Çığlıklarını yutup içine hapsetmiş olan bu şehirden uzaklaşırken beynimde hissettiğim tiz bir zonklama idi.Hızlıca adımlarımı sıralayıp koşarken arkama dönmüştüm. Ara sıra düşüp şehirde yankı yapan taşlarda düşmeyi bırakmıştı. Koskoca bir boşluk beni yolcu ediyordu şimdi.
İçimde ki kaos beni yutacakmış gibi sahiplenmişti.
Duygularım? Onlara ulaşamıyordum... Sanki şuan içimde bir şeyler çığlık atıyordu. Sahi atıyor muydu?
Kafamın karışıklığını beynimde ite bildiğim kadar derine ittim. Bir daha arkama dönmeden ayrılmıştım o terör şehrinden.
***
Şimdi gelmiş olduğum şehirde arabayı sürerken bir anda frene asıldım. Hangi eve gidecektim? Kim olacaktım şimdi?
Adam Hunt görevim olan mavi adlı eve gidip bugünlük görevden uzak olmaya karar verdim. Güzel bir uyku beynimi sıfırlamaya yardım edebilirdi.
Arabanın arkasına atmış olduğum çantanın titrediğini duyunca heyecanla telefona ulaşmaya çalıştım. Sesli de olan tek telefon Adam Hunt görevimde ki telefondu. Beni arıyor olabilirdi. Acaba bir şey mi diyecekti.
Arkamda bıraktığım Adam'ın ne halde olduğunu çok merak ediyordum.
Arka taraftan kucağıma çektiğim çantadan telefonu çıkarıp arayana baktım.
Bu jason'dı. Gördüğüm isim yutkunmama sebep olmuştu. İçimde küçük bir hayal kırıklığı mı olmuştu. Nedensiz sadece Adam'ın güvende olmasını istemiştim. Beni arayıp gayet iyiyim demesini beklemiştim.
Telefonun hala daha çalmaya devam ettiğini görünce cevapladım.
"Efendim Jason?" Sesimi olabildiğince düzenlemiştim.
"Sana ulaşmaya çalıştım. Ne durumdasın? Buraya dönebilecek misin?" Konuşmasının altında hafif bir telaş kokusu almıştım. Nedenini ise sormak dahi istemiyordum.
"Döndüm bile Jason." dedim düz bir sesle.
"Hemen hastaneye gel o zaman. Peter Rock yine hastaneye geldi ve doktorlara seni neden göstermediklerini inatla soruyor." Ses tonunda ki bıkmışlık da ulaşmıştı kulaklarıma.
"Üzgünüm jason. Biraz daha oyalayın. Çok yorgunum. Hem hala onunla ilgili düşüncelerim netleşmedi. Odaklanamadım bile ona." Üzerimde ki yaşadıklarımın ağırlıkları gittikçe artıyordu. Buda dinlenme ihtiyacına itiyordu beni.
"O zaman buraya gel ve burada uyu. Seni uyurken görür ve rahatlar." Söylediklerine ağzımı hayretle açmıştım.
"Jason benim ile dalga mı geçiyorsun? Hastanede uyuyacağım ve yorgunluğumu orada mı geçireceğim?" Söylediklerini istemsiz tekrar etmiştim.
"Senin için yatağı biraz daha rahat hazırlamalarını söyleyeceğim. Bu arada gizli kapıdan gel." Bir çırpıda konuşmuş ve telefonu suratıma kapatmıştı. Ne halden anlamaz insanlar dedim içimden.
***
Çantada ki diğer Wilson Wood'a ait olan telefona bakmak geldi aklıma. Arada bir açmam gerekirdi telefonu. Onu bırakırken oldukça öfkeliydi. Yazacağını düşünmesem bile telefonu açmıştım.
Telefon mesaj bildiri ile titremişti. Hızla gelen mesajı açtım.
Wilson Wood
-Geçen ki tavrım için üzgünüm.
-Küs müyüz?
Mesaj gülümsememe sebep olmuştu. Hemen cevap yazdım.
-Hayır küs değiliz. Fakat seni nasıl affedebilirim bir düşünmem lazım.
![](https://img.wattpad.com/cover/179350091-288-k703980.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADSIZ AJAN
AçãoAjan olarak doğmak. Doğmadan kaderinin belirlenmesi.Bu ajanların doğduğu andan itibaren 3 kimlikleri olurdu. Peki... hangisi gerçek... ***************** Başkanın üç yakın koruması vardı. Etrafta terör kol geziniyordu. Başkan emin olmak istiyordu. Ko...