BÖLÜM 8 |BAĞ|

572 66 94
                                    

Kalbim o'nunla yaşamaya zorlayan, zihnimdeki kayıp, yüklü gemiyi alabora eden kördüğümdü

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Kalbim o'nunla yaşamaya zorlayan, zihnimdeki kayıp, yüklü gemiyi alabora eden kördüğümdü. Zihnimle kalbimi uyumsuzca bağlayan kördüğüm. Burada, daha yeni alışmaya başladığım o adamı takip etmemi sağlayan da o'ydu.

Yaşadıklarımın yalan olduğunu söylüyordu zihnim. Fakat o kadar gerçekti ki, bir ömür inanmaya devam edebilirdim. İçim burkuluyordu korkudan, nefesim kesiliyordu işte. Yaşanmışlıklardan korkuyordum.

Sehun onunla beraber yemek yememi istemişti ama bunu isterken o kadar yapmacıktı ki kapıdan dönmüştüm. Öfkesini anlıyordum. Prens Harry'e çok sinirlenmişti ama onun kaçmasının sorumlusu ben değildim. Sinirini benden çıkarmaya çalışması da beni sinir ediyordu.

Kahin efendi birisinden bahsetmişti. Birisinin geleceğinden ve onun bu iş için bize yardım edeceğinden. Kim olduğunu bilmesem de, Kahin bunu söylerken oldukça sıkıntılıydı. Aias ortalarda görünmüyordu. Sehun'un ani tepkisi onu ürkütmüş olmalıydı.

Pelerinin uç kısımları merdivende dağıldı ve cilanın üstüne yığıldı; ruhumun, düşüp kalkamaması gibi. İçimdeki sıkıntıyı bir nefesle dışarıya bırakmak istedim o an, sonra fark ettim ki alacağım her nefes de karamsardı.

"Luhan?" diye seslendi Aias. Yorgun sesi ardımdan gelmişti. Başımı ağır bir şekilde ona çevirdiğimde ilk baktığım yer boynundaki parmak izleri olmuştu. Bu sabah ne olmuştu öyle? Gerçekten düşünmeye fırsatım kalmamıştı.

"Efendim?"

"Kahin efendi'nin bahsettiği kişi saraya girdi." dediğinde kaşlarımı usulca havaya kaldırdım. "Aşağıda seni bekliyor, konuşmak istediğini söyledi."

Kim olduğunu merak etmiştim. "Yanında kimse var mı?"

Başını salladı. "Yanında gelirken kimse yoktu. Şu an Sehun, Jongin ve Kyungsoo var."

Kasvetimi içime hapsedip bir nefes aldım ve Aias'ı takip ettim. Çıktığım merdivenleri geri inerken oldukça yavaştım ama Aias bunu umursamadı. Kendini kötü hissediyor olmalıydı. Bu konuda ne demem gerektiğini bilmiyordum. Bir yanım kaçmasına onun izin verdiğini söylese de, bir yanım yapmamış olacağını savunuyordu.

Hiçbir şey söyleyemiyordum.

Belki de böylesi daha iyi olmuştu.

Büyük salonun kapısına geldiğimizde, kapıdaki muhafızlar vakit kaybetmeden ahşap kapıyı araladılar ve içeriyi görmeme izin verdiler. Masanın etrafında oturan herkes ayağa kalkarken şık giyimli bir adam da onlarla beraber kalktı.

Sehun'da dahil herkes ellerini önünde birleştirip hafif bir şekilde eğildiğinde adımlarımın hızını kesmeden adamın yanına ilerledim. Benim boylarımda, oldukça hoş bir yüze sahipti. Sarıya kaçan gözleri ise onun bir omega olduğunu kanıtlıyordu.

VELNOR /HunHanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin