IX. ZAMAN

231 28 24
                                    

Not: Kusura bakmayın arkadaşlar, saat biraz geç. Çok sevdiğim bir dostumun sunduğu tiyatro gösterimine katıldığım için bölümü paylaşmam bu saati buldu. Umarım, hoşunuza gider. Unutmadan, eleştirilerinizi bekliyorum. Keyifli okumalar dilerim...


"... Ben, Faruk Bey'in kardeşi, onun gölgesinden giderek emanetini gözetmeye çalıştım sadece. Hayatım pahasına..."

Bankanın içi de en az bulunduğu sokak kadar kalabalıktı. Tüm vezneler müşterileriyle ilgileniyor; güvenlik, yanına gelen insanlara yardımcı oluyordu. Sürekli aynı yükseklikteki gürültü, insan üzerinde oldukça rahatsız bir etki bırakıyordu. Bankanın bitişiğindeki inşaattan kesilmek bilmez bir beton delme makinesi de gürültüyü oluşturma rolünde oldukça başarılıydı.

Serkan, elindeki sıra numarasına baktı. İki saattir bekliyordu. İçinden küfürler yağdırıyordu banka yöneticisine. Kendisinden hemen önceki müşteri, veznedarla muhabbeti ilerletmişti; küfürlerin rotasını adama doğru çevirdi.

Veznenin üstündeki kırmızı renkli dijital numara, nihayet elindeki kâğıtla örtüştü. Ayağa kalktı, az önceki adama dik dik bakarak veznenin önüne geldi. Kadın, gülümsedi.

"Hoş geldiniz efendim. Nasıl yardımcı olabilirim?"

Elindeki makbuzu uzattı.

"Serkan Bey... Ekranımda gördüğüm üzere üç taksitiniz kalmış."

"Evet?"

"Bankamızın başlattığı kampanyadan yararlanmak ister miydiniz? Daha önce kredi çektiğiniz ve ödemeleri geciktirmediğiniz için bir nevi teşekkür niteliğiyle çok daha az bir faizle kredilerimizden faydalanabilirsiniz..."

Gülümsedi.

"Önce elimdekini bitireyim, sonra teşekkür niteliğiyle yolmaya devam edersiniz."

"Ben sizin için söyledim efendim... Ödeme, krediyi aldıktan altı ay sonra başlayacak..."

"Bir daha tövbe. Ben dersimi aldım. Sizin hesaplarınızla benim hesaplarım bir türlü uyuşmuyor."

"İstemediğinizi belirtiyorum. Onaylıyor musunuz?"

"Onaylıyorum."

"Pekâlâ. Yedi yüz atmış üç lira seksen kuruş tutuyor."

Güldü.

"Sevindim. Bu ay yalnızca yirmi üç lira... Bir de seksen kuruş iteliyorsunuz."

"Kredilerimiz altına endeksli olduğu için altının değerine göre artar veya azalır. Anlaşmanızda belirtmiş olmaları lazım."

"Valla kimse belirtmedi. Yanımda büyüteç taşısaydım kâğıdın altındaki satırları okuyabilirdim. O yazıları büyüteç olmadan okuyabilsem ne bileyim... Pilot falan olurdum herhalde."

Veznedar, gülmemek için kendini zor tutuyordu.

"Bakarsınız diğer aylarda altının değeri düşer."

"Yok, böyle iyi. Alıştım fazla ödemeye. Yedi yüzden aşağı ödersem ne yapacağımı şaşırırım."

Parayı kadına uzattı. Alnını avuçlarına gömüp dirseğini vezneye dayadı. Bankaya her gelişinde bir daha pişman oluyordu kredi alışına. Veznedarın sesiyle kafasını kaldırdı.

"İşleminiz tamamlandı Serkan Bey, başka bir isteğiniz var mı?"

"Kolay gelsin. Bir dahaki sefere sekiz yüzü geçerse önceden söyleyin ki kendimi hazırlayayım."

GECENİN KARANLIĞINDA: İNTİKAMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin