Akşam saatleri çoktan gelmiş, hava iyice soğumaya başlamıştı. Ayakkabımı giyinip elimi siyah montumun cebine soktum ve kapının önünde durup evdekilere gideceğimi haber verdim.
"Ben gidiyorum!"
"Jung bekle bekle!"
Mutfaktan koşa koşa çıkan Jimin elindeki çöp poşetini kolumu çekerek cebimden çıkarttığı elime tutuşturdu aniden.
"Beni bekledin dimi?"
Sinir bozucu bir gülüş ile yanaklarımı sıkarak konuştu.
"Sevgili kardeşim sen olmasan ben ne yapardım?"
"Zevzek" diye söylendim arkasından.
"Jung sakın geç kalma! Namjoon ve Yoongi hyung bu akşam geliyor biliyorsun"
"Merak etme kalmam"
Kapıyı çekip kendimi dışarı attım ve bara doğru yürümeye başladım.
~~~
Bu gece müziğinde etkisi ile kendimi gayet enerjik hissediyordum. Sürekli müşteriler ile ilgileniyor ve karınca gibi dolaşıp duruyordum etrafta. Sonunda bir fırsat bulup boş sandalyeye oturdum ve bir bardak viski rica ettim. Biraz kendimi ödüllendirmek fena olmazdı değil mi? At kuyruğu yaptığım saçımın ucu kıvır kıvır olmuş, omuzuma değiyordu. Bu his beni huylandırmış olsa da çok takmadım. Fakat aniden enseme çarpan nefes sesi beni tedirgin etmişti.
"Bebeğim ben geldim"
Tanıdık sesi duyunca içim rahatlamıştı. Kollarını arkamdan belime dolayan bedene hızla döndüm ve göz göze gelmemizi sağladım.
"Ne işin var burda?"
"Seni görmek istedim"
"Burda çalıştığımı ner- Jimin söyledi tabi benim ki de soru"
Yüzüne yerleşen gülümseme beni de güldürmüştü.
"Çok çalışıyorsun"
"İşim bu Taehyung"
Yanağıma bir öpücük kondurup ellerini belimden ayırdı ve hemen yanıma oturdu. Ardından kendisine bir içki söyleyip tek seferde kafasına dikti. Şu an gerçekten çok tehlikeli ve havalı duruyordu bunu inkar edemezdim.
"Sakın sarhoş olayım falan deme"
Küçük bir kahkaha atıp bir tane daha içki istedi.
"Korkma olmam. O gece biraz aşırı içmiştim o kadar"
Başımı olumlu anlamda salladım ve kadehimi iki seferde içtim.
"Jung aslında sana bu gece evime gideceğimi söylemek için geldim"
Dudağını büzmüş öylece bana bakan Taehyung'a baktım.
"Emin misin? Aklım sende kalacak ama"
Elini masada duran elimin üstüne koydu ve gülümseyerek gözlerime baktı. O an gözlerinin parladığını fark etmiştim, resmen içi gülüyordu. Bu hali beni yumuş yumuş yapıyordu ve kendimi hep o bakışlarına kaptırıyordum.
"Kuzenim geliyor bu gece yarısı o yüzden"
Ben de elimi onun elinin üstüne koydum. Elleri gerçekten kemikli, bir o kadar yumuşaktı ve cildi pürüzsüz görünüyordu. Sıcacık teni içimi ısıtıyordu. Bakışım masaya odaklandığı zaman kulağıma dolan kalın sesi getirmişti beni kendime.
"Beni merak etme iyi olacağım"
Yüzümü avucunun içine aldı ve kare gülüşünü serdi gözler önüne. Onun yanında böyle olmaktan rahatsız olmuyordum artık. Alışmam gerekiyordu. Eğer bir ilişkimiz olacaksa ki öyle görünüyordu, birbirimize güvenip rahat olmalıydık değil mi? Ona bu fırsatı vermiştim ve ben de elimden geldiğince ikimiz için uğraşacaktım.