Yeonjun yüzünde ki küçük tebessümle pamuk çocuğuna bakarken yorgunluğunu kendi içinde hissetmişti. Kapalı gözlerinin kirpiklerinden yorgunluk akıyor gibi duruyordu bakıldığında. Yeonjun bazen düşünürdü. Severek doğru mu yaptım, diye. Daha sonra kafasını iki yana sallar bu düşünceden anında kurtulurdu. Ne olursa olsun bu çocuğu seviyordu. Başkaları umurunda değildi. Sanki tüm dünya ona karşı gelse hepsini alt edecek gücü varmış gibi hissediyordu. Ama bu çocuk üzülürse eğer kendini o kadar güçsüz hissederdi ki işte o zaman elinden bir şey gelmezdi.
Elini kaldırıp yavaşça alnına düşen saç tutamlarını çekti. Yüzünde ki gülümsemeyi bozmadan çenesinin altına avcunu yaslayıp çocuğa baktı. Baktıkça sanki içinde ki ölü hücreler canlanıyor gibiydi. Telefonunu alıp açık olan şarkıyı kapatırken şarkının adını zihnine kazımıştı, mutlaka dinleyecekti. Kulaklıklarını yavaşça çıkarıp küçük çantasına koyduğunda salondaki izleyicilerin hepsi çıkmıştı. Koca salonda ikisi vardı.
Taehyun'un nenesi hastahaneye kaldırılmıştı. Bu yüzden Beomgyu ile apar topar çıkmışlardı. Soobin'i uyandırmaya gerek duymamışlardı. Ki Yeonjun varsa ona elbet sahip çıkacağını biliyorlardı. Işıklar açıldığında gözleri kırpışıp aydınlığa kavuşmuştu. Etrafa yeni uyanmış olduğu için tuhaf bakışlar atıyordu. Yeonjun onun bu halini dünyaya gelen bir bebek olarak düşünmüştü. Bu düşüncenin tatlığı ile çocuğu sarmalamak istedi. Ama bunu yapamazdı.
"Nihayet bitti mi?" Göz devirerek ekrana baktığında Yeonjun sadece başını sallamıştı. "Taehyun nerede?" Yan koltuğa bakarak sorduğunda Yeonjun kısa bir açıklama yapmıştı. Duruma üzülse de bir yandan da sevinmişti. Onunla uğraşıp durmazdı. "Eve mi gideceksin?" Soobin ayaklanırken Yeonjun'un sorusuyla duraksadı. "Evet?" Ayağa kalkıp çıkışa doğru elini uzatıp yol verdiğinde Soobin birkaç adım önüne geçmişti. Arkasından ilerlerken pamuk çocuğuna bir umut kabul eder diye sordu.
"Bana ayıracak vaktin var mı?" Soobin bu soru ile arkasına döndüğünde son anda çarpışmaktan kurtulmuşlardı. "Uh, neden? Bir şey mi konuşmamız gerek?" Yeonjun buruk bir tebessüm ile başını iki yana salladı. "Sadece sordum. Bir şey gerekçesi ile değil," Soobin kaşlarını kaldırarak Yeonjun'a bakış attığında Yeonjun kabul etmeyeceğini anlamıştı. Başını iki yana sallayarak önden yürümeye başladı. "Boşver. Evine git," zaten sorması bir aptallıktı. Şimdi ise sorduğu için pişmanlık yaşıyor eve gidip kendini odaya kapatmak istiyordu. Ta ki bileğinde hissettiği ince parmaklara kadar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Don't Say No | Yeonbin √
Fanfiction"Tesadüfen olduğunu düşünüyorsun ama başından beri vardın." *** Kapak tasarım; @beyzablnt