B-3

32.6K 795 27
                                    

Medya : Halit Bilgiç - Söyleme


Yüzükler takılıp dualar okunurken bir nefes hissettim kulağımda. Heyecan bir örümcek gibi bedenime tırmanırken ne diyeceğini duymak için sabırsızlanan kalbime söz geçiremiyordum.

"Mutlu olacağımızı sanmayasın Dilan. Mutlu olacağımızı sanmayasın."

YENİ BÖLÜM

Gözyaşlarım son tutunacak umutlarımı alarak gidiyordu. 20 yıllık hayatımın en kötü gecesini geçirmiştim. Neden mutlu olmayacağımızı bilmesemde bunu dile de getirmemiştim.

Bana acımasızca cümlelerini sarfederken sadece bir gülümse peydah olmuştu dudaklarımda. Ne yapabilirdim ki ?

Yüzükler takıldıktan sonra ne desem boşaydı. Dedem bu kadar net karar vermişken bana bunu diyen adama bir hesap ödetemezdim.

Odamın kapısı açılmıştı fakat o tarafa bakmak dâhi istemiyordum. Biraz yalnız kalsam daha iyi hissedecekken yalnız dâhi kalamıyordum.

"Delalamın (kıymetlim)"

"Canemın (canım)"

Zozan ablam ile Havin ablam konuşurken daha çok ağlamaya başlamıştım. Onları hem çok özlediğim için hem de bugünün verdiği acı ile daha çok ağlamıştım.

"Kendini niye böyle harap edersin ablam. Biz de severek evlenmedik. Bak şimdi iyiyiz. "

"Abla bana bugün bir şey dedi."

Ablamlar kötü sözlerin geleceğini bilircesine kaşlarını çatarken ben cümleleri çoktan sarf etmiştim.

"Mutlu olacağımızı sanmayasın Dilan. Mutlu olacağımızı sanmayasın dedi."

Zozan ablam sessizce kafasını öne eğerken , Havin ablamın gözlerine ateşler doğuyordu.

"Ne demekmiş bu ? Anamlara söyleyeceğim , bu böyle olmaz. Sen daha küçüksün. Seni ellerimle cehenneme atamam."

"Havin dedemi bilmez misin ? Ne değişecek ?"

"Zozan ne der duymaz mısın ? Bu ağa neye güvenir. Bizim kızımıza böyle konuşur."

"Abla tartışmayın. İstemiyor belli ki. Bende istemiyorum ama Zozan ablam haklı. Dedem vazgeçmez. Belki sevdiği vardır."

"Yok."

"Yok."

Şaşırarak ablamlara döndüğümde ikisinin dudaklarında bıyık altı bir gülümse oluşmuştu.

"Siz nereden bilirsiniz ?"

"Aşiti ağanın Meri diye bir bacısı vardır. Hani geldikleri gün sana sarılıp bırakmayan. Kıvırcık saçlı."

Hatırlamıştım. Kafamı sallamak ile yetindim.

"Heh delalamın. Meri bizim arkadaşımızdır. Liseden. Senin yengesi olacağına çok sevindi. Bizimle yaşıt daha evli değil. O evde arkadaşın olacak. Ona sorduk abimin o taraklarda hiç işi olmadı dedi."

"O zaman neden ?"

İçimden düşündüğümü sanarken ablamların bakışları ile gözlerimi kaçırmış salaklığımı alkışlamıştım.

"Bulacağız güzelim bulacağız. Şimdi biz aşağı inelim , sen dinlen. Yarın eski Dilanım karşımda olsun."

Gün yeni doğarken gözlerimde ki ağırlık git gide çoğalıyordu.

Sabah gözlerimi açtığımda güneş ışınları göz bebeklerini delmek istercesine gözlerime hücum ediyordu. Çok geç uyuduğumu biliyordum fakat saat sekiz olmadan tekrar uyanmıştım. Hayatım mahvolurken rahat rahat uyuyamıyordum.

Bahçeye indiğimde kahvaltı hazırlanmış dedem yerinde oturuyordu.

"Rojbaş kaçemın(günaydın kızım)"

"Rojbaş"

Sakin sesim dedemi duraksatmış ve gözleri bana dönmüştü.

"Nedir bu halin ?"

"Ne varmış halimde dede?"

"Yüzün sirke satar. Sofraya böyle oturulmaz."

"Dede ben evlenmek istemiyorum."

Söylediğim söz ile konaktaki tüm sesler kesilmiş ve mutfak kapısında ki annemin elindeki bardak yer ile buluşmuştu. Dedem tüm hiddeti ile masadan kalkarken ben de zorda olsa karşısında durmuştum.

Bu söylediğime ben bile inanamazken dedemin ne diyeceğini korku ile bekliyordum.

"Ne dersin sen densiz ?"

Dedemin sesi tüm konağı titretirken benim gözlerimde ki yaşlar yerini almış sadece yutkunmak ile yetinmiştim. Evet korkuyordum fakat bu söylemeyeceğim anlamına gelmiyordu.

Son bir nefes alarak hayatımın yönünü değiştiren kelimeleri bir bir özgürlüğe savurdum.

"İstemiyorum dede. Ben daha küçüğüm istemiyorum. "

"Dün yüzükler takılırken aklın neredeydi Dilan hanım."

"Evlenmeyeceğim."

Kelimenin dudaklarımdan çıkması ile kendimi yerde bulmam aynı saniye dilimi arasında olmuştu.

Dedemin tokadı konakta duvardan duvara çarparken dudağımdan bir damla kan yerde yerini almıştı.

Ben ayağa nasıl kalkacağımı düşünürken Aşiti ağanın sesi kulaklarımda yankılandı.

Tokadın şiddeti ile olmayan sesleri duyduğumu zannederken ikinci bir ses ile hayal olma olasılığı ortadan kalkmıştı.

"Dilan "

Sesi kulaklarımda yankılanırken ben ne diyeceğimi düşünürken o kolumdan tutarak beni yerden kaldırmış ve kanayan dudağıma gözleri kaymıştı.

Sinir bir sis gibi gözlerini sararken tüm hırsı ile dedeme dönmüştü.

"Sen ne yaptığını sanarsın Berzan Ağa? Benim nişanlıma nasıl vurursun ?"

"Bu ne hadsizlik Aşiti Ağa ? Benim konağımda bana hesap sorarsın ?"

"Dilana vuramazsın. Vurdurtmam."

Aşiti ağanın sinirle sıktığı kolum kendini belli ederken dayanamamış kolumu oynatmıştım. Yüzümün acı ile girdiği durumu farketmiş olacak ki kolumu serbest bıraksada beni yanına çekmişti.

Gözlerimde beş saniye oylanmış ve tekrar dedeme dönmüşken dedem tüm hiddeti ile bağırmıştı.

"Dilan evlenmek istemediğini söyler. Sen de bilesin."



Üjjjjjj leraaaaa bejjjj leraaaaaa

Evetttt :)) Yeni bölüm sizler ile. Umarım beğenirsiniz 🌸

GÜZ BAHÇESİ ( AŞİTİ AĞA)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin