FİNAL PART 1

373 20 9
                                    


Taehyung'dan ;

"Hyung! Gerçekten çok teşekkür ederim. Sen olmasan şu an bu pozisyon da olamazdım."

Hafifçe gülümsedim. Yeonjun benim için değerliydi. Çıkışlarına kadar olan bütün süreçte hep yanında olmuştum. Bazen kızmıştım ona,bazen aç olduğunda yemek getirmiştim gizlice,bazen çözemediği sorunlarını birlikte çözmüştük.... Onu küçük bir kardeşim olarak görüyorum diyebiliriz. Gerçi benim için TXT grubunda ki bütün üyeler öyle ama Yeonjun nedensizce farklı...

" Son kez söylüyorum Yeon. Bir daha teşekkür etme. Yoksa bu teşekkürlerinden dolayı aramıza ettiğin teşekkürler kadar mesafe koyacağım. "

Gülümseyip kafasını salladı ve selam verip hızlıca pratik odasına doğru ilerledi. Kendimi olgun abiler gibi hissediyorum. Biz de bu yollardan geçtik.Çaresizliğin,açlığın,umutsuzluğun ne demek olduğunu en iyi bilenlerden biriyim. Kolay değil. Hiç değil...

Omuzlarımı aşağı yukarı kaldırıp dudaklarımı büzdüm. Ben çoğu zaman olgun olmayı sevmezdim ki. Her zaman eğlenceli olmayı sevmişimdir. Ellerimi ceplerime koyup şirketin çıkışına doğru ilerledim. Sanırım bir adet Jung Yerin'i görmek günümü güzelleştirebilirdi.

Yerinle uzun zamandır görüşemiyorduk. Irene ile aralarını düzelttiklerini biliyordum. Geçtiğimiz Red Velvet konserine de Irene için gitmişti. Tabii bir de Joy.

Bu beni sevindirdi tabii ki de. Irene ve Eunwoo'nun düzelmiş olmaları hatta çok yakın olmaları beni ve Yerin'i mutlu etti.

Arabama bindiğimde ilk önce aynaya bakıp saçlarımı ellerimle düzelttim.

"Vay canına dostum. Sen insan olamazsın..."

Çoğu zaman kendimi övmeyi severim. Jin hyung kadar olmasa da tabii... Isıtıcıları açtım ve çalışması için anahtarımı çevirdim. Araç ilerlerken aklıma Sinb ve Hoseok hyung geldi. Araları hâlâ limoni. Bugün kü Gfriend konserinde bir şeyler yapmalıyım sanırım.

>>>>>>>>><<<<<<<<<<<

Yerin'den;

"Evet kızlar biraz daha oturmaya devam ederseniz kıyafetleriniz kırış kırış olacak."

Etraftan duyduğum uyarılardan sonra kafamı telefondan kaldırıp,oflayarak ayağa kalktım. İşimi severek yapıyorum elbette fakat bazen insan üşenmiyor değil hani canım.

"Taehyung gelmedi mi?"

Arkamdan gelen Sinb ile irkilmiştim. Fakat bunu ona belli etmek istemedim.

Yüzüm asık bi şekilde cevapladım.

"10 dakikaya burda olacağım demişti ama yok. Yine ve yine geç kaldı. "

İkimizde aniden gülmeye başladık. Taehyung'un kendi doğum gününe geç kaldığı zamanlar aklımıza gelmişti.

Gülmemi yavaşlatıp rahatsızca kımıldandım yerimde. Sormak istediğim bir şey vardı. Fakat bunun onu üzmesinden korkuyordum.

"Hoseok ile henüz barışmadım Unnie. Bunu sorarken çekinme lütfen."

Hiç beklemediğim şekilde gelen konuşmayla daha da üzülmüştüm. Her ne kadar gülse de içinin ne kadar üzüldüğünü en iyi ben bilirim.

Elinden tutup gözlerine bakarak konuştum.

"Bence her an her şey olabilir Sinb. Asla umutsuzluğa kapılma. Unutma ki senin bir umudun var. "

Burukça gülümseyip,hafif dolan gözleriyle bana baktı.

"Şimdi burada ağlamaya başlarsam inan ki beni hiç susturamazsın."

Bu dediğine ikimizde istemsizce gülmüştük.

"Kızlar sahne için son 6 dakika. Herkes yerini alsın."

"Tamam."

Sinb ile diğer kızların yanına doğru ilerleyip,konser alanına geçtik. Buddylerin seslerini şimdiden duymaya başladım. Hafifçe gülümseyip derin bir nefes alıp verdim. Şimdi en iyi beni gösterme sırası.

WE DON'T TALK ANYMORE ~KTH-JYN~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin