Enes'ten;
irmak cok farkli bi kizdi onun yanindayken rahattim cunku benim kotu biri oldugumu bildigi halde bana yardim ediyordu.
ona ne kadar sert davranirsam davranayim, oda bana ayni sertlikte kotu davraniyor ama asla cekip gitmiyor. asi biri hmm asi bir sarisin. en sevdigim. bana asik oldugunu soylemisti. fakat bu cok yanlis!. onu kendimden uzaklastirmaya calisiyorum, fakat o yilmiyor. ayni soy adi gibi yildiriyor. okadar asiki bazen dusunuyorum kendi kendime git sari saclarindan tut agzina koli bandini geçir bi odaya kilitle kapi araligindan yemek ver. ama yapamiyorum lanet olsun! ona asik degilim fakat o uzulmesin ici icini yemesin, aci cekmesin diye ona bunu soylemiyorum. fakat ona karsi bos degilim. bunlari dusunurken kapinin çaldığıni fark ettim. ortaliga ufak bir kufur savurduktan sonra ayagiya kalkip uyusuk bir sekilde asagi indim. yanlizligi seviyordum kalabaliktan nefret ediyordum. fakat kimse bunun farkinda degil. hadi ama kim bu saatte gelirki benim bu belali evime?. diye soylendikten sonra kapiyi actim. karsimda aptal bir sarisin duruyordu. ne yani? evimemi gelmisti? hadi ama sirasimi simdi? kafam guzel kuslar uçuyor derkenmi geldi bu kiz? irmak bu yapar yapar... ben suratimi asarken o elinde poşetlerle beni ittirip iceriye girdi. ve sonra sirin bir gulumseme yaparak merabaaa dedi. suratim hala asikti cunku kafam gercekten guzeldi ben lanet bir bagimliyken neden bu kiz sacma sapan seylerle evime gelip beni rahatsiz ediyorki?. arkami dönüp kapiyi actim. bana anlamayan gozlerle baktiktan sonra devam ettim. cik evimden! diye tisladim. gozlerini devirip olumsuz sekilde kafasini saga sola salladiktan sonra suratinda aci bir gulumsemeyle gozlerini tekrar gozlerime dikti ve bana yaklasti.
agzindan cikan kelimeleri idrak edemiyordum çünkü kafam bulaniyordu. gozlerim karariyordu. bu hoş bir his. yani bu hissi defalarca yasamak icin o lanet maddenin damarlarimda dolanmasina izin veriyordum. irmagin bana yaklastigini hissettigimde gozlerimi sıkı bir sekilde kapatim tekrar actim. irmak kulagima yaklasip " bana muhtacsin.sen yardima muhtacsin" dedi ve beni kollatimdan tutup sarsti. biraz kendime gelmis olmaliyimki agzimdan kelimelerin cikmasina izin verdim.
"sana zarar verebilirim git burdan!"
"gitmeyecegim! zarar verdin verecegin kadar bundan sonrasi ne olabilirki?"
ahh! bu kiz beni delirtecek. ona zarar verebilirim. bu manevi bir zarar degil. onu oldurebilirim. onumde duran bicak setinden en buyugunu alip bogazina saplayabilirim. ve inanin bana ayilana kadar bundan en ufak bir pismanlik bile duymam. ayildiktan sonra ne mi olur?
pismanlik duyarım. hoslandigim kizi oldurmenin vizdan azabinin en acisini yasarim. ve sonra bu acıyı unutmak icin yine o maddeyi damarlarima sokarim.
"irmak git!" dedikten sonra kendime gelebilmek icin , ona zarar vermemek icin hizlica kafami saga sola salladim. irmak bana yaklastikca geri geri adimlar atiyordum. korkuyordum. ona zarar vermekten korkuyordum. irmak karsima gecip;
"hadi vur. sana yemin ederim geri adim dahi atmayacagim! hersey daha guzel olacaksa. haydi durma vur." elimi kaldirdim tam vuracakken irmagin gozlerini sıkıca kapattigini gördüm. gozleri kapaliyken onu kendime dogru cekip burnumu sari saclarina gomdum. kollari asagidayken kollarimi bedenine sardim. kafasini kaldirip tek gozunu actiginda mavi gozlerinin gozlerimle temasa gecmesine izin verdik.
"cok guzelsin."
dedim. ve tebessum edisini seyrettim devam ettim
"ama kafam senden bile daha güzel"
dedikten sonra surati asildi.
ne yani kafamin ondan daha guzel olmasinimi kiskanmisti? diye dusunurken tek kasini havaya kaldirip suratini burusturdu.
"sana yardim edecegim. kafan guzel falan degil enes! kafan allak bullak. o lanet madde damarlarinda geziniyor. bunun nesi guzel?"
hakliydi.
kafam guzel falan degil. benim kafam allak bullak.
yere oturdum ve onuda yanima oturtturdum.
"sana zarar verebilirdim irmak. birdaha boyle bisey yapayim deme!"
siritti ve bana baktiktan sonra;
"seni dinlemeyecegimi ve birdaha olsa birdaha yapacagimi biliyorsun. bosuna soylenme"
ah! evet biliyordum. o asi, guzel ve bi okadar inatci bir kizdi. bu huylari beni delirtsede bi okdarda beni ona yakinlastiriyordu. yani bi bakıma hosuma gidiyordu. gozlerimi sıkı bir sekilde kapattim ve duvara yasladim kafami. onunla nasil basa cikacagimi ve bu sacma sapan iliski varsaydigimiz seyin ne zaman ve nasil sonlandiracagimi dusunurken göğsumde bir agirlik hissettim. tek gozumu actigimda irmagin kafasinin gogsumde oldugunu gordum. ellerini belime doladiktan sonra;
"göğsün, cennetin provasi gibi" dedi.
bu kelime gulumsememe neden olmustu. bende devam ettirdim;
" sende o cennetin hurisimisin?"
dedim siritarak. ne dedigimi anlamayan gozlerle bana baktığında aciklama geregi duydum.
"cennette guzel kizlar falan varmis onlara huri diyorlarmis" dedim. gulumsedi ve
"hmm, senin hurin olacaksam neden olmasin"
bu konusmadan sonra uzun bir sessizlik oldu. irmak ellerini belime dolamis ve basini gogsume yaslamisti. bende burnumu sari saclarina gommustum. o an anladimki irmak gercekten bana yardim ediyordu. uyusturucunun bile veremedigi huzuru veriyordu. hemde hic zarar vermeden.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
O, BENİM.
Rastgelehic asik olmayan insan yoktur. her insan ölmeden önce aşkı tadar . kimisine bu aci verir kimisine mutluluk ama bunu kendin secemezsin. peki ya irmaga acimi verecek? yoksa mutlulukmu ? haa bide son bisey daha : SEVDIGINIZ ADAM...