8 | "Her çocuk ailesini temsil eder"

1.4K 174 31
                                    

Müdürün anlattığı her şeyi ayrıntısına kadar dinlemiş, küçük notlar almıştım. Yapılan geziler okulun adı için büyük olan planlamalardı. Ben de büyük strese giriyordum, şu an ki gibi. Aklım bir yandan Kai'deydi. Okul çıkışına umarım bir şey kalmazdı. Onun yanına gitmeliydim çünkü. Oh, bu karmaşık hayat benim miydi? Okuduğum bir kitapta; sorumsuz çocukları ancak aileleri böyle yetiştirir, diye bir söz vardı. Aile neyse çocukları oydu. Bunu kendi ailemden biliyordum. Hiçbir zaman başımızda olmayan ailem sayesinde kardeşim uyuşturucuya başlamıştı. Aile korkusu olsa ya da başka bir şey olsa buna cesareti olabilir miydi, elbette hayır.

"Soobin, beni duymuyor musun?" Minho elinde ki kahvelerle bana bakarken başımı iki yana sallayıp düşüncelerimi halının altına iteledim. Müdür kütüphaneye gidip düzeltmeler için izin vermişti. Biz de kütüphaneye gelmiştik. Minho kahve içmeden beynine kan gitmediğine dair şeyler söylediğinde kantine gitmişti. Ya o çok hızlı gelmişti ya da ben uzun zamandır düşünüyordum.

"Dalmışım, Minho kusura bakma. Ne diyorduk?"
Kahvelerden birini benim önüme koyup kendisine yanıma oturdu. Beni bir süre dikkatle izledikten sonra telefonunu çıkarmıştı. Gezi için uygun yerleri gösterirken onu dinliyordum. Daha doğrusu dinlemeye çalışıyordum. Şu an aklımı korumak için zorluk çekiyordum resmen. Sorumluluklara karşı her zaman dik durabiliyorken şimdi ki yorgunlukta neyin nesiydi?

Minho'yu dinlemeyi bırakıp başımı ellerimin arasına aldım. Daha fazla onu dinlemeyecektim. Sesi başıma vuruyordu, yumurta gibi çatlayacaktı sanki.

"Ah, cidden iyi misin, Soobin?" Telefonunda seçtiği yerleri göstermeyi bırakıp telefonunu kapatmıştı. Bunu kesilen telefon aydınlığından anlamıştım. Ellerimi başımdan çekip zoraki bir gülümseme yerleştirdim. "Sen bakmaya devam et, olur mu? Birazcık beni idare et lütfen geleceğim," bana anlamayarak bakmaya devam etse de başını sallayarak kabul ettiğini belirtmişti.

Kütüphaneden çıktığımda titrek nefesimi bırakmıştım. Hunharca ağlamak içimi boşaltmak istiyordum. Boynuma kadar dolduğumu hissediyordum. O an hiçbir şeyi düşünmek istemedim. Kimseyi umursamadan hızla koşmaya başladım. Okul beni gittikçe boğuyordu. Kai de şu an burada eğitim alabilirdi ama hastahanede uyuyordu. Tek başına acısıyla mücadele etmeye çalışıyordu. Ben ise burada gezinin nerede olacağına bakıyordum. Çok kötü bir ağabeydim.

Hastahaneye girer girmez Kai'nin yanına gittiğimde nefes nefese kalmıştım. Kapıyı tıklattığımda kadifemsi sesini duymamla koca bir gülümseme takınıp içeriye girdim. Beni görmesiyle gözleri parlamış kollarını açmıştı. Hızla ona sarılıp koca sarılmamızı daha da uzatmıştım. İnlemesiyle canının acıdığını düşünüp geri çekildim. Doğrulup gülümsemesiyle baktığında ben de tebessüm ettim. Bir süre öylece gülüşüp durduktan sonra onun sesiyle an bozulmuştu.

"Hyung, okul saatinde burada ne işin var?" Hafif kızgın hem de meraklı bir sesle sorduğunda endişelenmemesi için gülümsemememi bozmadım. "Kardeşimi özledim belki, illa bir sebep mi olması gerek?" Kaşlarımı çatarak yapma kızgın halimi takındım. Bir süre öylece baksa da daha sonra kahkaha atmıştı. "Of, Hyung çok romantiksin. Ama okuldan sonra gelip geceye kadar kalıyorsun zaten. Bir de böyle yaparsan okul ne olacak? Bu beni sevindirmek yerine üzer," başta şakaya vursa da daha sonra sesi ciddileşince elimi enseme götürüp kaşıdım. Cevap veremeyince alışkanlık olarak yaptığım hareketlerden biriydi. Bunu en iyi o bilirdi.

"Oh, arada böyle geleceğim. Kendine dikkat edebiliyor musun? Eksik yada ters olan, canını sıkan şeyler var mı?" Bunu her geldiğimde kontrol amaçlı soruyordum. Aksi taktirde içim rahat etmiyordu. "Sen ve Doktor Jeon ne yaptıysanız artık hizmetliler ve birçok görevli kontrole geliyor. Sanki VIP hastasımıymışım gibi hissettiriyorlar. Gözün arkada kalmasın, patron." Elini alnına götürüp asker selamı verdiğinde gururla bakmıştım. Demek ki gerçekten iyi bakılıyordu kardeşime. İçimde ki yangına biraz su serpilmişti.

"Hadi biraz daha kal ama sonra git. Okulu aksatmanı istemiyorum, Hyung. Daha sonra yine gelirsin, anlaştık mı?"

***

Hastahane de yaklaşık bir saate yakın kaldıktan sonra okula geldiğimde hiçbir şeyi umursamayan bekçi sayesinde işim kolaydı. Herkes derste olduğu için okul sessizdi. Müdürün odasından geçerken dikkatli olmaya özen gösterirken kapının açılmasıyla yerin açılıp içine düşmem için dua etmeye başlamıştım. Bunun kabul olmayacağını anladığımda dudaklarımı birbirine bastırıp şirin olduğunu düşündüğüm bakışla başımı kaldırdığımda karşımda Yeonjun' u görmemle yüzümde ki ifade anında kaybolmuştu. Yerini donuk bakışlar ve sert bir yüz bıraktığında gözlerimi insana geri çekmemiştim. Ondan korktuğumu falan düşünsün istemiyordum ki bunu düşünmesi artık tuhaf kaçardı ya, neyse.

Benim içeriye gireceğimi düşünüp kapıyı açacağı sırada hızla öne atılmış kapı kulpunu tutmuştum. Eli kapı kulpunun üzerinde olması yüzünden temas haline geçmemize katlanmak durumunda kalmıştım. Kapıyı kapattığımda hızla elimi geri çekmiştim. Az daha müdüre yakalanıyordum. Beni gezi ile ilgili soru yağmuruna tutacaktı ve ben konu hakkında bilgi sahibi değildim. Yani dışarıya çıkmamla ilgili patlak verecektim az daha.

"Tanrı aşkına Soobin, neredesin sen?" Minho'nun arkadan gelen sesiyle sırtımı döndüğümde Yeonjun'un da bakışları oraya taraf dönmüştü. Minho, Yeonjun'u görmesiyle beraber yumruğunu sıkmaya başlamasıyla burada durumu kurtaracak tek kişinin kendim olduğu aklıma geldiğinde adımlarımı konuşturmuştum. Minho'nun yanına gidip nasıl açıklama yapacağımı düşünmeye başlamıştım. Ortamın karışmasını istemiyordum.

"Şey ailevi bir meseleydi. O yüzden adapte de olamadım. Şimdi hallettim, hadi çalışmaya devam edelim. Müdür gittiğimi anlamadan," hızla konuştuğumdan nefesim sonunda zor çıkmıştı. Başını bana çevirip baktığında kütüphaneye inen merdivenleri göstermiştim. Bir bana bir merdivenlere bakarken son kez Yeonjun'a bakıp sıkıntı dolu nefes vermişti.

Merdivenlere ilerleyip inerken durumu kurtardığım için mutlu olacakken Yeonjun'un sesiyle lanetler okumaya başladım.

"Seçilecek yer bize ait olduğundan ben de sizinle geliyorum, birlikte çalışacağız."

-

Merhaba!
Taehyun & Beomgyu (Taegyu) yazmak istediğim bir fic var. Okunur mu bilmek istiyorum ;/

 Okunur mu bilmek istiyorum ;/                                ♡

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Don't Say No | Yeonbin √Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin