Bölüm 26: Yeni Ev, Yeni Hayat(Final)

12 5 0
                                    

En azından eşyaları değiştirmeyecektik. Ve evin kalıpları neredeyse bizim evle aynı olduğu için kolayca yerleşebilirdik. En azından bu güzel.

Hazal ise hala somurtuyordu bir günde ev mi taşınırmış, o gün yatakta rahat edemezmiş de....

Geç bir saatte eve gittik. Eve girince drhal uyudum. Yarın erken kalkmak ve bunu rağmen enerjik olmam gerekecekti. Oysa ben benim enerjik güb olduğum gün olduğuna bile emin değildim.

Bugün olanları düsünmeyi bırakıp pijamalarımı giydim ve yatağıma uzandım. Gece lambamı açtım ve kendimi uykunun kollarına teslim ettim.

***

Saat 8.30'da uyandım. En son ne zaman bu kadar erken kalktığımı bilmiyorum. Gerçi çok geç yatan birisi değilim ama bu saatte de kalmam yani. Petek odama gelip "Yardıma ihtiyacın var mı?" dediğinde ben "Var ama ben hallederim sen Hazal'a yardım etsen daha iyi olacak." dediğimde sırıtıp odadan çıktı. Bende kıyafetlerimi zaten bavula yerleştirdiğim için kitaplara yöneldim. Zaten kitaplar 5-6 koli edecekti. En azından benim odamdakiler. Tam bir kitap manyağıydım, hala da òyleyim aslında. Evet, nerede kalmıştık? Ha kitapları topluyorduk. Şarkı listem olan 'Dinlenesiler' e girip ortasında kaldığım şarkıyı başlattım ve ayağımla ritim tutarak kitapları toplamaya başladım.

Yaklaşık 40 dakika sonra kitapların hepsini toplamış, kolilere yerleştirmiş ve kolilerin ağzını sıkıca bağlamıştım. Sırada ise test kitapları, kalemler vb. okul eşyaları vardı. Ne de olsa üniversiteye geçmeme az kalmıştı. Onları da yaklaşık olarak aynı sürede topladığımda çekmecelerimde duran fotoğraf, asla vazgeçemediğim ışık ve fenerlerim, geri kalan diğer şeyleri de hızla toplayıp odaya göz attım. Sadece halım, iki adet gardolabım ve yatağım kalmıştı. Odanın bu bos hali tuhafıma gitse de normal karşılayarak odadan çıktım. Sonra geri girdim doğru ya ben halen pijamalarımlayım. Hemen çıkarıp açık bir şeyper giydim. Neden mi açık ben bugün yük kaldırmak, ordan oraya derken hep terliyecektim. Ama giydiğim şeyler beklediğimden açık olmuştu.

