Olmaz dediğin ne varsa hepsi olur demişti babam. Mevlana'nın sözü demişti. Düşmem der düşersin, şaşmam dersin şaşarsın.....***
Hatırlamaya çalışsam da hatırlayamıyordum. Hastane odasına hangi ara gelmiştim ki ben?
Gözlerimi beyazların hakim olduğu bu odada açmak doğrusu beni şaşırtmıştı. Buraya nasıl geldiğimi düşünmeye çalışsam bile hatırlayamıyordum. Sadece beynimde dönen bir boşluk ve bana doğru koşan filler vardı.
Filler mi onlar ne alaka?
Beynimi zorlamamaya karar verdim. Çünkü kafamın içinde saçma sapan bir boşluk vardı.
"Merhaba sonunda uyanmış'sın" İlgili ses tonu ve beyaz önlüğü ile bana yaklaşan bu kişi doktor olmalıydı. Peşinden koyu saçlı ve koyu gözlere sahip olan biri daha girmişti. Fakat üzerinde önlük falan yoktu.
"Evet, Fakat ben buraya nasıl geldiğimi soracaktım. Nedense hatırlayamıyorum." Koyu saçlı olan genç çocuk şaşkın bir şekilde bir bana bir doktora baktı.
"Nasıl yani? Ne kadarını hatırlamıyorsun?" Hızla bana yaklaşan çocuğun yüzü oldukça telaşlıydı. Kabaca, yatmakta olduğum yatağıma oturup, bana yaklaşıp, gözlerimi daha da açıp, içine bakması sinirimi bozmuştu.
"Sen kimsin? Ne bu samimiyet? Çek o pis nefesini suratımdan." Bir de istemsiz ittirmiş'tim onu.
"Şaka olmalı bu." Alaycı bir ifade ile devam etti. "Aslında bir özür borçluydum sana. Hafızanı kaybettiğinde bile agresifliğin üzerinde. Hem hatırlamadığına göre söylemesem de olur."
"Ne saçmalıyorsun. Ben hiç bir şey anlamıyorum." Tanımadığım bu çocuk saçma sapan cümlelerini bana sarf ediyordu.
"Hem sen hafızanı oyun gereği kayıp edecektin. Bence kendini rolüne fazla kaptırdın." dedikten sonra gülmeye başlamıştı. Artık sinirlerim iyice gerilmeye başlamıştı. Çünkü söylenenlerden hiç bir şey anlamıyordum.
"Dediğim gibi kısa süreli bir hafıza kaybı yaşıyor. Çok uzun sürmez." Doktor bizi sakinleştirmek için araya girmişti. Demek ki hafızamı kayıp etmiştim.
"Beni hatırlıyor musun? Ben Jason- Jacop- Jack. Hadi ama tüm hallerimi saydım. Hatırla artık. O kadar çok zamanımız yok. O, Peter denen adam seni bir bırakmadı. Başka hastaneye götürttü. . Gerçekten hafızan gitmemiş olsa işler daha zorlaşabilirdi. Bir daha buraya nakil işini zor hallettik. Seninle saatlerce ne konuştu, hiç anlamadım."
Konuşmalarından pek bir şey anlamadığım için bir zaman sonra dinlememiştim.
Sonra bir anda beynimin zorlanmalarıyla hatırlamaya başlamıştım...
Evet her şey netleşmeye başlamıştı...
Fakat bir sorun vardı. Sanki son günlerim yoktu. Çünkü hala buraya nasıl geldiğimi hatırlamıyordum. Fakat doktorumuz kafamı çok sert vurduğum'dan kaynaklı olduğunu çok kısa süre içinde her şeyi net bir şekilde hatırlayacağımı söyledi. Bu arada hatırlamamış olduğum doktor da aslında bir ajan doktoruydu.
Jason hızlıca hazırlanmama ve kılık değiştirmeme yardımcı oldu. Çantasından siyah saçlı peruğumu çıkarmıştı bu da melisa olacağım anlamına geliyordu.
Tekrar çantasına yöneldiğinde aşıları ve göz rengime yakın olan lensi çıkartıp bana uzattı. Bir yandan konuşmaya devam etti.
"Peter seni görmemeli zaten onu nasıl zor atlattık bilmezsin. Düşündüğümüzden zordu. Görsen halini şaşırırdın. Fakat şuan çok önemli gelişmeler var. Bu yüzden gitmeliyiz. Fakat hastane Peter'le nasıl baş edecek bilmiyoruz. Sürekli seni görmek istiyor. Başkan yoğun mesai görevi ile onu oyalayacak." Jason hızlı hızlı olanları anlatıyordu. Fakat onu dinleyemiyordum. Çünkü hafızam kendi içinde bir savaş veriyordu.
![](https://img.wattpad.com/cover/179350091-288-k703980.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADSIZ AJAN
ActionAjan olarak doğmak. Doğmadan kaderinin belirlenmesi.Bu ajanların doğduğu andan itibaren 3 kimlikleri olurdu. Peki... hangisi gerçek... ***************** Başkanın üç yakın koruması vardı. Etrafta terör kol geziniyordu. Başkan emin olmak istiyordu. Ko...