"Son iki!"
Son mekiği çekip kendimi yere attım ve derin derin nefes aldım.
"Sen baya iyi oldun Jung! Baksana neredeyse beni bile geçeceksin"
Bacağımın üstünden kalkıp yanıma uzanan Jimin'e cevap verecek halim bile yoktu. Yaklaşık üç saattir deli gibi spor yapıyordum. Bu da benim stres atmak için başvurduğum ilk yollardan birisiydi.
"Şimdi iyice dinlen"
"Sen?" dedim kısaca. Normalde hep ikimiz çıkardık buradan.
"Ben biraz daha çalışacağım. Bu kum torbası boşuna alınmadı" dedi çenesi ile kum torbasını işaret ederek. Acaba ben yapabilir miyim diye bir düşünce geçti aklımdan. Niye olmasın dedim sonra. Sonuçta bir sürü şey öğrendim ve bunu da yapabilirim değil mi?
"Ben de yapacağım"
Kaşını yukarı kaldırdı ve elini saçından geçirdi.
"Emin misin? Çok yoruldun, akşama yataktan çıkamazsın"
"İşime gelir. Hadi gel" dedim hızla ayağa kalkarak. Üstündeki atletin ucu ile yüzünü hafif sildi ve ona uzattığım elimi tutarak ayağa kalktı.
"Sen bilirsin, getir bakalım şunları"
Dediğini yaptım ve elime o şeyleri sarmasını dikkatle izledim. Adını bile bilmiyordum. Sadece eğlence içindi. At kuyruğu yaptığım saçım biraz dağılmıştı ama sorun değildi. Hızla neredeyse benim kadar olan torbanın önüne dikildim ve Jimin'e baktım. O da elime sardığı şeyi kendi eline sararak gülümsüyordu.
"Bak şimdi, şu şekilde vur. Yoksa bileğini incitirsin"
Dediği şeyleri dikkatle dinledim ve artık yumruklarımı kum torbası ile buluşturdum. Belirli bir şey yapmak istemiyordum o yüzden kafama göre vurup duruyordum.
"Ara sıra tekme de atabilirsin"
Yine dediğini yaptım ve bu sefer tekme de atmaya başladım. Bu işi sevmiştim!
"Vay canına! Bu artık bizi de döver"
İçeri giren Yoongi'yi görünce kendimi durdurup derin bir nefes aldım.
"O kadar da değil" dedim gülerek. Yanımıza bir sandalye çekti ve oturup bizi izlemeye başladı. Üstüne giydiği şort sayesinde mükemmel bacakları meydana çıkmıştı. Gerçekten benden güzel bacağı vardı ve çok kıskanıyordum. Beyaz teni ile adeta melekleri andırıyordu. Hemen sakız gülüşünü gözler önüne serdi ve kollarını birbirine bağladı.
"Hyung sende mi spor yapacaksın?"
"Basketbol oynayalım diye gelmiştim ama yorgun görünüyorsun. Boşver"
"Yok yok oynayalım. Zaten uğraşacak bir şeyler arıyorum"
Taktığı şapkasını ters döndürdü ve arkasına yaslandı.
"Peki, sen bilirsin. Jung sen ne yapacaksın?"
İkisininde bakışları beni bulunca elimdeki eldiveni çıkartması için Yoongi'ye uzattım ve ne yapacağımı düşünmeye başladım. Yapacak bir şey olmadığına karar verince onlarla gitmek güzel olur diye düşündüm.
"Sizinle gelirim. Başka ne yapacağım?"
Çıkarttığı eldiveni yere atıp ayağa kalktı. Üstümde spor kıyafetler olduğu için tekrar giyinmeye gerek yoktu. Sadece atleti çıkartıp bir kısa kollu giyindim ve hırka aldım. Hasta olmaya hiç niyetim yoktu. Yoongi'nin koluna girdim ve hızla yürümeye başladım.