13. BÖLÜM

1.8K 70 10
                                    

Karakter... Bu dünyada en çok lazım olan şeylerden birisi. Bir insanı dış görünüşüne bağlı olarak yargılayamayız. Yargılarsak eğer işte o zaman dünyada en çok lazım olan şeyi es geçmiş oluruz. Herkes illa güzel/yakışıklı olmak zorunda değildir. İlla birinde kusur bulmak zorunda da değilizdir.

Fatih de artık bu kovalamacadan sıkılmıştı. Artık Sırmayla insan gibi ,güzel bir şekilde, konuşmaya gidecekti. Artık zamanı gelmişti.

Hızla üzerine bir şeyler geçirip evden çıktı. Saat, Sırma'nın okul çıkışına denk geliyordu.

Artık Allah ne verdiyse onun peşinden koşturacaktı. Sonuçta sevgi bunu gerektirirdi.

****

Okulun önündeydi. Sırma bir bankta oturuyordu. Normal biriymiş gibi gidip yanına oturdu. Kız ona tuhaf bakışlar atıyordu. Fatih ise elini uzatıp bu tuhaf bakışların bir son bulmasını istercesine konuştu.

"Merhaba, ben Fatih."

Kız bankta Fatih'ten daha da uzaklaşıp sustu.

"Anlaşılan kızımız utangaç."

Sırma yine cevap vermedi. Hatta yanına bıraktığı eşyalarını toplayıp kalkacakken,

"Tamam sen gitme, otur. Ben giderim. Seni rahatsız ettim galiba." dedi Fatih.

"Yok rahatsız etmedin zaten ben de gidiyordum." Fatih onun kadife gibi yumuşak sesini duyunca rahatladı.

"O zaman seni evine bırakmamda bir sakınca var mı?" Sırma, "Ah, hayır ben kendim giderim." deyince ısrar etmedi. Sonuçta ilk defa gördüğü bir adamla gitmek istemezdi hiç bir genç kız. O da haklı olarak istemiyordu. "Peki seni fazla sıkmayayım, görüşmek üzere." 

Konuşmaları kısa sürse de, bu konuşma dünya için küçük Fatih için büyük bir adımdı.

Belki de kızın karşısına daha fazla çıkmalı idi, eğer öyle olursa belki ilişkileri başlardı.  Sonuçta; 'en büyük aşklar nefretle başlar,' diye boşuna dememişler.

______________

"Mustafa?"

"Hı?"

"Bugün dışarı çıkalım mı?"

"Nerden çıkardın bunu şimdi Asiye'm?

"Ama böyle olmaz ki sen hep benim sorularıma soruyla cevap veriyorsun. Senin normal bir cümle kurup beni yemeğe götürmem gerekiyordu."

"Ha yani illa yemek olacak diyorsun?"

"Evet aynen öyle diyorum."

"Tamam o zaman ben de çıkarmıyorum."

"Mustafa bak üzülüyorum ama. Baksana Tahir ne kadar güzel gezdiriyor Nefes'i ona gözü gibi bakıyor ama nerde bende o şans bana odunun teki olan bir adam düştü."
Ellerini yukarı doğru açıp devam etti, "Allah'ım ben sana ne ettim de sen bana düzgün bir eş nasip etmedin ya Rabbim?"

Mustafa, bu haline bir anlam vermiyordu. Bazen geliyorlardı Asiye'ye. Bu da o anlardan biriydi işte. Götürecekti aslında Mustafa ama karısının bu halleri onun hoşuna gidiyordu.

"Hazırlan seni akşam 7'de alırım." Diyip evden çıktı. Altı üstü eve, şarj cihazını almaya gelmişti ama zararlı çıkan kişi yine o olmuştu. Ne yapsın başa gelen çekilirdi.

___________

Telefonunu kapatıp komidinin üstüne bıraktı ve Tahir'in banyodan çıkmasını izledi. Onu o kadar çok seviyordu ki kelimeler kifayetsiz kalıyordu.

"Aklımı başımdan alıyorsun." dedi Nefes.

"Senin kadar olamasam da..."

"Emin ol aynı durumdayız."

Tahir birkaç adımda Nefes'in yanına geldi. Yüzünü avuçlarının arasına aldı ve yanaklarına; küçük, masum öpücükler kondurdu. İnsan bazen sevgisini davranışlarıyla ya da bazen sözleriyle göstermesi gerekir karşısındakine. İki şekilde de göstermiyor olursa eğer, o zaman bu sevgi olmaz tamamen başka bir duyguya girer. Tahir de şimdi davranışlarıyla gösteriyordu sevgisini Nefes'e. Ardından:

"Kimse senin yerini tutamaz biliyorsun değil mi?"

"Biliyorum."

"Hiçbir kimse ne yerini tutar ne de yerini alabilir, bunu hiç unutma tamam mı?"

"Unutmam."

"Seni seviyorum."

"Ben de seni seviyorum."

****

"Asiye abla yaa alemsin vallahi. İnsan öyle pat diye söyler mi Allah aşkına."

"Kız öyle deme vallahi işe yarıyor arada böyle şeyler."

"Ee, sen söyledin yemeğe çıkar diye, o da kabul mu etti? Asiye abla bildiğin sen yemek teklif etmişsin, tam tersi olmayacak mıydı?"

"Nefes, bizim neyimiz doğru da yemeğimiz yanlış olsun?"

Kadınlar kendi aralarında sohbet ederken içeri Kaleli erkekleri girdi. Onlar da güle oynaya gelmişti. Bugün Kaleli'lerin hepsi neşeliydi. Fakat o an bir tek kişinin yüzü bembeyaz idi. Bunu fark eden Tahir,

"İyi misin? Değilsen bir hastaneye gidelim."

"Iyiyim de biraz midem bulanıyor."

"Bak Nefes eğer iyi değilsen götüreyim?"

"Gerek yok şu an, iyi gibiyim ama bir lavaboya gitmem-"

Daha konuşmasına devam edemeden koşar adımlarla lavaboya doğru ilerlemeye başladı. Eğer gitmezse şuracıkta istifra edebilirdi. Hızla yürürken arkasında herkesi meraklı bir şekilde bırakmıştı. Ardından lavaboya girdi, o sırada Tahir de yanına geldi. Nefes'in nasıl olduğunu görmek için ama iyi görünmüyordu. Hatta aksine çok kötüydü.

Nefes işini hallettikten sonra Tahir de ona yardım etti ve birlikte çıktılar. Herkes merakla Nefes'e bakarken o herkese iyi olduğunu söylüyordu.

"Yediğim bir şey dokundu galiba."

"Yediklerine dikkat et Nefes kızım." dedi Saniye hanım.

Herkes Nefes'e dikkat etmesi gerektiğini söylerken Nefes de yerine oturmuştu. Bazen kimseyi dinleyemeyecek kadar uykulu olur ya şu an o da aynı durumdaydı ve Tahir'e döndü,

"Yukarı çıkalım mı? Uykum geldi."

"Tamam, çıkalım."

Tahir ve Nefes yukarı çıktılar ve salondakiler de konuşmalarına devam ettiler.

______________

Merhabalar!

Biliyorum çok uzun zaman oldu bölüm gelmeyeli ama şu sıralar çok yoğunum okul bakımından.

Üzgünüm, umarım bir daha bu kadar uzun sürmez bölüm yayınlamam.

**
Lütfen bunları cevaplayınız. (Elinize yapışmaz kısa cümleler yazmak.)

Bölüm hakkında neler düşünüyorsunuz?

Nefes'in son olayı hakkında ne düşünüyorsunuz?

Sizce diğer bölümlerde nasıl kısımlar olmalı?

Bu bölümde en sevdiğiniz replik hangisiydi?

Sizce hangi çift daha uyumlu? 
👇
Nefes-Tahir

Asiye-Mustafa

Sırma-Fatih

Murat-? 

               ~Görüşmek üzere 👋~

SEVDİM SENİ BİR KERE || NEFTAHHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin