Biz insanlar sevmeyi gerçekten biliyor muyduk?
Yoksa hayatta kalma iç güdüsü ile bir maskenin arkasına mı saklanıyorduk? Arkadaş veya aile ihtiyacı için mi yakındık birilerine? Sahte arkadaşlıklar arasından doğruyu bulmak okyanus da bir inciyi bulmak'tan daha zor aslında.
Bazen tam bulduğunu sandığın anda düşmez mi maske suratlarından...
***
Bu gece oldukça güzel uyumuştum. Üstelik rahatsız eden kimsede olmamıştı.
Adımları sıralayıp güzel bir duş almak için banyoya girdim. Suyun bedenimden aşağı doğru kıvrılmasıyla kendimi düşüncelerin kucağına bıraktım.
Dün Peter Rock'a çok fazla soru sormuştum. Öyle ki ben bile sıkılmıştım bu sorulardan. Ama Peter'de fırsattan istifade beni o kıza karşı kullanacaktı. Sahi adını bile sormamıştım.
Aklımda Adam ve Eric geldiğinde ise yüzümün düştüğüne emindim. Çünkü tamamen muamma olan iki kişiydi. Kurul ile görüşmem gerekiyordu. Benden rapor bekliyorlardı.
Büyük bir sorun olduğunun farkında idim. Kurulu Adam Hunt ile ilgili olan olayları sunacağım zaman onu direk aforoz etmek isteyecekler. Her yönden suçlu gibi duruyordu. Ama onun ile ilgili çözmem gereken olaylar olduğunu düşünüyordum.
Ne yapmam gerektiğinden emin değildim. Kurula ne demem gerektiğinden de emin değildim.
Olayları net anlatmayıp biraz daha zaman mı istemeli idim?
Fakat anlatmak zorundaydım.
Bornozumu üstüme geçirdikten sonra banyodan çıkıp yatağa oturdum. Yatağın yan tarafındaki çantama uzanıp yanıma çektim. İçindeki telefonları kontrol etmem gerekirdi. Telefonlardan tekini kontrol amaçlı açtım.
Aniden vurulmaya başlayan kapı ile kafamı o yöne çevirdim. Kapı vurulduktan hemen sonra açılmıştı.
Gelenin Peter olduğunu görmem ile hızla telefonumu çantanın içine geri atmıştım.
"Ne o paldır güldür odaya mı girilir?" Daha gir dememi dinlemeden içeri girmişti.
Bir an afallasa da konuşmak için atılmıştı. "İnsan sevgilisinden rahatsız olur mu hiç?"
"Hafızamı kayıp ettiğimden sana alışana kadar rahatsız olmam normal değil mi?" Sorusuna soru ile cevap vermiştim.
"Peki." derken tavrıma alınmış gibiydi. Tam çıkacakken aklına gelen ile geri döndü. "Bu arada kahvaltı saati neredeyse bitecek. Aşağı inelim sende çok acıkmışsındır."
"Nerede yiyeceğiz?" derken karnımın oldukça acıktığını hissettim.
"Aşağıda rezidansın yemek salonunda." dedikten sonra hazırlanmam için odadan çıktı. Şuan gidişini izlerken aynı zamanda birazcık çekingen biri olduğunu hissetmiştim. Ya da bana nasıl davranacağını bilemediğinden dolayı idi bu tavırları.
Dolap'tan bir elbise almak için uzandım. Romantik olan Peter için dolabım birçok romantik elbise ile doluydu. Fuşya renginde minik beyaz çiçekleri olan askılı elbiseyi üzerime geçirdim. Belinde kendi kumaşından olan kemeri sıkıca bağladım. Beyaz spor ayakkabıları da giydiğimde hazırdım.
***
Evin salona girdiğimde ayaklarını orta sehpanın üzerine uzatmış elinde bir kitap okuyordu. Bir yandan orada olduğunu fark etmediğim televizyondan haber açmış olduğunu gördüm.
Bu hali oldukça komik gözüküyordu. "Kitap mı okuyorsun yoksa haber mi izliyorsun?" Sorumu tuhaf bir olaya şahit olmuşcasına sormuştum.
"Kitap okuyordum. Sonra arkadaşımdan gelen ilginç bir haber ile doğruluğunu test etmek için haberleri açmıştım. İki iş birden yani." Kafasını kitaptan kaldırıp beni süzmesini izledim. Sonra gözleri gözlerim ile buluştuğunda kafasını olumlu anlamda salladı. Beğendiğini anlamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADSIZ AJAN
AçãoAjan olarak doğmak. Doğmadan kaderinin belirlenmesi.Bu ajanların doğduğu andan itibaren 3 kimlikleri olurdu. Peki... hangisi gerçek... ***************** Başkanın üç yakın koruması vardı. Etrafta terör kol geziniyordu. Başkan emin olmak istiyordu. Ko...