14.Kısım: Bin Koşu

90 5 0
                                    

Ertesi gün Yora için dönüm noktasıydı. Bu sabah kahvaltı hazırlamak için değil sabah talimi için uyanmıştı. Diğerleriyle birlikte sabah talimine katılacaktı. Çocuklar onun geleceğini bilmiyordu bu yüzden onlara büyük bir sürpriz olacaktı. Sabah katlığında odadaki diğer yatakta bir deri pantolon, keten gömlek ve bir çift çizme duruyordu. Onları odasına kim koymuştu bilmiyordu ancak talime üzerindeki elbiseyle gidemezdi ayrıca Emer’in verdiği kıyafeti de günlerdir giyiyordu, temiz kıyafetler hem ona iyi gelecek hem de onları giydiği sürece elbise yıkanabilirdi.

Elder konağında her gün farklı elbise giymesinin yanında, yatak elbisesi de farklıydı. Ancak Batı kalesinde durum böyle değildi. Elder’den kaçarken üzerindeki elbise ile Emer’in verdiği elbise dışında hiç kıyafeti yoktu tabi bu gömlek ve pantolonu saymazsak. Biran önce gömleği ve pantolonu giydi, tam üzerine oturmuştu -gömlek olması gerektiği gibi boldu ancak boyu tamdı-, çizmeleri de tam ayağına göreydi. Uzun saçlarını aceleyle atkuyruğu yapıp aşağıya indi.

Sabah talimi avluda yapılırdı. Talimde neler yapıldığı bilmemesine rağmen az çok bir tahmini vardı. Batı kalesindeki hiç talime katılmamasına karşın Elder konağında askerlerin talimlerini ilgiyle izlerdi. Hatta ağabeyi Jonda ile askerler üzerinde bahis bile oynarlardı. Tabi bu bahislerde para değil şeker ya da onlar için değerli birkaç ıvır zıvır olurdu.

Aşağı kata indiğinde kendini mutfakta buldu. Her ne kadar artık talim yapacak biride olsa alışkanlıklarından vazgeçememişti. Grasa ile karşılaşınca kadın Yora’nın kıyafetlerinden durumu anlamıştı. Onun adına mutlu olmuştu, çünkü Grasa bunu diğerlerine belli etmese de Yora’ya eğitimi için çok yardım etmişti.

“Ne diyelim, hayırlı olsun kızım” dedi. Yora Grasa’nın yanına gidip ona sarıldı.

“Merak etme Grasa, ders saatleri dışında sana yardım etmeye devam edeceğim.”

“Sen bunun için endişelenme, bu mutfakta her zaman yerin hazır. Beni düşünme ve elinden geleni yap.”

Yora kadına teşekkür edip mutfaktan ayrıldı. Avluda diğerleri sıraya girmişlerdi bile Yora yanlarına gelince şaşırdılar.

“E, neye göre sıraya diziliyoruz?” demesine rağmen meraklı bakışlar ona bakmaya devam ediyordu. Bunun üzerine Yora devam etti.

“Aringot dünkü karşılaşmadan çok etkilenmiş olmadı. Beni talime davet ettiğine göre…”

Diğer çocukların şaşkın bakışlarının yerini mutlu bakışlar aldı. Nodar’ın dışında diğerleri Yora’yı tebrik ettiler. Excel sıranın rütbeye göre olduğunu ancak hepsi eşit rütbede olduğu için kaleye geliş tarihlerine göre sıra olduklarını açıkladı. Bu açıklamaya göre Yora, Sil’den sonra geldiği için çocuğun sağına geçti. Sırayı bozmadan aralarında konuşmaya devam ederken Aringot kalender asayla kaleden çıktı.

“Dün hepiniz beni hayal kırıklığına uğratmıştınız, ancak düşününce beklide hayal kırıklığına uğrayan sizlerdiniz. Başınıza daha mührünü bile almamış birini hoca olarak koymuştum ve eğitimlerle pek ilgilenmemiştim. Öyle ya Urin’e çok güveniyordum. Size neler öğretti bilmiyorum ama bugün aramızda da bir acemi varken, baştan almak yanlış olmaz diye düşünüyorum. Hem de en baştan! Mesela bin koşu gibi.”

Diğerlerinin yüzünde yakınma ve korku vardı bu bin koşu neyin nesiydi ki? Excel söz alarak bir adım attı.

“Ama efendim kalenin etrafı otlarla çalılarla kaplı. Bin koşuyu yapmamız imkânsız!”

“Daha iyi değil mi En[1] Excel? Engebeli arazide nasıl koşacağınızı da öğrenmiş olursunuz. Bu dünyanın her yeri düzlük değil ve yollar her yerde yok, gerektiğinde çalılıklardan koşmanız lazım.”

İresya Efsaneleri - Doğa Ana YoraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin