"Seokjin?"
Namjoonun parmakları çıplak karının üzerinde ufak daireler çizerken dudaklarını yaklaştırdığı kulağına sıcak nefesini üflüyordu.
"Sevgilim~"
Duyduğu tanıdık fısıltı ile hafifçe gülümsedi. Bilinci açık olsa da bedenindeki sızı öyle büyük bir ağırlık yaratıyordu ki kalkmak bir yana gözlerini açacak kuvveti yoktu. Özellikle kasıklarına vuran sızı bilinci açıldıkça şiddetini arttırdığından istemsizce çatılmıştı kaşları.
Namjoonun parmakları bedenini turlayıp huzurlu bir masaj gibi ilerlerken güç bela gülümseyerek gözlerini araladı. Başını Namjoona doğru çevirirken hala uyku sersemiydi ancak bu onun bu tatlı uyandırma seansı için heyecanlandığı gerçeğini değiştirmemişti.
"Uyansan artık güzelim?"
"Biraz daha uyusam? Şu kadarcık bak."
Güç bela kaldırmıştı kolunu. Baş ve işaret parmağını birbirine yaklaştırırken Namjoon kıkırdayarak aralık şişmiş dudaklarına derin bir öpücük bırakmıştı.
"Saat öğleyi geçiyor, Seokjin. Bu kadar uyku yeter."
Dudaklarını büzdü. Bedeninin her yanı sızlarken ne vardı birkaç dakikalık daha uyusaydı? Namjoonun kollarında, onun kokusuyla, onun sıcaklığıyla geçirdiği en huzurlu uykulardan biriydi ve bir sonraki kışa kadar devam etsin istiyordu.
Kollarını hala üzerine eğilmiş vaziyette gülümseyerek onu izleyen Namjoonun boynuna doladı. Gözlerini ağır ağır kırpıştırırken dudaklarını kısacık öpmüştü.
"Evimizi özledim. Eve gidelim, Joon."
"Gidelim güzelim."
Namjoon geri çekilip ayaklanırken Seokjinin fark ettiği ilk şey tamamen giyinik halde oluşuydu. Basit beyaz tişörtü ve yırtık pantolonu ile saçları oldukça özenliydi. Başını biraz daha kaldırdığında çoktan hazırlatmış olduğu kahvaltı portatif masanın üzerine kurulmuştu bile. Gerçekten kış uykusuna yatmış olmalıydı.
"Banyo seni bekliyor güzelim."
Usulca başını sallarken doğruldu. Ancak doğrulurken dahi kalçasındaki ağrı şiddetlenmiş hafifçe inlemesine sebep olmuştu. Kalçasının üzerine değil oturmak en ufak temasta şiddetli sızı bacaklarının eklemlerine kadar atıyordu.
"İyi misin?"
Namjoon kahvaltı için portakal suyunu bardaklara boşaltmayı bırakıp yanına yaklaştı. Acı ile çarşafı yumrukları arasına sıkıştırdığını görünce ilk gece için fazla zorladığından büyük bir pişmanlık beyninin ortasından vurmuştu onu.
"Sorun yok, Joon. Ama şey..."
Başını eğdi. Kızaran yanaklarını gizlemeye çalışırken altında bulunan iç çamaşırının rahatlığı ile üstündeki örtüyü kaldırdı. Namjoon utandığını fark etmişti ve gecenin sonunda çektiği derin uyku ile şişen yüzü oldukça tatlı görünüyordu. Yüzündeki tebessümü gizleyemeden göz teması için başını eğmişti.
"Ne? Tanrım, kızardıkça öpesim geliyor."
"Kes şunu." Daha çok kızarırken gülümsemiş Namjoonun omuzundan iterek kıkırdamıştı.
"Yürüyebileceğimi sanmıyorum."
Namjoon bir kez daha gülmüştü. Seokjin bir süre titreşen adem elmasını derinleşen gamzelerini izlemişti, istemsizce ciğerlerine çektiği huzur dolu bir nefesle yeniden kıkırdadı.
"Buraya gel, benim koca bebeğim."
Namjoon dikkatle kollarını beline ve bacaklarının altına yerleştirirken yanağına sulu bir öpücük bırakmıştı. İlk gece için bu kadar zorlamaması gerektiğinin farkındaydı, kendini frenleyemediği için daha sonrasında pişmanlığı ile baş başa kalmak istiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Copo de Nıeve | Namjin
Fanfiction"Bugünden itibaren BTS yoluna 6 kişi olarak devam edecektir"