Gerçekler hep acı mı olmak zorundaydı? Aslında acı olan onları kabul etmek zorunda olmaktı. Çok canımız yanacak, yorulup tükenecektik ama kaçış olmayacaktı. Denildiği gibi gerçekler acıydı, önemli olan bunlara boyun eğmeyecek kadar güçlü olmak ya da rol yapmaktı. Ben rol yapmak istemiyordum kendim olmak istiyordum. Ama illa istemediğim kişi olmak zorunda kalıyordum bazen. İnsanlar niye sahte olmak zorunda diye sordum kendi kendime. Niçin kimseye güvenemiyorum? Yıllarca yanında kaldığım, anne yarım bildiğim kadın öz teyzem bile değildi. Onlar hayatımda gördüğüm en pislik ve lanet insanlardı. Oradan gittiğim için pişman değildim hatta kendimi tebrik bile ediyordum. Bunları yaşamayı ben istememiştim. O gece... Taehyung'un evinde kaldığım gece tek seçenek oraya gitmekti. Eğer Namjoon'un yanına gitmiş olsaydım olaylar çok karışacaktı. Ben o anın etkisi ile kim bilir neler derdim ona ve onu kırmak yapmak isteyeceğim en son şeydi. Namjoon beni öz kız kardeşi yerine koyuyordu ve seviyordu bunu hissediyordum. Bazen onu hak ediyor muyum diye düşünüyordum. Belki de hayatın bana verdiği küçük bir hediye idi onlar. Diğer iki kaçık içinde geçerliydi tabi bunlar.
Bilmediğim bir gerçek vardı. Son zamanlarda kafamı kurcalayan ve sürekli merak ettiğim ama cevabını bulamadığım bişey. Öğrenirsem beni bitirecekti ama kimin umrunda ki? Hayatıma devam etmem gerekiyordu ne olursa olsun ama bazen ne yapacağımı bilmiyordum. Tıpkı şuan olduğu gibi. Boş sokaklarda öylece yürüyordum kendimi rahatlatmak ve düşünmek için. Kendimle baş başa kalmak istediğim zaman bunu yapardım. Saat 22:43'ü gösteriyordu. Hafif esen rüzgar beni kendime getiriyordu. Sahil kenarına gelmiştim ve oradaki kayalardan birine oturdum. Şiddetli, büyük ve bir o kadar siyah görünen dalgaları izledim bir süre. Ne kadar süredir burada olduğumu bilmiyordum. Deniz bu gece dalgalı ve güzeldi. Ellerimi hırkamın cebine sokmuş öylece izliyordum sonsuz görünen denizi. Ay ışığının denize yansıması beni resmen büyülüyordu.
Sırtıma çarpılması ile olduğum yerde sarsıldım ve arkamı dönerek küfür savurdum.
"Hayvan herif !"
Full siyah giyinmiş, maske ve şapka takan birisi gidiyordu. Hiç tereddüt etmeden hızlı adımlarla aniden gözden yok olmuştu. Şaşkınca etrafıma bakarken yerdeki beyaz kağıt çekmişti dikkatimi. Hemen uzanıp elime aldım ve hızla içini açtım.
"Jung bu gece saat tam 00:00 olduğunda aşağıda yazan yerde olacaksın. Eğer olmazsan kalbin kırılabilir...
-anonim:)"
Elimdeki nota anlamsızca ve şaşkınca bakarken hızla ayağı kalkıp yolun ortasında dikildim. Etrafı hızla incelerken görünürde kimsenin olmadığını fark ettim. Hay şansıma ! Yalnızca bir an küçük bir an mutlu olmuşken niye aniden hepsi bok gibi olmak zorundaydı? Namjoon'a asla söyleyemezdim bu notu. Kolumda ki saate baktım ve neredeyse 11:30'du. Ne yapmam lazımdı? Eğer gitmezsem en fazla ne yapabilirdi ki? Daha doğrusu kimdi bu anonim? Hızla yürümeye başladığımda tekrar ve tekrar okudum elimdeki bükülmüş kağıdı. Pezevenk! Sen kimsin benim kalbimi kırıyorsun diye haykırdım içimden. Sinirden köpürmüş ve bir o kadar şaşkınca ilerliyordum. Bahsettiği adres eski bir binanın bodrum katı idi. Şapkamı kafama geçirip daha da hızlandım. Evet belli ki bu gece de macera eksik olmayacaktı. Bahsettiği yere sonunda gelmiştim. Kapıyı tekme atarak açtım içeri girip etrafı inceledim. Burası havasız kalmaktan çok kötü kokuyordu. Yüzümü buruşturup sakin adımlar ile yürümeye devam ettim. Aniden ağzımın kapanması ile gözlerimi kocaman açtım. Sudan çıkmış balık gibi çırpınırken kulağıma fısıldadığı cümle ile kaşlarım çatıldı.
"Bu biricik teyzenin sana yaptığı küçük bir uyarı. Attığın her adıma dikkat et"
Tanrıya şükür bazı dövüş sanatları biliyordum ve kendimi savunabilirdim. Ağzımı kapatan elini hızla tutup kendimi hafif geri çektim ve elini bükerek bacağına attığım tekme ile diz çökmesini sağladım. Boşta kalan eli ile cebinden çıkardığı metali bacağıma saplaması ile verdiği acı yüzünden sinirle karışık bağırdım. Dayanmaya çalışarak o ayağım ile eline sağlam bir tekme atıp bıçağın düşmesini sağladım. Ardından yüzüne yediği yumruk ile geri savrulurken bir çırpıda bıçağı koluna saplayıp son sözümü söyledim.