Tabi ki de üşendim umarım Jhope bir şey demez aman bana ne kıskanmasın o da

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Tabi ki de üşendim umarım Jhope bir şey demez aman bana ne kıskanmasın o da. Odadan çıktım. Odadan çıktığım anda büyük bir sesle Hazal'a konuşan Petek'i gördüm.
Petek
"HAZAL ARTIK OTURDUĞUN YERDEN KALKMAYI DÜŞÜNÜYOR MUSUN?"
Hazal
"Hayır" diyince evde büyük bir kovalamaca başladı. Ben de ikisi arasında kaldım. O sırada zil çalınca aşağı doğru ol aldım. Kapıyı açtığımda anda "Hoşgel-" diyebildim sadece. O an Hazal ve Petek'in koşşturarak "Gel buraya" diyişi ile dikkatimizi oraya verdik.
Jimin:
-Ne oldu diyicem de...önemsiz bir şey öyle değil mi? Başımı evet anlamımda salladım ve "Hazal'a yardım etmeye gelen Petek'in hiç bir şey yapmamış olmasına rağmen hala bir şey yapmaması Petek'i dellendirmiş. Alıştım artık ben ya" o an rm güldü ve "Hepiniz birbirinizden bu kadar farklı ama nasıl böyle yakın olabiliyorsuz?" ben de hemen cevabı yapıştırdım "Peki siz nasıl olabiliyorsunuz?" sorumdan sonra sustu. Uzun sessizliği bölen nasîl olduysa Suga oldu.
Suga:
-Artık başlayalım. Akşam ben iş yapmam yatağıma koşarım bilginize diyince Jhope plan yapar gibi ellerini kafasına götürdü. Böyle durunca gözüme çok tatlı göründü fotoğrafını çekip tumblr'a atasım gelse de ne çektim ne de tumblr'a attım. Gerçi çekmediğim fotoğrafı mantıken atamam öyle değil mi?
Jhope'un konuşmasıyla dünyaya döndüm.
Jhope:
-Aşkım siz odalarınızdaki eşyaları halledin biz de salonu toplayalım bitiren de mutfağa geçer.
Ben:
-Tamam diyip gidecekken Jhope kolumdan tuttu. Ben 'Ne var?' bakışı attığımda "Sence de böyle gelmen sakıncalı değil mi?" ben lafımı hazırlamıştım tabi ki de "Birincisi sakıncalı değil. Ben genellikle böyle bile gezmiyorum. İkincisi insan içine değil ormanlık bir alana gidiyoruz." Jhope devam etti.
Jhope:
-Hah ben de onu diyorum. Hani orada sinek olur böcek olur. Seni böyle görürseler atlarlar. O an korktum fazlasıyla. Daha doğrusu sinrlendim. Hangi ortama gitsem sinekler beni bulup ısırırdı. Sonra denklemim kaşı, kaşı, ve kaşı olurdu.
Ben:
-Tamam o zaman ben değiştireyim dediğim de V konuşmamıza girdi.
V:
-Zeynep mal benim. Sen değil. Mallaşma böcek olsa Jhope orada kalabilir mi? Tek tük sinek var. O zamanda beni çağır. Küçükken siz beni 8sırıyordunuz şimdi ven sizi diyip kanlarını emiyorum. O an sinirlendim ama yalandan. Beni kıskanması sscdiğini gösterirdi. Ama rol yapmak zevkliydi.
Ben:
- Ben ve Petek halletti zaten diğerlerine bakayım.
Jhope:
-Tamamdır o zaman diyip gülümsedi, gülümsemesinden öpmek istediğim adam. Ay iyice saçmaladım yine en iyisi taşınmaya odaklanmak. Onlar salon'a yönelirken ben bizim odaya gittim. Belki Zeynep Yaren'in yardıma ihtiyacı olurdu. Aslında iş yapmak isteyeceğim son şeydi ama akşam o yatağımda uyuyamazsam rahat edemeyecek ve mutlu olamayacaktım sırf bu yüzden bugünkü acelem. Bazen kendimi Suga gibi hissediyorum bu yüzden ama ben asla Swag değilim ve olmam o yüzden hissetmeme de gerek yok bence.
Odama gittiğimde Zeynep çoğu işini halletmiş gibiydi ama yine de sordum.
Ben:
-Yardıma ihtiyacın var mı?
Zeybep Yaren:
-Yok sağol. Zaten işin büyük kısmı kitaplardı onları halletmişsin. E benim fazla test kitabım olmadığı için 10 dakika da onları hallettim. Kıyafetleri de bitirdim sayılır. Bu oda bitti say. Sen diğerlerine bak ben de gelirim birazdan dedi. Ben de bu söz üzerine odadan çıktım. Irmak ve Rukiye'nin odasına doğru yürüdüm. Odaya girince yine aynı soruyu sordum.
-Yardıma ihtiyacın var mı?
Irmak:
-Var valla diyince kapıyı kapatıp ilerledim.
Ben:
-Rukiye nerede?
Irmak:
-Rukiye Ayşe'yle beraber mutfağı hallediyorlar. İkisi de bitirdi. Diğerlerini de bilmiyorum.
Ben:
-Ben ve Petek de bitirdik. Bir sen, Hazal ve Zeynep Yaren kalıyor. Zeynep'in de işi az kalmıştı. Bitirelim de çıkalım bu iş en azından iki güne yayılmasın.
Irmak:
-Aynen dedi ve biz onun odasını toplamaya başladık. Bu yarım saatten fazla sürdü çünkü Irmak'ın çok malzemesi vardı. Bu tabi ki de kitap değildi. Öncelikle ileri düzet bir hackerdı ve 3 koca bilgisayarı vardı. Ne işe yaradığını bilmediğim bir milyon tane kablo vardı ve Irmak'a göre hepsi önemliydi. Ayrıca Irmak hem kickbox hem tekwondo hem de karate ile uğraştığı için onların kıyafetleri ve malzemeli vardı. Üstelik bu malzemeler oldukça ağırdı. Daha bitmedi Irmak fazla makyaj yapmazdı ama en az 100 tane lipbalm'ı vardı. O kadarı ne yapıyor bilmiyorum. Dudağı fazla çatlıyordu ama bence koku ve renkleri için sürüyordu orası ayrı konu. Bir de kıyafetler eklenince alın size upuzun bir liste. Irmak'ın odasından çıkınca Irmak omzuma dokunup "Ben mutfağa geçiyorum." dedi.
Ben:
-Bir Petek'e bakacağım. Umarım kalp krizinden karşı tarafa gitmemiştir, dediğimde gülüp ayrıldık. Ben Petek ve Hazal'ın odasına girdiğimde Petek Hazal'ı kontrol altına almaya başarabilmişti ve ikisi de çalışıyordu. Kap8yı açmamla ikisi de bana döndü.
Ben:
-Yardım edilecek bir şey var mı?
Petek:
-Az kaldı gerek yok. Biz hallederiz dediğinde odadan çıktım. Mutfağa gittiğimde Hazal ve Petek dışındaki b7tün kızların orada olduğunu fark ettim ve Ayşe oldukça sinirliydi. Yere baktığımda içi dolu kavonozlar kırılıydı hem de 20-30 tane vardı. Ne olduğnu bilmiyorum ama ayşe sinirinden gözünü seyiriyordu. Ama genel anlamda bitmiş eşyalar toplanmıştı o an ayşe beni sağır edecek bir sesle bağırdı.
"ÇIKIN DIŞARI" Bu sesin üzerine çıkıp salona girdik. Ayşe pratikti hızla hallederdi heralde. Güzel. Salona girdiğimizde paketlenmemiş eşya kalmamıştı biraz kuvvet + vampir hızı bu oluyordu demek. Aynı zamanda büyük masa, koltuk takımı dısında paketli bir seyde yoktu. Anlaşılan taşımışlardı. Nereye mi? Taşımacılık için kullanılan araçlara. Aslında bugün pazardı ve çalışmıyordu ama Jin nereden bulduysa teslimat aracını bulmuştu.

Kaderin Oyunu/ Kalbime Fısılda(Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin