Kapının üstünde yazan 'kuaför' yazısını okudum. Ayaklarım bu yazıyı gördükten sonra ilerlemek istemiyor gibiydi.Ajan okulu yerin altındaydı. Yapay ışıklarla aydınlanıyordu. Büro ve ofisler ise yerin üst kısmındaydı. Eğitimim bittiği için sevinmeliydim.
Kapıyı iterek açtık'dan sonra ilerideki boş sandalyelerinden tekine oturdum. Aynadaki yansımama baktım. Hep perukla dolaşsak bile akşam olunca kendi öz saçlarımıza dönebiliyorduk. Koyu kahverengi ve oldukça uzamış saçlarıma son kez bakıyordum.
Görevli olan beyefendi saçımı kazımaya başlamıştı. 'Hoş geldiniz melisa hanım' saçlarım siyahken kullanılan ismim buydu.
'Unutmadın değil mi' dediğinde hatırlamaya çalıştığını fark edince devam ettim. ' Saçlarımı peruk yaptırıp bana geri getireceksin.' Hatırladığını belli edercesine kafasını salladı. Bir daha uzatamasam bile kendi saçlarım hep bende olmasını istemiştim.
Saçlarım tamamen gittiğinde bir yandan rahatlamıştım. Artık göreve bir parçam daha hazırdı.
Bugün müdüre E.W. bana alacağım görevi anlattığında çok heyecanlanmıştım. Dosyalarında gün içinde elimize ulaşacağını söylemişti. Korumalar hakkındaki tüm bilgileri sahip olduktan sonra oturup bir çalışma yapabilirdim.
Aynada kendimi incelerken, Tam arkamda durup sırıtan Eric'i gördüm. ' Düşünüyorum da senin bu kel haline de bir kimlik çıkarmalıyız. Ama cinsiyeti erkek olanından.' derken bir yandan kahkaha atıyordu. Burada görmeyi isteyeceğim son kişiydi sanırım. Hobilerini sorsak büyük ihtimal insanlarla dalga geçmek derdi. Ama buraya geldiğine göre oda sarı güzel saçlarına veda edecekti.'
'Birazdan kel kalınca kendine bulduğun ismi paylaşırız' alaycı bir gülümse bıraktım. Saçlarını seviyordu. Üzgün olduğuna emindim.
Çantamdan çıkarttığım turuncu ensemde biten kısa peruğu taktım. İçlerinden en sevdiğimdi bu. 'Görüşmek üzere audrey' Bu ismi kullanmasında amaç turuncu saçı takıyor olmamdı.
Aslında sistemin amacı çok netti . Daha küçük yaşta yetiştirilen bu çocuklar görevde kolaylıkla farklı birisi olabiliyorlardı. Herkese 3 peruk verilirdi her peruk farklı bir kişiydi. Akşam boş vakitlerinde kendi saçına kendine dönerdin.
***
Biraz kestirmek için odama çıkmıştım. Oda çok büyük değildi. Odanın ortasındaki beyaz demirden olan yatağın üstünde oturuyordum.
Elim peruğu çıkartmak için uzanınca aklıma saçımın artık olmadığı gelip durdum.
Kapının çalındığını duyunca gelen kişiyi görebilmek için o yöne döndüm.
İçeri girerken sarı saçları ve mavi gözlerinin gerçekten uyumlu gözüktüğünü düşündüm. Elindeki bardakları görmemi ister gibi sallandırdı. 'Kahve getirdim.' dedi gülümseyerek.
Odanın sonunda da 2 tane rahat sandalye ve orta sehpası vardı. Saçını savururken oraya doğru geçip elindekileri mermerden olan orta sehpaya bıraktı. Rahat olan koyu mavi sandalyeye oturdu.
'Duyduğuma göre saçlarına veda etme zamanın gelmiş' dedi. Yatak'dan kalkınca karşısında ki sandalyeye oturdum.
'Evet.' dedikten sonra düşündüm bu peruklar oldukça özeldi. Birisi saç diplerine dokunduğunda farkı anlayamazdı. Vakumlu oluşu çekmelere karşı dayanaklı idi. Gerçek saç gibi elinde tutamlar kalabilirdi sadece. En önemlisi milyonlarca küçük hava alma delikleri vardı. Herhangi bir ağırlık rahatsızlık hissettirmiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADSIZ AJAN
AcciónAjan olarak doğmak. Doğmadan kaderinin belirlenmesi.Bu ajanların doğduğu andan itibaren 3 kimlikleri olurdu. Peki... hangisi gerçek... ***************** Başkanın üç yakın koruması vardı. Etrafta terör kol geziniyordu. Başkan emin olmak istiyordu. Ko...