İyi okumalar
——————
Derin bir nefes aldı sessizce, birbirine doladığı parmaklarının ardına sakladığı yüzü mumları ışıl ışıl yanan pastaya oldukça yakındı. Gözlerini yumup en içten dileğini fısıldadı.
'Sonsuza dek böyle mutlu olalım."
Gözlerini açıp tuttuğu nefesini mumlara doğru bırakırken onun için kopan alkış tufanı ve mutluluk nidaları gülümsemesine yetmişti. Derin gamzelerinde hissettiği parmaklar ile şaşkınca başını eğdi.
"İyi ki doğdun,hyung."
Sang Joon mümkünmüş gibi daha derin gülümserken küçüğünün ona uzattığı hediye paketini nazikçe alıp pastanın yanına bıraktı. Seokjin usulca saçlarını karıştırırken küçüğünün kızarık tombul yanaklarını sıkmıştı.
"Teşekkür ederim, San-ah."
Küçüğü mümkünmüş gibi daha çok kızarmıştı. Hemen ardından büyüklerine döndü. Namjoon bir kolunu Seokjinin omuzuna atmış onları izlerken Seokjin kucağındaki bebeği Namjoona uzatmıştı, daha sonra eğilip kollarını iki yana açtı. Küçük meleği her gün büyüyordu ve her gün kazandığı başarılar ve yepyeni değerler için oldukça mutluydu.
Sang Joon sımsıkı kollarını doladığında tatlı bir şekilde kıkırdadılar aynı anda. Küçük çocuk gözlerini kapatıp huzurla sevginin kokusunu içine çekerken fotoğraf makinesinin flaş sesi yankılandı büyük salonda. Sang Joon gözlerini araladığında Namjoon boynundaki fotoğraf makinesini kavramış buğulu gözleri ile ikiliyi izliyordu.
"Baba? Sen de gelsene."
Namjoon kollarını hala ayrılmamış olan ikiliye doladığında kalabalıktan yükselen nidalar ile yeniden güldüler. Sang Joon ayrıldıktan sonra Hoseokun kucağındaki kardeşine uzandı. Üç yaşındaki Sang Yung heyecanla ağabeyinin kollarına atılırken bağırmıştı.
"Doğum dünün kuklu oysun hung!"
"Teşekkürler Sang Yungie~"
Sang Joon güç bela kollarından kurtulduktan sonra amcalarından gelen hediyeleri açmıştı. Çok istediği oyunu hediye eden Yoongi, hediyeyi küçük kızı aracılığı ile iletmiş karşılığında çığlıklarla dolu bir teşekkür almıştı.
Doğum günü kutlaması son bulurken büyükler terastaki geniş masanın etrafında toplanmışlardı. Seokjin günün hazırlıklarından dolayı yorgun düşmüş, başı Namjoonun omuzuna yaslı halde mayışık gözleri ile sohbete katılmaya çalışıyordu. Hoseok kızının istediği çikolatayı yedirmeye çalışıyordu ancak Jung Gi Dae daha ilk saniyeden beyaz minik elinin her yanını batırmıştı. Jimin Jungkookun hediyesi olan profesyonel kamera ile bu mucizevi güzellikteki anı onlarca kez fotoğraflamakla meşguldü. Galerisinin çoğunu Namjoonun uyuklayan Seokjini izlerken istemsizce oluşan tebessümü doldurmuştu.
Sang Joon yıllar içinde fotoğraflanan anılarının doldurduğu uzun komidinin önünden geçti. 4 yaşındayken gittiği meslek oyunları eğlencesi, 5 yaşında babaları ile yaptığı kardan adamın Namjoonun sakarlığı sayesinde tam da kafası düşerken çekilen fotoğrafları ve hepsinin yüzündeki dehşet ifade, 7 yaşında aldığı ilk karnenin ardından babalarının iki gamzesinden öperken ekrana kocaman gülümsediğini o an, 8 yaşında Sang Yungun doğumunun ardından iki avucunun arasına aldığı minik ayağa aşkla bakarkenki gülüşü ve daha birçoğu...
Odasındaki balkona ilerledi, bebek mavisinin huzurundan vazgeçememişti. Yeşil puflardan birine oturup eski tip el fenerinin aydınlattığı gecenin altında yıldızları izlemeye başladı. Çocukluğu gibi mutlu bir hayat yaşamayı ümit etti. O sırada Seokjinin el yapımı lezzetli meyve suyundan bir yudum almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Copo de Nıeve | Namjin
Fanfiction"Bugünden itibaren BTS yoluna 6 kişi olarak devam edecektir"