*Küçük bir not...
Herkese merhabalar efendim, keyifleriniz iyidir umarım.
Kitap nasıl, gidişatını beğeniyor musunuz? Eksik bulduğunuz noktaları lütfen benimle paylaşın, istediğiniz kanalı kullanabilirsiniz bunun için.
Önümüzde uzun bir bölüm var, umarım beğenirsiniz. Keyifli okumalar dilerim efendim, kendinize dikkat edin.
"... İnsan, yıkılışından sorumlu tutulur mu?"
Ömer, Yunus'un arkasından bakakaldı.
"Harekete geçmek zorundayız!"
Zeki'nin attığı çantayı sırtına geçirip ötekini eline aldı. Diğer üçü Zeki'deydi. Bütün güçleriyle olay mahallinden uzaklaştılar. Dikkati üstüne çeken biri varken yavaşlamak zorunda kalmıyorlardı. Telsizinden çıkan sese heyecanla kulak verdi.
"Kapı açıldı mı?"
"Neredesin? Geliyoruz!"
"Okula gidiyorsunuz! Ben gelene kadar sorumluluk sende Ömer. Okulda beni bekleyeceksiniz. Emrim anlaşıldı mı?"
Ömer'in öfkesi daha da körüklenmişti.
"Anlaşılmadı!"
Zeki, müdahil olma gerekliliği hissetti.
"Tamam Yunus, seni bekleyeceğiz."
Ömer, telsizi cebine koyup hışımla Zeki'ye döndü.
"Niye araya giriyorsun?"
"Lütfen sakin ol. Yunus'tan bahsediyoruz. Cesetleri atlatacak, sağ salim dönecek. Onun emirleri, ondan önce gelir."
Kendisini ikna olmak zorunda hissetti. Ne Yunus'un sözünün üstüne söz söyleyebilirdi, ne de planını sorgulayabilirdi. Ona duyduğu saygı, buna müsaade etmezdi.
Kendilerini okul bahçesine atar atmaz diğerlerine bakmadan içeri geçtiler. Ömer, söylenenlere kulak asmıyordu. Müdürün odasına girip içeriyi süzdü. Nereye oturmak zorunda olduğunun farkındaydı.
Makama kurulunca omuzlarına amansız bir ağrı çöktü. Yüzünü, az önce odaya girenlerden saklamak için avuçlarının içine gömdü. Üsteğmen, ısrarla konuşuyordu.
"Yunus Bey neden gelmedi? Cevap vermeyecek misiniz?"
Avuçlarını masaya yaslayıp üsteğmene ters ters baktı. Yunus'u taklit ediyordu; bu rolü ne kadar sürdürebileceğinden emin değildi.
"Ömer Bey! Cevap verin..."
Bütün gücüyle elini masaya indirip ayağa kalktı. Onu takiben diğerlerinin ayağa kalkması, içindeki buruk duyguları gün yüzüne çıkarmıştı.
"Ne var? Seni dinliyorum."
"Yunus Bey nerede?"
"Dışarıda. Gelecek."
Üsteğmen, dehşetle Ömer'i süzdü.
"Onu nasıl arkanızda bırakıp gelebilirsiniz? Yanına gidiyorum!"
Kapıdan çıkmak üzere olan adamın arkasından adeta kükredi.
"Üsteğmen! Eğer bir adım daha atarsan emre itaatsizlikten yargılanacaksın! Cezanı bizzat ben keseceğim!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GECENİN KARANLIĞINDA: İNTİKAM
Ciencia FicciónHikâyenin üçüncü basamağı... İlk üç kitabın devamı niteliğinde olduğunu beyan edip önce o kitapları okumanızı tavsiye ederim. Artık vakit, bazı şeyleri öğrenme vakti. Artık vakit, hesap sorma vakti. Bazılarını geçmişten sorumlu tutma vakti. Artık...