikkat çekiciydi.
"Şey, ben sizi yalnız bırakayım."
"Jimin burada olduğunu biliyor mu?"
"Bez almaya çıkmıştım. Namjoon hyungu da görmek istedim.Her neyse, alışveriş yapıp eve dönsem iyi olur."
Jungkook alel acele mini buzdolabının üzerindeki anahtarlarını ve cüzdanını alırken küçük bir baş selamı ile ikiliye dönmüş, ardından hızla çıkmıştı.
Seokjin yalnız kalmanın verdiği gerginlikle derin bir iç çekti. Sürekli başa dönmek, geçmişi işleyen bir çark misali sürekli hale getirmek onu oldukça yormuştu. Çoğu zaman duygularını dile getirme mecburiyeti olmadan yanlızca bakışları ve hareketleriyle anlatmak istiyordu her şeyi.
Ağır adımlarla henüz arkasını dönmeden manzarayı izlemeye devam eden Namjoon'a yaklaştı. Yeniden aynı süreci tekrarlama korkusu ile dolmuş gözleri ümitle camdan yansıyan yüzüne bakıyordu.
Yanına vardığında yavaşça kollarını beline sardı. Kasılmış karnına sürtünen parmaklarına rağmen Namjoon tepki vermeyince ellerini önce göğsüne oradan omuzlarına çıkardı ve iri bedeni avuçları altında kalan geniş omuzlarından kendisine doğru çekti. Başını iki kürek kemiğinin arasına yaslarken sinmiş içki kokusuna rağmen huzur kokan kokusunu içine çekti.
"Seni çok özledim."
Namjoon bir süre sessiz kalırken elindeki bardağı tek yudumda bitirmiş, ardından hemen yanında bulunan cam sehpanın üzerine bırakmıştı. Arkasını döndü, Seokjin gevşettiği kollarını beline indirmişti. Başını göğsüne yaslarken Namjoon ifadesizce gözlerine dalmıştı.
"Üzgünüm, her şeyin başa dönmesini istemiyorum. Kaldıramam Namjoon, çok üzgünüm."
"Gelişinde senin bir suçun yok, özür dileme."
"Peki neden böylesin?"
Namjoonun çenesi kasıldı. "Soğuk davranıyorsun, Joon."
"Yalnızca alkol Jinie, endişelenme."
"Endişelenirim," Avucuyla yanağını kavradı. Kaçırdığı bakışlarını gözlerine kilitlerken kızarık gözlerini ve hafif çukurlaşmış göz altlarını inceledi." kaç gündür uyumamışsın gibi görünüyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Copo de Nıeve | Namjin
Fanfiction"Bugünden itibaren BTS yoluna 6 kişi olarak devam edecektir"