~40~

1.7K 121 6
                                    

Jung

Başıma vuran şiddetli ağrı ile gözlerimi açıp yatakta düzgün bir pozisyona geçmeye çalıştım. Belim öyle bir tutulmuştu ki zor hareket ediyordum. En sonunda pes edip yatmaya devam ettim. Çok kısa bir süre hayatı sorgularken olduğum yerin kendi odam olmadığını yeni fark etmiştim. Boynuma çarpan nefes ile hafif sağ tarafa dönüp yanımda uyuyan bedene baktım. Çatık kaşım havalanırken nasıl bu kadar masum göründüğünü düşünüyordum. Dudağımın kenarı yukarı kıvrılırken dün gece söylediğim şeyler aklıma gelince donup kalmıştım. Acaba iyi mi yapmıştım kötü mü? Umrumda değildi doğrusu. Aniden tek koluyla bütün bedenimi sarması ile vücudum uyuşmuş gibiydi. Bazen dokunuşu hâlâ heyecan yapmama sebep oluyordu. Mırıldanarak yanıma iyice yaklaşan Taehyung'a gülmeden edemedim. Duvar saatine gözüm takıldığında 11'i geçtiğini görmüştüm. Cidden nasıl bu kadar uyumuştuk ki? Hadi ben neyse de Tae kesinlikle uyanırdı. Aklıma dün gece işinin olduğu söylemesi gelince nedenini tam olarak anlamıştım. Ama artık uyanmak zorundaydı çünkü saat oldukça geç olmuştu. "Taehyung" sessiz bir şekilde ismini söyleyince kaşı çatık bir şekilde mırıldandı ve arkasını döndü. "Ah cidden! Taehyung!" Odada sadece nefes alış veriş sesi vardı. Arkası bana dönük olduğu için bir elimi omuzuna bir elimi koluna koyarak destek aldım ve yüzüne doğru eğildim. "Hadi uyan artık" Elimin tersi ile yüzünü nazikçe okşamaya başladım. Çok pürüzsüz bir cildi vardı gerçekten. İçimin sürekli onu öpme isteği ile dolması işime gelmişti. Önce yanağını öptüm ama bir tepki vermedi. Bu sefer burnunun ucunu öptüm ve gülerek vereceği tepkiyi bekledim. Madem böyle olmuyordu ben de uyanana kadar sürekli öperdim. Yanağını, burnunu, alnını, saçını öpmüştüm ve en sonunda bir tepki vermişti. Ayrıca neredeyse üstüne çıkmıştım nasıl uyanmazdı? Son kez dudağını öptüm ve gözlerini gülerek açmasını izledim. "Şükür! Günaydın" Kafasını biraz kaldırmış ve kendine gelmeye çalışıyordu. "Günaydın da sen üstümde ne yapıyorsun?" Kare gülüşü yüzünde iyice yayılırken onu izliyordum. "Uyandırmak için. Çağırdım ama duymadın" Yavaşça üstünden kalkınca hızla bana doğru dönmüştü. "Imm biraz daha uyuyalım" Koluma sardığı ince ve uzun parmaklarını yavaşça okşadım. "Canım kalkar mısın? Yemek yeriz hadi" Söylediğim cümle biter bitmez aniden oturur pozisyona geçti ve gözlerini açıp kapattı. "Yemek mi? Tamam hadi kalkalım" Şaşkınca ona bakarken o çoktan yataktan kalkmıştı bile. Eğer bilseydim baştan derdim diye geçirdim içimden. "O kadar öptük şey yaptık yemek diyince kalktı? Bir adam öküz olmasın" söylene söylene banyoya yürümeye başladım. Elimi yüzümü yıkayıp aşağı indiğimde Taehyung çoktan mutfağa girmişti. Ağrıyan başımı görmemezlikten gelmeye çalışıyordum. "Ne yemek istersin?" Ellerimi iki yana açıp 'fark etmez' dedim. Başını aşağı yukarı sallayıp dolaba doğru yürüdü. Onu izlemenin beni böyle mutlu etmesi normal miydi? Ben de yardım etmek için kalkınca yerime oturmamı net bir şekilde söylemişti. Kedi gibi kenara çekilip onu izlemeye devam ettim ben de. Elindeki son tabağı da masaya yavaşça bırakıp tam karşıma oturdu. Çilekli reçeli işaret parmağım ile göstererek konuştum. "Sen bunu sevmezsin ki?" Niye sevmediği şeyi alıyor diye düşünürken verdiği cevap yumuş yumuş olmamı sağlamıştı. "Sen seviyorsun" Doğruydu, en sevdiğim reçel buydu. Tebessüm ederek hazırladığı şeyleri yavaşça yemeye başladım. "Bu arada ben Jimin'le konuştum" Merakla gözlerine bakarken elindeki bardağı yavaşça bıraktı ve arkasına yaslandı. "Seni Lara ile kaldın sanıyorlar" Ağlamaklı bir ses ile konuşup reçelli ekmekten bir ısırık aldım. "Hep gizli gizli mi olacak böyle şeyler? Liseli ergenler gibi!" Taehyung kaşı çatık bir şekilde yüzüme baktı. "Sana söylemedim ben değil mi?" Kendi kendine sorduğu soru ile içimdeki merak iyice artmıştı. "Neyi?" Bardağı ağzıma götürdüğüm sırada söylediği şey ile içtiğim şey boğazım da kalmıştı. "Birlikte olduğumuzu hepsi biliyor zaten" Sert bir şekilde öksürürken Taehyung kalkıp sırtıma vurmuştu. "İyi misin? Ah merak etme iyi karşıladılar. Yoongi hyung benimle konuştu ve güvendiğini söyledi" Sertçe koluna vurunca vurduğum yeri ufalayarak 'ne oldu ya' diye söylenmeye başladı. "Niye baştan demiyorsun" Gururlu bir şekilde gülerken geri yerine oturdu. "Ah iyisin değil mi?" Başımı aşağı yukarı sallayıp bir iki şey daha yedim ve elimi iki yana açarak konuştum "Doydum ben" O da artık yemeği bitirdiğinde masayı toplayıp bulaşıkları halletmiştik. Ben yıkarken o durulamıştı. Güne güzel başlamak bu oluyordu sanırım? Güzel bir hismiş. Keşke her sabah böyle olsaydı... Gerçi Jimin öğleye kadar uyuduğum zaman yatağıma atlayıp zıplayarak ya da saçımı birbirine karıştırarak uyandırdığı sabahlar da güzeldi. Ama bu farklıydı. Aşk vardı bir kere. O yüzden çok özeldi.

~~~

Zarif parmakları ile boynuma astığı atkıyı iyice saran Taehyung'u hayranlıkla izliyordum. Yakından bakınca daha da yakışıklı görünüyordu. Onu hak edecek ne yaptım bilmiyordum ama hayatıma iyi ki girmişti. Hareket ettikçe ve yaklaştıkça artan kokusu beni sarhoş edecek cinstendi. "Bu renk sana çok yakıştı" Kahverengi atkıyı kastediyor olmalıydı. "Teşekkür ederim" Başını aşağı yukarı sallayıp gülümsedi. Yavaş yavaş dış kapıya doğru yürürken arkamdan geldiğini hissediyordum. Ayakkabıyı hızla ayağıma geçirip kapıyı açtım. "Görüşürüz" Parmaklarımı öpüp ona doğru üfledim. "Görüşürüz güzelim" Onu evde yalnız bırakıp dışarıya çıktım ve ablamın dediği yere doğru yol aldım. Sanırım alışveriş yapmak istiyormuş. Aklıma gelen bir fikir ile Lara'yı da davet etmiştim. Ablam için bir sorun yoktu hatta tanışmak istediğini söylemişti. Gerçi Lara nasıl bir tepki verecekti bilmiyordum ama güzel olacaktı. Aradan biraz zaman geçtiğinde çoktan dediği yere gelmiştim. Ablama kısa bir mesaj atıp telefonu cebime koydum. Büyük bir mağazanın karşısında salak gibi beklemek saçma olduğu için içeri girmiştim. İlgimi çeken güzel şeyler yok diyeceğim kadar azdı. Yanağımı şişirerek kıyafetlere baktım tek tek. Beğendiğim için değildi sadece can sıkıntısından yapıyordum bunu. Çocuk reyonunda duran minik tulumlar gözüme takılınca yüzümde bir tebessüm oluşmuştu. Ne kadar sevimli görünüyorlardı. Küçük kot tulum ve içinde toz pembe bir kısa kollu vardı. "Senden korkmaya başladım" Gelen tanıdık ses ile arkama döndüğümde Lara ile karşı karşıya kalmıştım. "Niye korkuyorsun anlamadım?" Elimdeki minik tulumu yerine asıp kollarımı birbirine bağladım. "Ben böyle şeylere her baktığımda gitmek için başımı yerdin ya." İçimden gelmişti sadece. Ne vardı bunda?

Gözüm kapıdan içeri giren sarı dalgalı saçları, dik duruşu ile 'ben buradayım' diye bağıran ablama takılmıştı. Lara kaşı çatık bir şekilde baktığım yere doğru dönünce gözleri kocaman açılmış bir şekilde tekrar bana döndü. "Oha ablan mı!? Sana cidden çok benziyor! Ayrıca bu asalet gende var herhalde!" Dediği şeye göz devirip yanımıza gelen ablama baktım. "Merhaba" Gülümseyerek selamına karşılık verdim ve biricik arkadaşımı işaret ederek konuştum. "Bahsettiğim arkadaşım Lara" Yüzüne yayılan samimi gülümseme ile elini ona doğru uzatmasını izlerken gözlerim hayran bakışları ile ablama bakan Lara'ya takıldı. Bu kız niye böyleydi tanrı aşkına? "Ben Cha, memnun oldum" Uzattığı eli sonunda tutup selam verirken zorla tebessüm etti. "Lara, ben de memnun oldum" Yine gözlerimi devirip önden yürürken konuşmuştum. "Bütün gün burada mı duracağız?" İkisi sonunda bana yetişmişti. Bugün anlaşılan baya isyan edecektim. Ama içimden! Ne kadar fedakâr bir kızdım ben böyle? Kendimi içimden tebrik ederken düz olan saçımı kulağımın arkasına attım. Sanırım artık mağaza mağaza dolaşmaya hazırdım~










Yanlışım varsa üzgünüm😇

love or die/KTHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin