.....
Hah, ona asla kolay kolay kanmayacağım. Beni kandırıp istediğini yapmak istiyordu. Beni aptal sanıyordu ama öyle olmadığımı göstereceğim ona.
Çantamı ve evin anahtarlarını alarak üzerime montumu giyip evden çıktım. Soğuk rüzgar montumun kalınlığını delip geçerek içimi titretirken montuma daha çok sarılarak adımlarımı biraz daha hızlandırmıştım.
Telefonu cebimden çıkarıp baktığımda saatinde kafede olduğumu fark ettim. Tam vaktinde gelmiştim. Evet, gelmiştim. Ama hazırlıklı bir şekilde gelmiştim.
Boş buldugum masaya geçerken garson sesini duymamla oturamadan ayakta kalarak seslenen garsona döndüm."Efendim, sizi buraya alalım."
Şaşkınlığıma engel olamamış bir şekilde ona bakarken beni bekliyor ve başka bir masayı gösteriyordu.
"Anlayamadım neden?"
Olduğum yerde kımıldamadan öylece durmuş cevap beklerken garson gülümseyen ve saygı çerçevesi içersinde olan ses tonuyla bana karşılık vermişti.
"Bay Jeon Jeongguk öyle istedi efendim."
Şaşkınlığıma bir yenisi eklenirken beynimin içinde duyduğum dönüp dolaşan ismi kendi kendime telaffuz etmeye çalıştım. Isim benzerliği bir yana bu fazlasıyla farklıydı. Nasıl oluyor da polisin söylediği ile ayni olmuyor anlamamıştım.
"Efendim, iyi misiniz?"
"Huh? Evet, evet iyiyim."
Ne iyisi şok üstüne şok geçiriyordum. Daha fazla yerimde durmadan garsonun gösterdiği masaya geçerek kapıya bakan tarafa oturup garsona teşekkür ederek onu beklemeye başladım.
Eğer dediği gibi gelirse tam kapıdan girerken onu boydan boya görebilecek ve incelemek için fazlasıyla fırsatım olacaktı. Bu durum hoşuma gitmişti.
Gel bakalım Jeon. Bana kim olduğunu kendin anlatmak zorunda kalacaksın.
___
10 dakika geçmişti ama hala gelen giden yoktu. Hoş onu doğru düzgün görmemiştim bile. Ama Tae denen çocuğun atmış olduğu o fotoğraf fazlasıyla işime yaramıştı. En azından yüzünün bir kısmını saç biçimini hafızamda canlandırabiliyordum.
Sabırsızca beklemekten dizimi sallamaya başlamış ve dudaklarımı kemirmekten kanatmıştim. Hadi ama nerde kaldı cidden?
Telefonu cebimden çıkarıp kenara koyarken duyduğum tanıdık ses ile nefesimi tutmuş sadece onun sesine kesildim. Gelmişti.
Kapıdan içeri bu kadar soğuk havaya rağmen beyaz tişörtü ile girerken girişteki uzun sütunlara sahip masanın desenlerinden sadece gözlerini görebiliyordum. Ayağa kalksam yüzünü, bedenini hatta tamamen kendisini görebilecektim.
Sonunda garson ile konuşmasını bitirmiş ve garson önünden çekilirken aşağıdan yukarı bedenini sürmeye başlamıştım.
Dar yırtık pantolon bol beyaz tişörtü ve siyah botlarıyla olduğunun dışında bir tarza sahipti.Geliyordu, sonunda geliyor ve yüzünü görebilecektim, ta ki yüzünü maskeyle görene kadar. Hah ne! Hadi ama çocuk gibi maske mi takmıştı!
Sinirle burnumdan soluyor ve yüzüne bakıyordum.
"Selam karıcım. Sonunda kavuştuk ha?"
.....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Impatient |liskook| [Tamamlandı]
Teen Fiction"..Sen yüzünü gösteremeyecek kadar korkak bir çocuksun, ben ise oyuncağını bekleyen sabırsız bir kızım Jeon.."